- 9947 Okunma
- 21 Yorum
- 3 Beğeni
Oğluma...
(Oğulları ile iletişim problemi yaşayan tüm babaların adına)
Bilemiyorum nasıl başlasak söze, neresinden tutsak kelimelerin, neresine dokunsak duyguların,derdimizi nasıl dile getirsek delikanlı yüreğini incitmeden?
Yavrum benim.
Teknoloji, öyle almış başını gitmiş ki; yüreklerimizde biriktirdiğimiz duygu esintilerini, asırlar boyu gönülden gönüle taşıyan mektuplar, çoktan ömürlerini tamamlamışlar, olanca güzellikleri ile hatıralarımızın müstesna bir köşesinde yerlerini alarak, sessiz sedasız tekaüde ayrılmışlar. Şimdi telefonlar var bilmem kaç çeşit, inanılmaz özelliklere, güzelliklere sahipler. İnternet var, ucu bucağı belli olmayan, dünyanın en ücra köşesindeki bilgilere anında ulaşabildiğimiz.
Facebook, yada bilmem hangi haberleşme sitesinden sana yazamadığım için bağışla beni oğlum.Bize eski kafalı mı dersin, çağa ayak uyduramayan insanlar sınıfına mı sokarsın, nasıl adlandırırsın bilemiyorum ama, bilmeni isterim ki,duygularımızı biz en güzel mektuplarla dile getirebiliyoruz. Çünkü, biz böyle büyüdük, böyle öğrendik, böyle yaşadık, böyle sevdalandık, hasretlerimizi böyle yudumladık, dertlerimizi böyle paylaştık sevdiklerimizle.
Yüce yaratan, söz söyleme sanatında, insanlarla konuşarak anlaşmada, evlatlarını karşısına oturtup nasihat çekme konusunda fakir eylemiş bizi. Ama demiş ki, sen de parmaklarınla konuş. Gönül sesini, yüreğinde barındırdığın, yaşama gayen olan evlat sevgisini; sözle söyleyemediklerini, dile getiremediklerini, anlatamadıklarını, becerebildiğince yazıyla resmeyle sen de. Bu nedenledir ki oğlum;sözlerim, düşüncelerim, duygularım, sana söylemek isteyip de söyleyemediklerim, kelime oldu sayfalara döküldü bu akşam. İyi mi oldu, kötü mü oldu bilemiyorum? Bildiğim, burada okuduklarının tümünün, akımın değil de, gönlümün sesi olduğudur.
Farkında mısın bilmiyorum oğlum; son zamanlarda hiç oturup konuşamadık karşılıklı, şöyle erkek erkeğe dertleşemedik, söyleşemedik, gülüşemedik, paylaşamadık bir şeyleri seninle. Hep uzak kaldık birbirimizden, hep yalnız kaldık, hep içimizde biriktirdik kendimize dair sözleri, söyleyemedik birbirimize bir türlü söylemeyi arzu ettiklerimizi.
Şimdi diyeceksin ki; nasıl görüşelim baba, nasıl söyleşelim seninle? Ben memleketin serin iklimlerinde, sen dünyanın kayıp bir şehrinde; sözlerden uzak, gözlerden uzak, sevgilerden uzak,tebessümlerden uzak yaşamakta, sadece hayaller, ümitler biriktirebilmekteyiz birbirimize dair.
Elimi mi tutuyorsun, gözüme mi bakıyorsun, saçımı mı okşuyorsun?
Her sabah, alel acele okul yoluna düşerken, haçlığın var mı diye soramıyorsun bile baba.
Ben, haçlığımı bu yaşta annemden alıyorum hala diyeceksin...
Haklısın oğlum.
Ne kadar üzülüyorum bilemezsin bu duruma. Ne kadar yanıyor yüreğim, nasıl kahroluyorum. Ama, yazan böyle yazmış bizim kaderimizi de oğlum, yolumuz böyle çizilmiş. Hayatın bir yerinde, çocukluğunun en güzel çağında, adımlarını babasız, babanın sıcacık elini tutmadan atman yazılmış senin alın yazına.
