OLMADI HAKAN ABİ
Dershaneler tartışması ve buna bağlı olarak çıkarılmaya çalışılan hükümet-cemaat çatışması halen gündemdeki tazeliğini korumakta. Konuyla ilgili, her gün farklı isimlerden değişik yorumlar geliyor. Hatta yorumların ötesinde marjinal tutum ve davranışlara şahit oluyoruz bu süreçte.
Dün yine bu tartışmayla ilgili sürpriz bir gelişme oldu. Yıllarca yeşil sahalarda hayranlıkla izlediğimiz ve son seçimlerde Başbakan’ın daveti üzerine İstanbul milletvekili olarak parlamentoya giren Hakan Şükür, istifa ettiğini açıkladı. Gerekçe olarak da dershanelerin kapatılması sürecini gösterdi. Uzunca da bir metin paylaştı kamuoyuyla. Dilerseniz bu metinden bazı satırbaşlarını ele alarak devam edelim. Diyor ki değerli abimiz:
‘Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, politika benim hiçbir zaman birinci önceliğim olmadı. Ama Sayın Başbakan’ın samimi davetini geri çevirmek, temsil ettiği makama ve şahsına olan saygımdan ötürü yakışık almazdı.’ Sayın abimizin bu açıklamasına ufak bir eleştirimiz olacak. Politika benim birinci önceliğim değil demek, siyasetin retoriğine pek uygun düşmüyor. O çatı altında hizmet eden herkesin reelde yaptığı iş politikadır. Üstelik bu insanlara ‘politikacı’ diyoruz öyle değil mi? Metin üzerinden devam edelim.
‘Dershaneler konusunun samimi insanların taleplerine kulak verilerek olumlu bir noktaya geleceği ümidini bugüne kadar besledim. Bunu beklerken dershanelerin benim de bulunduğum bir ortamda KCK yapılanmasına benzetilmesi ve özür dilenmek bir yana bu açıklamalara Sayın Başbakan ve parti yönetimi tarafından bir tepki verilmemesi vicdanımı derinden yaralamıştır. Bu tartışmanın daha sonra başka alanlara çekilmesi de hiç hoş olmamıştır.’ Dershanelerin Ak Parti tarafından KCK yapılanmasıyla bir tutulduğunu söylemek maalesef akla ziyan bir anlayıştır. Bu açıklamalar mevcut süreçte Ak Parti-Cemaat çatışması için ellerini ovuşturan kesimin ortaya attığı asılsız ve mesnetsiz iddialardır. Ve ne yazık ki cemaat mensupları da bu iddialara rağbet gösterme gaflet ve delaleti içerisine girmiştir. Tıpkı Hakan Şükür abimiz gibi… Nitekim bu konuda Mehmet Metiner şu açıklamada bulundu: ‘Başbakan’ın olduğu hiçbir toplantıda KCK ile cemaat eşdeğer tutulmamıştır. Kıyaslanmamıştır bile. Bu tür açıklamalar, hükümetle cemaatin arasını açmaya çalışan fitne gruplarının değirmenine su taşımaktan başka bir işe yaramaz.’
‘Amacım sadece eğer bir faydam olursa doğru işler yaptığını düşündüğüm bu siyasi harekete mütevazı bir katkı sunmaktı. Fakat bu noktadan sonra bunun mümkün olmadığı da ayan beyan ortadadır.’diyor sayın abimiz. Amacının bu çatı altında hizmet etmek olması takdire şayan tabi ki. Ama doğru işler yaptığını düşündüğü bu siyasi hareket içinde bu noktadan sonra olmayacağını söylemek tüm Ak Parti grubunu zan altında bırakmak demektir. Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu diyor ki: ‘Yol arkadaşlıkları önemlidir. Siyaset için de yol arkadaşlığı önemlidir. Keşke dershanelerle ilgili Bakanlar Kurulu’ndaki görüşmeler herkes tarafından izlenebilseydi. Herkes fikirlerini açık şekilde ifade etti ve herkesi rahatlatan bir karar alındı. Bu imkânlar varken, yola çıkılan zeminde tartışmayı tercih ederdik.’ Sayın bakanın da dediği gibi, yol arkadaşlığı önemlidir. Bir tartışmada hemen gemiyi bırakıp kaçmak ilkeli bir siyaset anlayışı değildir.
Şüphesiz Hakan Şükür çok düzgün ve örnek bir sporcuydu. Karakterli de bir insan ancak siyaset bambaşka bir dünya. Apayrı bir dili var. Bir Galatasaraylı olarak ben Hakan abinin Türk sporuna hizmet etmesi gerektiğine inananlardanım. Tabi ki fikirleri kıymetidir fakat Türk sporunun ona siyasetten daha çok ihtiyacı var.
Mehmet Ali Şahin’in konuyla ilgili şu açıklaması ile bitirelim: ‘Bir siyasi partiye üye olmuşsan, o siyasi partinin yetkili kurullarının, genel başkanının talimatlarına göre hareket ederseniz siyasette başarılı olursunuz. Yoksa gönül bağınız olan bir takım yerlerle irtibatı devam ettirirseniz, siyasette başarılı olamazsınız. Ona da saygı duyuyorum. Hakan kardeşimizi sevmeye devam edeceğiz. Kendi takdiridir. Takdirinin ötesinde kendisinden böyle bir ricada bulunulduğu anlaşılıyor.’
İşte bu olmadı Hakan Abi…