Liriklerin yokuşunda ısınıyor cümlelerimin
Hayrettin Taylan
Gel-melik değilsin.
-El değmemiş umutların pak parkındasın. İçimdeki çocuk geldi ruh salıncağında salınmaya. Bilinçaltımın bilim adamı geldi parkında içsel buluşlara.
-Sen salına salına salınmış dünya gibi yeşil gözlerinle oradasın.İlk kezlerin yeşermiş, son kezler sararmış .Her yaprağında bir gün ….elbet bir gün yazıyordu.
Pekiştirilmiş dünlerin dünyasında yürür, hayalinin hal ekleri. Kirlenmiş vaziyetlerim vardı. Ben vardım, benden aşınmıştı. Biraz kendime yenik, biraz kendimden uyumlu diller seyrindeyim.
Elde kalmış güncelerin dişiyim. Kırıyorum vazgeçilmezleri. Beni biraz aşklara sahipsiz bıraktın.Beni, biraz kendime kalabalık yaptın.
Uçurtmam , giderken estirdiğin yarı dönmeli yari gölgeli özlem yelleriyle göklerde. Yarim kalmışlığın havasında.Yarısı sen, yarısı bende kalanlarla havada.
İçimin en kısmetli ucundasın. Kısmetinin metinlerini okuyor ruhumun erkleri.
Mir liriklerin yokuşunda ısınıyor cümlelerimin dili…Hayata kalmış, hayata kaçmış, hayattan alınmış uzaklığın dilinde yanıyor bağrımda saklı düşler.
-Gittiğin gün, zamandan çıkarıldı, â’mâna eklendi. Gittiğin gün yok, geleceğin gün yazıldı yazgımın takvimine. Acım her sayfada yazılıyor manzum , mazlum dizelerle.
Benim derdimin destanı oldun, benim dermanımın masalı gibi anlattım seni aşka küskün dillerde. Aşk, yandı, aşk bandı, aşk adandı ;ama sen yok oluşun buhuruna nemli hazinlere hüzzamlar çaldın.
Varlığın, tükenmez kalemin dilinde tükenişlerim siliyor. Varlığımın içinde içinde yaşananların iklim oyunları. Sen belki istendik bir bahar gibi benden uzak, bene yakın aşka sakin bir deryasın.
Varlığın asıllığa usul. Usul da hata olmaz.Sen insansın;ama ben melek olarak gördükçe bu içsel bildirişimin dili bitmez.
Dilediğin neyse, dilsiz söylencelerle içimde nidalı roman gibi. Bir sessizlik reçetesinde, bir seslilik ilacı sunuyor hayat.
-Unutmak büyük harflerle yazılıyor. Adın kalmışsa adımın her harfinde, unutmak neden büyük. Unutamamak neden minimize edilmiş bir şekilde içimde kendine özetler sunuyor?Neden bağrım kadar bağrılmış özlemlerin var? Neden en sevdiğin elbisen soyunuk soyutlarımda benliği giydiriyor bilemedim.
Birikmiş damlaların ,kuruyamamış men’dilimde …
Sahipsiz şehirler rengine boyanmış hüzünlerin atlasında üşüyoruz asrını kapatmış çağlarınla. Bir bilindik sevdaya izlence oluyor ruhumun dilsiz sofrası.Bir benlik ateşinde dile geliyor, dilden uzak akışların.
Bir cam kenarını izlencesi başlıyor gidemediğim yerin yolculuğunda, gidemeyeceğim yarin yolculuğunda…
Sevenlerin kavuştuğu kavuştaklarda kırılıyor aşk sazım.Türkü bitiyor , sen çalıyorsun , sen oynuyorsun bağrımın en istendik yerinde.
Derman aradığım sözlerde okunuyor , okunmuş sözlerin.Mistik bir derse atmaca oluyor umudum.
Bir karınca gibi karıştım yoluna.Sırtımda senli dünyanın bütün yükü…Sabrın ekmeğini yiyerek geliyorum kendime.