Kocaman adam oldun farkındayım.Hızlı adımlarla delikanlılık çağına koşmaktasın. Hayatın denizinin zor akıntıları var önünde, yanında kılavuz kaptanın yok, yekesi kırık küçük bir taka ile yol almaktasın fırtınaların aman vermeyen esintilerinde. Ama,sakın telaşlanma diyorum. Çünkü, tüm bu yaşadıkların birer sınav aslında. Hayatımız, sonu gelmeyen sınavlarla toplamından oluşuyor zaten. İşte, yaşamakta olduğumuz şu an mesela. Aramızda uzayıp giden iki bin kilometrelik mesafe, baba sıcaklığını hissetmeden, baba şefkatini koklamadan geçirmek zorunda olduğun günler,belki de senin başarman gereken en önemli sınavlarından biridir oğlum.
Babasız yaşanan delikanlılığa adım atma dönemi...
Babasız yaşanan soğuk, renksiz, sevimsiz günler...
Babasız seyredilen Trabzonspor maçları...
Babaya anlatılamayan okul anıları...
Babayla paylaşılamayan daha bir çok güzel şey.
Hava soğuk oğlum buralarda.Bir türlü ısınmıyor ayaklarım, ellerim de üşümekte usuldan.Yüreğim de zaten, çoktandır senden esen mahzun rüzgarların gölgesinde, üşümelerin sevimsizliğine kapılmış durumda, savrulup durmakta hayatın yitik yılları arasında.
Yaşlandım ben oğlum. Dizlerimde ağrılar baş gösterdi, gözlerim de görmüyor eskisi gibi. Kaç tane gözlük sahibiyim, inan kendim de bilemiyorum artık. İnsanlarla uğraşamıyorum, hayatla savaşamıyorum. Yabancı memleketlerin soğuk iklimlerine katlanamıyorum, sevimsiz atmosferlerini soluyamıyorum, göğsüm sıkışıyor, nefesim daralıyor, ciğerlerim acıyor artık.
Oğlum benim!
Ne kadar çok şeyim var aslında sana yazacak.Ne kadar çok şey var anlatacak.Ne kadar çok şey biriktirmişim sana dair yüreğimde.
Duydum ki, derslerin de iyi gitmiyormuş. Okula da zorla gider olmuşsun.İnternette oynadığın oyunlardan başka, zevk aldığın hiç bir şey kalmamış. Arkadaşlarınla vakit geçirmek, okulunla gezilere gitmek, öğretmenlerine saygı sevgi göstermek, aileni, anneni, ablanı sevip saymak bile zül gelmeye başlamış sana.Trabzonspor’un maçlarını bile seyretmez, giymekten gurur duyduğun formanı da sırtına geçirmez olmuşsun artık.
Benim akıllı, çalışkan, beyefendi oğlum gitmiş, yerine bambaşka bir insan gelmiş diyorlar.Bir zamanlar yaramazdın ama, büyüklerine gösterdiğin saygı, küçüklerine gösterdiğin sevgi ile çok taktir toplar, çok aferin alırdın.Şimdi, evimize kimseler gelmek istemiyor, seninle bir arada olmaktan imtina gösteriyorlarmış.
Biliyorsun,uzak bir memlekette, yalnız ve sevimsiz şartlarda, ekmek parası kazanabilmek için çırpınıp durmaktayım.Tüm uğraşımız, sana iyi bir istikbal hazırlamak, kendi ayakların üzerinde durabileceğin bir ortam yaratabilmek içindir.
Biz, çok zor şartlarda büyüdük, hayata atıldık oğlum.Sen, bizim çektiklerimizi çekme, hayata bir basamak aşağıdan başlama diye, tüm sıkıntılara göğüs germekteyiz ailen olarak. Bilmiyorum, belki sana belli etmiyor ama, annen de durumuna çok üzülmekte yavrum.Hatta,sen uyuduktan sonra, çekilip bir köşeye, senin için, senin ardından, sessiz sessiz ağlamakta.
