CANAN
Küçük kızının sarsışlarıyla uyandı Meltem. Göz kapaklarını zorla açabildi. Hande ince, tatlı sesiyle “Anne, anne, anne!” diye huysuzlanıyordu. Gözlerini açıp doğruldu.
-Anne bugün Pazar. Söz vermiştin. Parka gideceğiz.”
Gülümsedi. Uykusunu henüz alamamıştı ama küçük kızı aman verecek gibi değildi. “Tamam kızım, kalkıyorum sabırlı ol biraz.” Kalktı, yüzünü yıkadı. Kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Hande de parka erken gidebilmek için şevkle ona yardım ediyordu. Çayı demledi. Masayı hazırladı. Hande sıcak çay dolu bardağını aceleyle ağzına götürdü. “ Kızım yavaş iç ağzını yakacaksın.” diye uyardı. “Kahvaltını güzel yap kızım, baldan da ye bak ne kadar tadı güzel, parkta epeyi yorulacaksın.”
Kahvaltıyı bitirdikten sonra kızını giydirdi. “ Gel bakalım saçını da öreyim. Otur hadi önüme.“ Hande bebeğini eline aldı. Annesinin önüne oturup bebeğini sallamaya başladı. Küçük kızının ipek gibi yumuşacık saçlarını sevgiyle okşadı. Örmeye başladı. Bir an hüzünlendi. Bu yumuşak sarı saçlar Cananın saçlarına ne kadar da benziyordu. Canan sevimli, yaramaz küçük kız kardeşi Canan. Ne kadar da severdi kardeşini. Her sabah okula gitmeden onun da böyle saçlarını örerdi. O da her akşam bozup sabahları tekrar örmesini isterdi. Sabah saçlarını örer birlikte okula giderlerdi. Hayat dolu, sevimli Canan…
O günde saçlarını örmüştü Cananın. İlkbahardı. Akasya ağaçlarının ferahlatan güzel kokularıyla, kuş cıvıltıları, hafifçe esen rüzgâr insanın yaşama sevincini körüklüyordu. Güle oynaya okula doğru gidiyorlardı. Canan geçen gün hocanın ona nasıl kırmızı kurdele verdiğini anlatıyordu. Çok mutluydu gururla kırmızı kurdelesini gösteriyordu. Okula yaklaşmışlardı. Son caddeden karşıya geçiyorlardı. Cananın. Canan salladığı suluğu elinden fırlayınca birden koşup suluğunu almaya çalıştı. Elini tutmuştu Cananın ama o aniden sıyrılıp koşmaya başladı. O an hızla gelen araba Canana çarpmıştı. Ah keşke, keşke daha sıkı tutabilseydi kardeşinin elini. Her şey öyle hızlı olmuştu ki donup kalmıştı. Küçük kardeşi gözlerinin önünde can vermiş idi.
-“Anne niye ağlıyorsun?”
Küçük kızının sesiyle irkildi. Şirin, masum kızına sevgiyle sarıldı.
“Yok, bir şey kızım yok bir şey…”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.