- 11238 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kağızman’a Ismarladım Nar Gele Türküsü Üzerinde Yapılan Tartışmalar
Kağızman’a Ismarladım Nar Gele Türküsü Üzerinde Yapılan Tartışmalar ve Bir Şair Olarak Konuya Bakış
“Kağızman’a Ismarladım Nar Gele” son zamanlarda artan ve en çok tartışılan, yöreler arasında paylaşılamayan öz malımız, türkümüz.
Her ne kadar bazı sözcükleri üzerinde oynanıp bir başka mecraya çekilmeye çalışılsa da bu türkünün öz be öz malımız, yani Kağızman türküsü olduğu artık tüm tartışmaların dışında tutulmalıdır. Burayı irdelerken türküyü kendilerine mal etmeye çalışan yörelerin (Erzurum- Kağızman) dil ve diğer folklorik yapı benzerliğini göz önüne almamız gerekir. Bu kargaşa o benzerlikten kaynaklanıyor olabilir. Nerden bakarsanız Kağızman’dan başlayıp Erzurum’da noktalanan yol boyu tüm yerleşim alanlarında ve sakinlerinde benzeri ortak değerleri, biçim ve davranışları görmek çok da dikkat gerektirmez. Zaten daha önce vb idaalarla il ve el değiştirmiş türkülerin kaynağı da tamamen bu temele dayanır. Özellikle sözcüklerdeki yapısal benzerlik tamamen örtüşmektedir.
Gelelim türkü üzerinde tartışılan diğer bir konuya. Kimileri “ağıt” der, ona uygun bir hikâye anlatır, kimileri “değil” der, ona göre öykü dizer. Ben olayın hikâyesinde, ya da o dedi, bu dedi tartışmasında değilim. Bir şair olarak şiire, şiirin dizelerinden temaya giderek şiiri anlamaya yorumlamaya çalışıyorum. Okuduğumuz şiirin ne anlattığını, nasıl anlattığını düşün olarak işleriz hemen. Çünkü bizler, şairler de içimizden geçenleri dışa dizelerle yansıtırız. Yazdıklarımız yüzümüzün o anki şeklidir. Buradan çıkışla yönümüzü çevirelim “Kağızman’a Ismarladım Nar Gele” türküsüne. Türküyü yöremizde söylenen şive ile sunarak incelersek doğru bir dayanak daha yakalamış oluruz.
Sözcüklerin eki düğünlerde söylendiği şekliyle ve yöre diliyle yazılmasına özen göstererek bakalım türkünün sözlerine (Örnek, ısmarladım yöremizde sımarladım olarak, sipariş; sımarış, Kağızman; Gağızman vb olarak söylenir. Bunu yeni bir gündem yaratmak, dikkat çekmek için almadım. Amacım konuya gücüm yettiğince ve aklım erdiğince katkı sağlamaktır. Elbette yanılıyor olabilirim ama buna inandırılmam gerek.)
Gağızman’a sımarladım nar gele
Gümüş kemer ince bele dar gele… bu ikilide aşığın sevgilisi için verdiği siparişler anlatılıyor diye düşünüyorum. Yemesi için nar ince beline takması için gümüş kemer ısmarlamanın içinde ağıt anlamı ben göremedim.
Gağızman’a sımarladım gazanı
Ben severim ohuyanı yazanı… dizelerinde genç kızların tercihi buradaki sevgilinin şahsında vurgulanmaya çalışılıyor. Hani, “seni bu nedenle!” derken sanki sevdasına bir bahane uyduruyor gibi, genç kız. Birinci dize, yalnızca kafiye oluşturmak için olabilir gerçek anlamında olabileceği gibi. Her nereden bakarsanız bakınız burada da acıklı, yürek yakan bir manzara yok.
Gağızman’ın yaylaları yohuşdur
Fısdan geymiş etehleri nahışdır….Kağızman’ın yeşilli yokuşu, bağı, bayırı ve nakış nakış işlemeli entari giyinmiş salınıp ceylan gibi seken bir dilbere aşığının gönül hoşluğu, duyduğu sevda daha nasıl anlatılır? Burada oğlanın kıza kur yaptığı alenidir. Ne kız hasta ya da ölüyor ne de oğlan ağlıyor, ağıtlar yakıyor. Yani en azından ben göremedim. Etekleri nakıştır demekle kızın elişinde biçki dikişte hüneri anlatılıyor olabilir diye de düşünülebilir.