Canım oğlum benim. Bu yazdıklarım aramızda kalsın, başkalarını, bilhassa anneni haberdar etme, olur mu? Erkek erkeğe bir dertleşme say...Bir babanın oğluna ricası say...İstersen bir babanın oğluna yalvarması say...
Üzme bizi canım oğlum.
Uzaklarda, sizin hasretinizle yüreği yanana babanı üzme...
Gözü önünde oğlunu kaybedişi yaşayan anneni üzme...
Senin için canını dahi vermeye hazır olan ablanı üzme...
Üzme bizi be oğlum...
Senden istediğimiz çok şey değil aslında.
Senden istediğimiz sadece bize bir buklecik yardımcı olman.
Sadece derslerine çalışman, okulunda başarılı olman.
Babacığının, anneciğinin emeklerini boşuna çıkarmaman.
Saygı, sevgi, hoşgörü, beyefendi sıfatlarını tekrar isminin önüne yazdırman.
Ah oğlum benim ah!...Senin yaşlarında, ben de babama asiydim.Tebessümle hatırlıyorum o günleri şimdi. Hatta, arada bir dedenle bu konuda sohbet ediyor, gülüşüyoruz. Ama oğlum,dedeciğinin babana sağladığı imkanlar ile, babacığının sana sundukları arasında dağlar kadar fark var inan.
Bu konuları enine boyuna sana anlatıp da, canını sıkmak istemiyorum. Sadece şunu bilmeni istiyorum ki;babanın da, annenin de, bir gün gelecek güçleri tükenecek, senin elinden tutacak takatları kalmayacak.Bırak yardım etmeyi, belki de gözünün bakacaklar, uzatacağın eli bekleyecekler ümitle. Bir gün, ebeveynlerin de göçüp gidecek bu dünyadan oğlum. Sen tek başına kalacak, hayat dediğimiz bu amansız mücadeleyi, kendi gücün, kendibecerin,kendi imkanlarınla sürdürmek zorunda kalacaksın.
İşte, bu günkü çırpınışlarımızın sebebi, o güne seni noksansız, olabileceğin en güzel haliyle hazırlamaktır oğlum.Ama bu olay,sadece bizlerin istemesi, arzulaması, gayret etmesi ile gerçekleşemiyor. Çünkü, hadisenin merkezindeki varlık sensin yavrum. Olaylar senin etrafında gelişmekte, yatırımlar senin üzerine yapılmakta. Bu nedenledir çırpınışlarımız, seni oyuna dahil etme gayretlerimiz.
Üzme bizi yavrum.
Bu günümüzü üzme.
Yarınımıza karanlık gölgeler düşürme.
İstikbalini, bu günün basit zevklerine kurban etme.
Boşa gitmesin babanın uzak memleketlerdeki çırpınışları.
Boşa akmasın annenin karanlık gecelerin sevimsiz anlarında döktüğü göz yaşları.
Emeklerimizi, gayretlerimizi zayi etme oğlum.
Hem kendini, hem de bizleri üzme.
Sevgi dediğimiz sihirli kelimenin en anlamlısını, en güzelini, en yakışanını gönlümüzde beslemekteyiz biz sana dair. Seni dünyalardan, tüm varlıklardan, canımızdan daha çok sevmekteyiz. Belki bu sevgiyi söze düşüremiyoruz, davranışlarla sergileyemiyoruz ama, bilmelisin ki yavrum; sana yönettiğimiz tüm bakışlarda, kulağımıza gelen her sesinde, hayatımıza anlam katan varlığının her zerresinde, her anında yaşatmaktayız yavrum.
Zaman aldı başını gitti,gece karanlığının derinliklerine doğru aktı, odam iyiden iyiye soğudu.
İçimdeki sözler tükenmedi ama,gözlerime hüzün bulutları çöreklendi, boynum da büküldü mahzunluktan iyice. Hasretiniz de iyiden iyiye alevlendi içimde, yalnızlığın sevimsiz arkadaşlığına yasladım başımı.
Sözü,burada noktalayalım yavrum. Belki ilerde, zamanın bir yerinde, memleketin güzel coğrafyasının gözlerimize gülümsediği bir mekanda, karşılıklı oturur, baba oğul dertleşiriz beraber.
