- 628 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAKLARIN KADINI!
Nasıl bilebilirdi ana rahmine düştüğü andan itibaren yazgısının kötü olacağını…
Bütün sanrıların kendisini ahtapot gibi saracağını nasıl bilebilirdi? Nasıl?..
Ne yazık ki çocukluk yıllarından itibaren yakasına yapışan talihsizlikler karşısında naçar kalmıştı. Girmiş olduğu dehlizlerde yolunu yitirip, çıkış kapısını bulmakta çok zorlandı. Üzerindeki töreler de çabasıydı… Bütün karanlık güçler, onun sağlıklı düşünce yetilerini yok edip böcek gibi ezmeye çalışıyorlardı amansızca.
Tek başınaydı. Daha çocuk denecek yaşta olmasına rağmen yalnız bir kadındı. Kendisini saran hoyrat düşüncelere ve kısır döngülere karşı mücadele edecek gücü yoktu.
Özgür değildi. Umutsuzluğu, içsel dünyasında dağ gibi büyüyordu.
İçindeki özlemlere kavuşmak kendisinde eksik kalan bir uhdeydi sanki. Gerçek yaşamda üretkenlikten uzak bıraktırılmış olsa da hayal dünyasında kendi yarattığı değerlerle mutlu olmaya çalışıyordu.
Başkalarının zavallılığında esir olmayı kabullenmeyen bir yapısı olduğunu anladığında çok geçti ama kararlıydı.. Bilinç altına yerleştirdiği özgürlüğün tadını almayı ne pahasına olursa olsun eline geçirecekti…
Ölmeden bir gün hayalleri gerçek olacaktı. Buna inanıyordu. Öyle bir an gelecekti ki bütün zincirleri kırıp; artık özgürüm diye haykıracaktı. Hemi de korkusuzca. Çünkü o zavallıların esiri olmaktan hiç hoşlanmıyordu…
O şimdi dikenli güller arasında parmakları kanayan yalnız ve sıradan bir kadındı. Yalnızlığına ortak olan ve ona güç veren tek bir dostu bile yoktu. Çünkü o; sokak kadınıydı!..