Baharda guzu yayılır yan yana (Bağlarda goyunnan guzu yan yana yan yana, olarak da söylendiğini anımsıyorum sanki)
Benim yarim inci tahar gerdana gerdana…. Buyurun. Nar yendi, kemer bele bağlandı hemde etekleri nakışlı fistan üstünden. Gerdana inci takıldı. Kimmiş bu? Güzellerin birincisi veya birtanesi, yani sarı saçlı olanı… İşte dizeler
Benim yarım gözelerden bir tene
İçlerinde sarı saçlı Güldane….. Tarayıcılarım yine aranan, öne sürülen anlama götüren bulgulara rastlamadı.
Yani tüm bulgularım öne sürülen “Bu Türkü Ağıttır” teşhisini negatif gösterdi. Ben de kendi muayenem sonucu “Ağıt Değildir” diyorum.
İsterseniz baştan sona bir daha göz atın güzellemeden hatta İDİLsel şiir özelliğinden öte, sevgiliyi övmeden maada ağıt çağrıştıran tek bir heceye rastlayacağınızı hiç sanmıyorum. “Sefil Baykuş” mükemmeliyeti, türünü tutku olarak bilinçler yerleştirmiş olabilir olasılığı aklıma gelmiyor değil. Hani aynı toprağın, aynı kültür ve törenin, aynı duygunun ve aynı toplumun ürünü olmaları yüreği duygu yönünde optik sapma ile yakınlaştırıyordur. Sefil Baykuş hayranlığı bazı kişilerin gözünde bu türküyü onun tür kapsamına itmiş olabilir. Ya da bu yakıştırma Kağızmanlının Sefil Baykuş ağıtına sahiplenme dürtüsüne pekiştireçtir, destektir. Ondan öte ondan farklı olamamalı, olmamalı dürtüsünün tepkisidir. O ağıttır, buna da ağıt dersek bizim olduğunu kanıtlamış oluruz. Yani buna “Ağıt” demek sanki “Bu türkü Kağızman’ındır” etiketi gibi düşünülüyor olabilir. Bence düşünülmememsi gereken “Kağızman’a sımarladım nar gele” türküsünün “ağıt” olarak görülmesi ve öyle lanse edilmesidir. Elbette bu görüşte olanlara saygı duymalıyız ancak saygı duymak yanlış gördüklerimizi söylemekten, düşünce ve görüşlerimizi açıklamaktan vazgeçmemizi gerektirmez. Vurgulanan anlamda iz, öne sürülene destek olacak bir tek dayanak göremiyorsam “birileri böyle demiş” diye körü körüne içeriğine bakmadan yanlışı kabullenmek bana, sağlıklı düşünen hiç kimseye sığmaz. Hele şair olarak bir şiiri anlamak, yorumlamak söz konusuysa suskun kalmak şairliğe hiç sığmaz.
Bana sorarsanız bu türkünün “ağıt” olamayacağını, yöresinin Kağızman’dan başkası olmayacağını türkünün kendisi zaten sözleri, makamı, tema ve töresiyle bangır bangır haykırıyor. Hatta dile gelmiş söylüyor davul-zurna eşliğinde. Ağlanacak halimize oynuyorsak türkünün suçu ne? Türküye bakmadan -çok öyle derin bakış da gerektirmiyor- “Ben böyle istiyorum. Bir kez böyle demişim” diretmecileri gün olur yanlışlarına yanar ağlarlarsa işte o zaman bu türkü onlar için ağıt olur.
İnat etmemek gerek. Bir daha, bir daha, bir daha bakmak gerek. İnadımızdan, saplantımızdan, kibrimizden sıyrılıp bakmamız gerek.
Ben sözcük sözcük, mısra mısra baktığım, çıkardığım sonuçları açıkça paylaştığım için doğruyu savunduğuma inanıyorum. Kimselerin görüş ve düşünüşlerini değil, kendi bulgu ve saptamalarımı söylüyorum.
Yazdıklarımızdan bir kaçını yineleyerek özetlersek, nar gelecek, gümüş kemer gelecek, gümüş kemeri etekleri nakışlı fistanı giyinip ince beline bağlayacaksın, gerdanına inci takacaksın sarı saçlı Güldane ile okuyup yazar olan yavuklusu olacaksın bağda bayırda koyunla kuzuyla iç içe yayılacaksın… Allah aşkınıza şunların içinde Ağıt çağrıştıran bir nokta gösterin bana. Bunca güzellik, süs-püs, methiye bir arada… Bu sevinç, bu neşeyle oynanır ancak. Hem de üç beş halka iç içe. Haydi, kalkın bara.
Eğitimci-Şair-Yazar
(Cemali)
Hikmet AKSU
[email protected]
haksu49@
www.antoloji.com/hikmet_aksu
hikmet-aksu.tr.gg
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.