O güzel günün çok uzakta olmaması dileği ile, hasretle gözlerinden öpüyorum oğlum.
Önce Allah’a, sonra da annene emanet ediyorum seni.
Seni çok seven baban.
Bir tutam hayat-16.12.2013-Azerbaycan
YORUMLAR
Daha önce okumuştum ve uzun bir yorum yazmayı düşünmüştüm fakat söyleyeceklerimi yorumlarda gördüm.
Bir baba için çocuklar ne ise bir çocuk için de baba o olmalı; insanın en değerli varlıkları ailesidir çünkü aile, sıcak bir yuvadır, eğiten, öğreten bir kurum olamakla birlikte hayatın tüm imkanlarını, sevecenliğini, önemsedeği ve gözü gibi koruduğu evlatların üstüne titrediği aşikardır.
Tabi şöyle bir gerçek de mevcuttur "Bir baba on çocuğa bakar fakat on çocuk bir babaya bakmaktan acizdir"
Ders verici edebi bir mektuptu,
Saygı ve selamlarımla
Bir tutam hayat
yazdıklarınızda doğruluk payı var demeyeceğim.
Hepsi tas tamam doğrudur diyeceğim.
Bir babam var 85 yaşında.
Anam 80 yaşına merdiven dayamış ve sol tarafı felçli.
Allah uzun ömür versin her ikisine de.
Başımızın üzerinde yerleri var.
Ben uzaklardayım.
Sadece ekonomik yardım yapabiliyorum.
Memlekette iki kardeşim daha var.
Benim eşimle beraber üç gelin mevcut.
Gittiğimde bakıyorum,
yine de durumları hiç hoş değil.
Yani,
bizleri bakıp büyüten bu insanlara,
bir türlü bizler bakamıyoruz.
Okuyunca yorumunuzu,
içim burkuldu, üzüldüm.
Çok haklıydınız.
Teşekkür ediyorum tekrar dersler veren yorumunuza.
DemAN
Ben teşekküür ediyorum, günümüzde değerlerin erozyona uğradığı bu günlerde bu mektup çok şey dillendirdi-mişti...
DemAN
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=64801 KANYONDAKİ CİNAYET
DemAN
Üç erkek kardeşe sahip bir abla gözüyle okudum bende bu su gibi akan ama biraz sitem biraz hüzün kokan güzel yazınızı.Erkek çocukların ergenlik dönemlerinin aile için kız çocuklara göre daha yorucu olduğunu bizzat ailemde yaşadığımdan yazılanlarda illaki kendi kardeşlerimden de bir şeyler buldum.O zamanlar yaptıkları yanlışlara hatta okumadıklarına ilerde pişman oluyorlar.Şimdiki aklım olsaydıyı sanırım söylemeyen kimse yoktur.Belki kanı daha deli dolu akan erkekler daha da çok söylüyor olabilir.Dileğimiz bu mektubunuzu oğlunuz hissetsin ve sizden bir de teşekkür mektubu okuyalım oğlunuza yazılmış...
Bir tutam hayat
o tür bir teşekkür mektubu yazma durumum olursa oğluma,
katmerlisini sizin için kaleme alırım vallahi.
Söz veriyorum size.
Umarım her şey güzel gelişir ve oğlum ileride,
keşke okusaydım yakınmalarında bulunmaz.
Eminim ki,
öyle bir şey olduğunda, yine bizi suçlayacaktır.
Neden ısrar etmediniz, doğru yolu bulmamada yardımcı olmadınız diye.
Her şey güzel olur inşallah.
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum.
bir gün mutlaka anlayacaktır...... fırtınalar içinde geçişler zor oluyor her baba bu durumu yaşıyor ....... sabır ya ustam sabır...... her babanın ve oğulların okuması gereken çok güzel bir yazı.... saygılarımla
Bir tutam hayat
Teşekkür ederim yorumunuza efendim.
Böyle sabahın köründe ne işiniz var ayakta?
Azerbaycan, sizlerden iki saat önde.
