- 998 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KAHVEHANELER-EMEKLİLİKTE VAKİT ÖLDÜRMEK.. ...
’ Kurdun biri dağlarda avlanıyormuş.Bir deve yakalamış,hemen saldırıp etkisiz hale getirmiş.Deve -Ne olur benim kara gözlü,eğri boyunlu yavrularım var.Henüz süt çağındalar.
Şimdi beni sen yersen onlar aç kalıp ölecekler.Ne olur bir saat izin ver onları emzirip öyle geleyim demiş.Kurdun merhamet damarları kabarmış olur git bakalım kiminin eti kiminin duası kabilinden yollamış.Beklemiş gelen giden yok.
Kurt aç ama belli etmeden son takatını kullanarak ormana girmiş bir at görünce hemen oraya seyirtmiş.Ata bir pençe attığı gibi hemen oracıkta ayaklarını yerden kesmiş.
At yerde yatarken söz almış.Tamam beni yiyeceksin ama benim yeni doğmuş taylarım var.Onlar beni bekliyorlar onları besleyip hemen dönerim ormana, ne olur izin ver deyince yine dayanamayıp izin vermiş.Beklemiş akşama kadar ama gelen giden yok.
Ümitsizce gezerken birden bir katır tarlada çift sürüyormuş sahibiyle.Kurdun geldiğini gören sahibi kaçmış oradan.Katırla kurt başbaşa kalmışlar.
Kurt bu sefer tamam demiş,yemek için katırın üstüne hamle yaptığı sırada içerden katırın yavruları açlıktan sesler çıkarmaya başlamaz mı? Kurt insafa gelmiş.Tamam git onları emzir ben zararı yok beklerim demiş.
Kurt dışarda beklerken sahibide elinde tüfekle çıkagelmiş.Kurdun peşinden bir el atmış,kurt canını zor kurtarmış.
Aç kalan kurt iyice sabırsız ,ne yaptığını bilmez bir halde ilk gördüğü ağıldaki koyunlara saldırmayı aklına koymuş.Bir koyunu ağılın dışında kıstırmış bir kenarda ,koyun bu ya o da kurda yalvarmış içerde yeni doğmuş iki kuzum var,beni bekliyor.
Aç kalırlar beni yersen ,sende hiç merhamet yok mu?Benim canımın ne önemi var.Etim,kemiğim senin olsun doya doya ye beni demiş.O da izni koparmış.Ağılın iki kapısı varmış,uyanık koyun bir kapısından girmiş öbür kapısından çıkıp kaçmış.
Kurt iyice acıkmış,soluk alamaz hale gelmiş.Kırlarda bir yeşillik yere uzanmış,otları yalıyor bir yandanda kendi kendine söyleniyormuş.Akılsız kafa diyormuş.
Sen hiç akıllanmıyacaksın aç kalıp ölde belki bu sana ders olur diyormuş.-Buldun bir deve, etini yesene geve geve.-Buldun bir at ye de yanına yat.Buldun bir katır etini yeseydin ya hatır hatır.-Buldun bir koyun hemence yesene.Vardır bunda da bir oyun.Sen hiç akıllanmaz mısın?.Hadi bir kere aldandın,ikinci,üçüncü neydi diyormuş,hayıflanıyormuş.
Vel hasılı kelam aç kurt söylene söylene iyice çökmüş,inleye inleye biraz sonra can vermiş.’
Neden bu hikayeyi yazdım,merak etmişsinizdir.
Emekliliğe ani bir karar sonucunda,kalp rahatsızlığım nedeniyle biraz erken yaşta karar vermiştim..
Her gün alıştığım gibi okula gider günün yarısını orda güzelce geçirir akşam yorgun olarak geldiğim evimde sabahı rahatca getirir,sabah tekrar okulun yolunu tutardım.
Cumartesi pazar için planlar yapar ya pikniğe ya da bir dostu,akrabayı ziyarete ayırırdım.
Şimdi hafta sonu mu gelmiş,hafta içinde miyim bilmiyorum veya benim için farketmiyor.
Geçiyor günler eskiden olduğu gibi ama bu durumdan memnun olmadığımı söyleyebilirim.
Kahveye alışkın olmayan,oyunları sevmeyen kişiler için emeklilikte vakit geçirmek sıkıntılı oluyor.
Mümin istiyorki vakti öldürmek yerine faideli işlerle vakitlerimizi bezesek,şu son günlerimizde kulluk sıfatına layık işler yapabilsek.Osmanlıcamı geliştirmek,Arapça tahsil etmek,bende olmayan bir eksikliği gidermek gibi..
***
Her gün çarşıda dolaşmakla da vakit geçiyor.Günün belli günlerinde zaten meşguliyetimiz olan işleri yapıyoruz.
İnternet başında şiirle,yazı yazarakta vakit geçirebilmek mümkün,başka türlü vakit kış günleri geçmiyor.
Annelerimiz evde onca yıl usanmadan ,bıkmadan nasıl vakitlerini geçirip dar-ı bekaya gittiler?
Gayesi olan insanlar mutlaka bir şeyler yapacak,vakit nimetini güzel bir şekilde değerlendireceklerdir.
Yıllar önce emekli olan amcalara baktığımızda günlerin bir çırpıda geçip,yaşlılıkla insanın karşılaştığı,her geçen gün ölüme bir adım daha yaklaştığımız gün gibi aşikar.
