- 868 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
Aynalardan atlamak
Önce aynayı taradı... Sırrı, yansımasıyla karışmasın diye suret suret böldü; baktı ki görülen, görülmeyenden daha yokluğa müsait, o anda ani bir kararla yeryüzünün en tekinsiz yeri olan kendinde öldü... Aslında ölmek değildi bu, kaideye iştirak, tüzüğü "hayata" geçirmekti... Ziyadesiyle kafa karıştırıcı gibi görünse de aslında aklın bizzat kendisinden daha basit bir mantığı vardı bu ölmenin, bu işin...
Dükkânı açtığında henüz ortalık karanlıktı... Yağmur mu yağıyordu yoksa yağan şey yağmura mı dönüşüyordu bilinmez, ıslak kepenkleri kaldırıp, kilide de "kılik" sesini yedirdikten sonra içeri girdi. Bir hayli soğuk, bir hayli betondu dükkân... Dönüp vitrine baktı. Camdan öte üşengeç bir tavana benziyordu; öyle ki tavan olmanın katılığından üşenip cam olarak durmayı daha kolay farz etmişti.
Tavandaki lambanın üflediği ışıkla dükkânı aydınlatıp kendine bir çay demledi. Şekeri atıp da çayı karıştırmaya başladığında sokağın aydınlanmaya başladığını gördü. Bir bardağa bir de sokağa baktı; kaşığı aksi yöne çevirmeye başladı. Hava yavaştan kararmaya başladı. "Tövbe" diyerek doğanın düzenini bozmadan yeniden karıştırmaya karar verdi. Ortalığın aydınlanmasının ardından, uykularından yüzülmüş insanlar belirdi sokakta; gözlerinde pıhtılaşmış bir görü, ölümün çapak çapak özü... Kiminin adımında beliren yolun, tüttükçe hissizleşen uzaklığı vardı; kim gidecekti onca yolu? Bir huya dönüşen bu yol, hangi alışkanlığın vazgeçilemeyişiydi? Kimin adımında cisimleşen yol, bir uzuv, bir organ gibi uzanıp uzak diye bilinen şeylere yoruluyordu...
Çaydan son yudumu aldığında girdi içeri kadın; uzun saçlı, kısa boylu bir kadındı. Saçıyla boyunu mu yoksa kusursuzluğunu mu örtüyordu bilinmez ama saçı kadının, bir hayli derin eşilmişti. Masanın önündeki sandalyeye oturup bir sigara çıkardı montunun cebinden. Masadan uzanarak kadının sigarasını yaktıktan sonra "Çay?" dedi adam...
- Sanırım biriyle karıştırdınız. Ben Meltem. Dedi kadın...
Yanındaki demliğe kısa bir bakış atan adam, her ihtimale karşı kadının da çayını doldurduktan sonra "sizin için ne yapabilirim" diye sordu.
- Ölebilirsiniz... Dedi kadın.
Hemen çekmecelerden bir form çıkartan adam, kadına uzattı elindeki kâğıtları. Ciddi bir müessese olduklarından, referanslarının ellerindeki formda belirtildiğinden ve "dilerseniz çaya limon da verebilirim"lerden de bahsettikten sonra ölecek kişinin bilgilerini rica etti...
Kadın önündeki formu doldururken "ben öleceğim" dedi. Çay o anda bir soru işaretine dönüştü.
-İlk defa mı böyle bir şeyle karşılaşıyorsunuz. Dedi kadın.
"Elbette, hayır" dedi adam, sonra ekledi;
- Ama ilk defa bu kadar genç biri geliyor.
- Kendimden altı yaş büyüğüm...
Önünde çayı avucunun içinde tutan adam;
- Hiç, göstermiyorsunuz.
- Gösterseydim hiç olmazdı zaten...
Formu yaşadığı hayattan da kısa bir sürede dolduran kadın, adama uzatırken;
- Peki, yerime ölecek kişiyi seçebiliyor muyum?
"Bittabi" dedi adam, önündeki katalogu uzatırken;
- Elinizdeki katalogta pek çok intihar etmek kişiyi göreceksiniz. Onlardan dilediğinizi seçebilirsiniz. Yalnız, sonra bir karışıklık olmaması için ücreti peşin aldığımızı belirtmek istiyorum.
Elindeki katalogu incelerken "ücret sorun değil, peşin ödeme yapacağım zaten..." dedi. Adam zevkle çaydan bir yudum alıp, açıklamasına devam etti;
- Şuan bir kampanyamız var. "Güle güle öldük" diyoruz biz bu kampanyaya... Eğer seçtiğiniz kişinin kendi hayatı hoşunuza giderse onu yüzde elli - evet, yanlış duymadınız- tam yüzde elli indirimle sunuyoruz. Eğer seçtiğiniz müstakbel ölünün hayatını beğenmezseniz de diğer katalogumuzdan faydalanabilirsiniz. Orada daha önceden boşaltılmış hayatlar da mevcut...
Katalogu masanın üzerine koyan kadın, parmağıyla on altıncı sayfadaki kadını gösterdi. "Bu olsun lütfen" dedi... Adam başıyla onayladıktan sonra, kadının doldurduğu formun ilgili yerlerine çeşitli notlar aldı. Bundan fırsat bilen kadın;
- Hayata gelince, seçtiğim cesedimin hayatı hoşuma gitti, evet onun yerine yaşamaya devam edebilirim...
Çantasından çıkardığı bir tomar parayı adama uzattıktan sonra "ölme şeklime karar verebiliyorum herhalde" dedi. Adam arkasına yaslanıp;
- Kesinlikle ve bu ücrete yansımıyor. Müessesemizin bir ikramı...
Suretleri yokluklarının sıfatları olan aynaları düşündü kadın... "Aynadan atlasın o zaman..."
Bilmiyordu ki kadın, aynadan düşen birinin öleceği tek şey olmayışıydı...