Bizim durumumuz normal de,
siz erkencisiniz bu gün.
Babanın evladına nasihatları mevlanacaydı yumuşak ve sıcak..bu güzel hoşgörüşler umarım yerini bulur..derler ki çocuğun mu var derdin var..belirli bir yaştan dolayı evladı zapt etmek mümkün değil..teknolojiyle nasıl bir gençlik olduysa ..anne ve babalarda çoçuk eğitiminde çok başarısızlar artık..neden mi.. diyalog eksikliği bence veya çok yumuşak ve çok sertlik arasında ortayı bulamama belkide..ve birde çocuğun doğal yapısında olan bir halin hormonlara bağlı olarak değişim göstermesi bence... bir kardeşimin iki oğlu var diğer kardeşimin iki kızı..erkek olanlardan büyük olan yeğenim beş yaşına kadar her gittiğimiz dükkanda dönüp cicili bicili şeylere bakmaz , raflara elini sürmezdi..almak istediğinde almazdı. bu hali bizi çok şaşırtırdı... babamın parası yok derdi ...bu hal hala devam etmekte yaş onbeş..o kadar anlayışlı ki. ve derslerinde de başarılı..sonu ne olur Allah bilir..Rabbim nazarlardan saklasın.inşallah okur..ve herşey kader kısmet meselesi..gelelim küçüğüne...düz duvara tırmanan ..gittiği yerde yaramazlığı ile adından bahsettirirdi...konuşması ve el hareketleri yetişkin bir delikanlı..sanki birileri ona öğretmiş..hani derler ya büyümüşte küçülmüş ..iki kardeş arasında farklılık bir renk farklılığı gibiydi.. siyah ve beyaz gibi..şimdi oda 13 yaşında ve yer yer değişiklik içinde bizi şaşırtıyor. akıllanıyor her geçen süre içerisinde..nasihat edince öflüyor,püflüyor..bir yerde sıkışıp kalıyorsun... her türlü imkanları sağlamak zorundasın..çünkü bizim zamanın yokluğu yok artık.. Türkiye varlık içinde küçücük çoçukların ellerinde en gelişmiş teknolojik malzemeler var artık...hazır bulup hazır yedikleri için imkansızlığın ne olduğunu kavrayamıyorlar ..biz küçüktük.emsallerimiz ayakkabı boyalarlardı sokaklarda .simit satarlardı..bir ustanın yanında çırak olarak çalışırlardı zaman zamana fark atıyor ...yeni nesilde bize fark atacak elbette..önümüzdeki yüzyılları hiç düşünemiyorum..
işte böyle...zamane diyelim..suçlusu zaman:))..galip gelende o.. rabbim acılarını göstermesin durulma vakti vardır suların.. gençlik böyle bir şey..kalemin daim olsun saygılarımla
GÜLESEN SANCAR tarafından 12/18/2013 1:05:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bir tutam hayat
Benim oğlanınkini de normal kabul ediyorum aslında.
Ah şu sınav maratonları olmasa.
İstikbali kazanma gayretindeki amansız yarış olmasa.
Odur belimizi büken.
Aldığı her düşük not,
istikbalinden bir şeyler alıp götürüyor.
Derdimiz budur aslında.
Umarım güzel olur her şey.
Verdiğiniz örneği ilgi ile okudum.
Aklımın bir köşesine not ettim.
Çok sağ olun efendim.