Önemli olan bu yeni duruma alışmak,olanı kabul etmek,hayattan zevk almak en önemliside umudunu yitirmeden ,hayata bağlı olarak yaşamak.
Cemiyetin içinde,cemaatın bir yerinde,Allahın emrine muti olarak,cemaatle namazı kaçırmadan her günü son gün bilerek yaşamak.
Önümüzde Hac,umre,memleket gezileri,bağ ,bahçe işleri hayaliyle umudunu yitirmeden yaşamak.Devletin işinde çalışda nereye kadar.
İhtiyacı varsa,emekli olunca geçinemem diyorsa çalışsın son deme kadar.İhtiyaç bitmez ki...Sırada bekleyen onca genç ne olacak?Memleketin durumu ortada iken bu gençleride düşünmek lazım.
Dünyalık hırsıyla,çok da verimli olmadan çalışanında bunun hesabını nasıl vereceğini merak ediyorum.Bir yerde kararında bırakmazsan, bırakırsın bir gün.Hazırlıksız bir anda,yakalanırsın ölüm gerçeğine.
İnsanın bugün ölecek gibi ahirete,hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışması lazım derler.
Nedense dünyaya çalışıyoruzda öbür tarafın ertelemesi olduğu için ihmal ediyoruz.
***
Başta yazılan hikaye bana uygun değil,emekli olduğunda maaşı yetmeyip geçim sıkıntısı çekenlere daha uygun.
Devlet dairesi deve,at,katır,ve koyun eti gibi mübarek.
Ye Allahım ye.Dünya malı çok tatlı,doksan yaşında ihale bağlıyanı da gördüm,hasta yatağından iş bağlıyanıda.
Ne tatlı bu makamlar,bu siyasi partiler.
Boşuna millet adayların peşinde koşmuyor.Bizim aday gelsin,ordan imar geçireceğim,müteahhide vereceğiz köşeyi döneceğim diyordu geçen gün birisi.Döndüğün en son köşe mezardır bilirsen.
Hiç ölmeyen var mı şu dünyada? Aklı maaş olanda ölüyor,aklı maat olanda.Ama her kes yerin altında mutlu mu acaba?
***
’Harun Reşit’le kardeşi Behlül Dane Hz.leri malum.Behlül ders vermek istemiş kardeşine.Bir saç koymuş ortalık yere.Altınıda yaktırmış,çok kızgın bir halde.Gel kardeşim bunun üzerine çıkıp malımızın hesabını verelim demiş.
Kendisi çıkıp hemen inmiş.Üzerinde olandan başka bir malı yok ki? Behlül ve üzerindekiler demiş inmiş o kadar.Harun Reşit bakmış bakmış çıkamamış.
Öyle ya cehennem sıratın üzerinde,altında kızgın ateşler,hesap orada görülecek.İnsanın bu dünyada rahat olması zevk-ü sefaya dalması mümkün mü?
Kahvehaneler dopdolu,sigara içilen ortamda arkadaşlar vakit öldürüyorlar,oyun oynuyorlar.
Sağlıkları düzelmez böyle yerlerde bil akis daha da hasta olurlar.Başka türlü de vakit geçirilecek yerler olması lazım.
Kitap okunacak salonlar,sohbet mahalleri,ders okunacak ,bilgi kazandırılacak yaşlı eğitim kursları olmalı.
Hanım yaşlılarımız yılda üç beş kere tatil yerlerine,Çanakkaleye,Kapadokyaya götürülüp gezdirilmeli.
Kadıncağızlar köyden dışarı çıkmamışlar,ancak vesile ile büyük şehri görmüşler,buraları nerden görsünler.
Belediyeler bu imkanı sağlayabilirler,termal kaplıcalara üç beş gün götürüp tedavi verebilirler.
***
Yaz günleri uzun emeklilerimiz vakit geçirmek için köyüne gidiyorsa da bir çoğu parklarda vakit geçiriyor,camiden eve,evden camiye gidip geliyor.Günü birlik gezilerle ağaç dikme işini hangi emeklimiz yapmaz.
Bir otobüsle haftada birgün götürülür yemekli gezide hem hava almış hemde dünyaya daha bir şevkle bağlanmış,hayata tutunmuş olmazlar mı?
Bunları emekli cemiyetleri kendi içlerinde planlayıp organize eder,biraz kaynak sıkıntısı olabilir onuda yetkililerimiz hallederler.
Allahım güzelce yaşat,güzelce öldür,hem bu dünyada hemde öbür dünyada sen bütün Ümmet-i Muhammedi güldür.
Senin güldürmediğin gülemez,senin sevmediğin muhabbet aşkıyla yanamaz.Senin muhafaza etmediğin cehennem ateşinden halas bulamaz.
Her şeyden ince ince suale tabi olacağımız o günde senin yardımın,rahmetin olmazsa hiç kimse kurtulamaz.
Sensin Rahman,Sensin Rahim.Senden gelecek her şey güzel.
Allah akibetimizi hayırlı eylesin.Amin...
18.12.2013//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU***
YORUMLAR
İlginç bir yazı.
Emekliye ayrılmasak mı hiç?
Korkmadım desem yalan olacak.
Deli gibi çalışmaya alışan bir insan olarak,
emekli olunca çok zorda kalacağımı zannediyorum.
Öyle akşama kadar evde oturup,
internette yazı flan yazmak zor iş.
Bakalım ne olacak istikbalimiz?
İlginç bir çalışma.