İnsan bazen önceliğinin ne olması gerektiğine karar veremiyor... Çocuklar için daha iyi bir gelecek neye göre iyi , hangi kıstasa göre şekillendiriyoruz beynimizde bunu ? bence asıl önemli olan bu dost kalem. Ana baba olan bizler hep çocuklarımızın hayat şartlarının bizden çok daha iyi bir noktada başlamasını istiyoruz ve bu sebeple onlara ayıramadığımız zamanı ceplerine para, önlerine istediklerini düşündüğümüz şeyi koyarak iade ediyoruz. Tabii ki hayat şartlarında bu normal bir davranış biçimi veliler için ancak baba figürünün eksikliği ile büyüyen çocukların diğerlerine göre daha zor bir ergenlik geçirdikleri de ispatlanmış bir gerçek. Geri kazanılmaları da çok zor oluyor ayrıca. Bu kapsamda büyük bir olasılıkla kendini iletişime kapamış gencin iç dünyasına girip onu ikna etmek de pek olası değildir . uygun bir destek ve düzenli bir ev hayatında yer şalan anne/ baba gözlemciliği ve uygun davranış biçimleri tek toparlayıcı sanırımbu durumda.. Belki kısa süreli dönüş, belki sahip olduğu imkanları elinden alıp sadece sizi sunmak yalnız başınıza vermiş olduğunuz bu karara onu ortak etmenize ve onun da bundan sonraki süreçte size ve aiesine sahip çıkmasına neden olabilir nacizane fikrimce...
Güzel bir yazı idi okuduğum, samimi ...
Yüreğinize sağlık
Dostlukla
Bir tutam hayat
Yaşadıklarımızı ama, dile getirmediklerimizi ne güzel anlatıyorsunuz.
Her cümlenizden dersler derlemekteyiz.
Bu da öyleydi.
Çokça şeyler biriktirdim yine aklımda, gönlümde.
Çok sağ olun.
Kıymetli dostum
Yazınızı ilgiyle okudum oğlunuz hangi yaş aralığında olduğunu bilmiyoruz ancak sizin gibi değerli bir babanın oğlu mutlaka iftihar edilecek bir evlat, ve yaşamda başarılı bir birey olacağından hiç şüpheniz olmasın.
Sevgi selamlarımla.
Bir tutam hayat
Orta ikiye gidiyor.
Terbiye konusunda dizginleri elimizden kaçırmayız da,
şu sınav maratonu var ya,
o sıkıyor canımı.
Şu andan itibaren aldığı her not,
bu lise sınavına etki ediyor.
Bizim oğlanın, başarıda zirveye tırmanma çabasında olması gerekirken,
her gün biraz daha geri gidiyor.
Bakalım ne yapacağız?
Sabah ola, hayrola...
Yazdığım yorumlar, yorumlamalar gitmiyor,
belki bu sefer gider diye yazıyorum.
Dilerim oğlunuz yazınızı okur da sizi anlar.
Yazınızı okurken erkek kardeşimin oğlu Deniz'i hatırladım, onun davranışlarına benziyor oğlunuzun
davranışları. Şimdiki gençler mi böyle acaba?
tebrikler,
seâm ve saygılarımla..
Bir tutam hayat
Bazen sistemde aksamalar olabiliyor.
Güzel yorumunuza teşekkür ederim.
Oğlanın durumu normal aslında ama,
bu sınav maratonları var ya,
o sıkıyor canımızı biraz.
Geleceğe hazırlanma çağında şu anda.
Aldığı her not,
sınavlara etki ediyor.
Yanında olmam gerektiği anda ben yokum.
Bu üzüyor beni, canımı sıkıyor.
saygıdeğer dostum
sevgili kardeşim
bu yazıyı okuyup da duygulanmayacak kimse yoktur sanırım...
halini, uzaklığını, hele ki hasretini okuyoruz hep.
ama bu sefer işin içine oğula nasihat
yada hasbıhal düşmüş yüreğinin derinliklerinden...
her şeyi bir bir ortaya koymuşsun.
ki bir dönem bizim yaşadıklarımız anlatmışsın adeta....
dostum böyle bir yazıyı kaleme alan ve dünyanın
her haline vakıf, yüreği insan sevgisi dolu bir insanın
çocuğu dogruya giden yolu bulacaktır en kısa zamanda.
inancım bu yöndedir benim.
sanırım göz nuruyun yaşadığı bir geçiş dönemidir ve
en kısa sürede atlatacaktır bu durumu diyorum ben...
ve bu dediğime sonuna kadar inanıyorum...
bir dönem benze durumu bizde yaşamıştık
ve ben mektup işinde pek becerikli olamadığım için
bir şiir yazmıştım oğluma ve öyle anlatmıştım durumu
şöyle diyordu şiirim
Altın olan adın gümüş edersen!
Sakın gitme denen yola gidersen!
Namert ellerinde koyun güdersen!
Beni temelimden yıkarsın oğul.
Doğru yolda yanlış adım atarsan!
Helal kazancına haram katarsan!
Dükkânında çürük meyve satarsan!
Beni yüreğimden yakarsın oğul.
Söylediğin sözler yalan çıkarsa.
Gün olur dostların senden bıkarsa.
Damarında kanın cıvık akarsa!
Beni mezarlara tıkarsın oğul.
Dürüstlük yellerin tersten eserse!
Hayatta önünü şeytan keserse!
İyilik meleği sana küserse!
Boynuma ilmeği takarsın oğul.
Kötüye uymayı adet sayarsan!
Yaptığın yanlışla gurur duyarsan!
Ortamına göre surat boyarsan!
Kurşunu kafama sıkarsın oğul.
Nasihatimdir bu sözlerim sana.
Sevgiyle bakarım hep senden yana.
Sende dürüst evlat olursan bana.
Gözümde zirveye çıkarsın oğul.
Bu dediklerime darılma sakın.
Söz söyledim diye kırılma sakın.
Ben varken ellere sarılma sakın!
Can olup canıma akarsın oğul.
ve çok şükür ki o geçiş dönemini atlattı
dilerim darısı senin iki gözün oğluna
şunu bir kez daha yineleyeceğim dostum
evladına seslenirken bile kişiliğindeki insanlık
hamuru dökülen bir babanın evladı
en kısa sürede kendini bulacaktır...
kusura bakmayasın dostum yorum özürlüyüz biz ama
içimizden geçeni aynen yazdık bilesin...
her dem saygımla...
Mevlam yar ve yardımcın olsun
Bir tutam hayat
Umarım ve dilerim,
senin tahmin ettiğin gibi gelişir olaylar,
oğlan kendini çabuk toparlar.
Eğer,
uzun sürerse bu durum,
bırakacağız işi gücü,
yanına gideceğiz artık.
Şiirin de çok güzel ve anlamlıymış.
Konuyu hoş bir esinti ile tamamlamış.
Eline sağlık diyorum.
Bir tutam hayat
seninkisi de ayrı dert.
hepimizinkinden büyük senin derdin.
Olaya bu açıdan baktığımızda,
bizim sıkıntılarımız devede kulak kalıyor.
Küçücük cümlen,
boynumuzu büktürdü,
yüreğimize yangınlar düşürdü, biliyor musun?
!.sean.!
ona yazılan bu yazılar var.
yok düşmesin yangınlarve hayat devam ediyor yinede
guzel anılarda yerini buluyor .
Bir tutam hayat
işin en can alıcı noktasına parmak basmışsın.
Yaşlı anam ve babam var.
Bir kızım var üniversitede okuyan.
Oğlum, orta ikide.
Epeyce bir borç var.
Nasıl bırakıp gideceksin?
Buralarda,
bu sevimsiz coğrafyada yaşamak,
sevdiklerinde ayrı olmak zor.
Oğlum,
akıp gidiyor elimden ama,
dönemiyorum.
Çarem yok.
Bedevi_
Karadeniz insanı bir az hırçın olur,
O da denizinden mi.
armut dibine düşermiş,
Korkma sen yapmaşsın ki babana..
Tebrik ederim saygılarımla.
Bir tutam hayat
Sözün doğrusu budur.
Babam, ilk okul mezunu, anam okuma yazma bilmez.
Sadece ekonomik yardımları oldu bana.
Bir de,
okuyabilmemin, yüksek okullara gidebilmemin erdiği gurur ve heyecanını yansıttılar.
Çok asilik yaptım ama,
hayırlı evlat da oldum.
Okudum, adam oldum en azından.
Keşke,
benimki de isyanlarda olsa ama,
istikbalini karartmasa.
inşallah sizin dediğiniz gibi,
armut dibine düşer.
Teşekkür ediyorum güzel yorumunuza.
Bir tutam hayat
Bir cümlelik yorumunuzla bile, o heyecanı hissettirebiliyorsunuz.
okudum
empati yaparak tekrar okudum
kızlarımdan ayrıyım ama sizin ayrılığınız gibi değil elbette
yine de ağlamadan edemedim
Rabbim evlatlarımızla sınatma bizi
gözyaşı ve tebrik bırakıyorum sayfanıza
saygılar her dem
Bir tutam hayat
Çocuğunuzun size ihtiyacı var ama,
siz onun yanında olamıyorsunuz.
Daha başka,
daha can yakıcı olaylar da var ama,
onları kaleme almak gelmedi içimden.
Kimseleri Allah bu duruma düşürmesin diyorum.
Çocuklarla iyi diyalog kurulmalı.
Gerekiyorsa, psikolojik yardım alınmalı.
Sizleri üzdük se kusurumuza bakmayınız efendim.
Siz yazdınız.
Bizler okuduk...
Umarım okumasını çok istediğim o kişi de okur.
( Hayırdır bu günlerde istediğim her şey oluyor. Üşenmesem de yılbaşı ikramiyesi mi alsam diyorum. İnanın bana çıksa memlekette fakir kalmaz. )
Fakat bazen sevildiğinin bu kadar bilinmesi de iyi değil Bir tutam hayat.
Seveceksin ama,
sevgini avucunda saklayacaksın.
Yoksa!!!
Fazla sevgiden sadakatsizlik doğar.
Nasılsa çok seviliyorum.
Nasılsa...!
Nasılsa olmamalı.
Nasılsayı elde etmek için de uğraş vermeli köprünün öbür ucundaki. Sen avucunu her zaman kapalı tut.
Kapalı tut.
Ara sıra aç,
Ve sadece kendin gör sevgini.
Sevdiğinin sevgisini.
O hep senin sevgin için uğraş versin.
Nasılsa için uğraşsın.
Senin avucundaki dolu dolu sevgin için uğraşsın.
Bir tutam hayat
Atalarımızdan, dedelerimizden, babalarımızdan gördüğümüz, öğrendiğimiz gibi.
Ama,
iki bin kilometre uzakta olunca insan,
o anlattığınız durumu gerçekleştirebilmesi zor oluyor.
Her şeyi deniyorsunuz,
her yola baş vuruyorsunuz ama,
yanında, baş ucunda değilsiniz ya,
hiç bir şey yolunda gitmiyor.
Babası,
çocuğunun yanı başında olmalı.
O zaman,
o yumruğu çok açmak zorunda kalmıyorsunuz.
Bazen de yumruğun görüntüsü etkili oluyor.
Ne demeli?
Allah yardımcımız olsun.
Hiç umudum yok ya...
Hadi hayırlısı...
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum.
Hoş geldiniz diyelim bu arada.
Çoktandır gözükmüyordunuz ortalarda.
siz bu aralar bizi ağlatmakta kararlısınız anlaşılan...
öğleden önce izinliydim, hazırlanıp çıkmam lazım ama "oğluma" yazısını görünce dedim ben bunu mutlaka okumalıyım... aslında sadece oğul değil, tüm çocuklar için elbetteki babanın yeri başka.. o en iyi oyun arkadaşıdır mesela :)
çocuğunuzdaki değişimleri anlattığınız kısımlar resmen yüreğimi burktu, yani onu düşündüm.. o formayı bile giymemesi.. bilmem, neler hissediyordur.. Allah'tan dileğim umarım biran önce kavuşursunuz.. sizin de özleminiz git gide artıyor bunu hissetmek zor değil ama ne geçmiyor ki.. bu da geçecek elbette. Allah sabır versin hepinize..
selamlarımla..
Bir tutam hayat
Nasıl da duygusal yaklaşıyorsunuz hemen olaya.
Yüreğiniz yumuşacık sonuçta.
Zor sevdiklerinizden uzakta yaşamak zorunda olmak.
Hele de,
yetişme çağında bir evladınız var ise,
işiniz gerçekten çok daha zor oluyor.
Sizin yorumunuzla, bizim cevabımız arasındaki zaman diliminde,
güzel bir haber düştü günümüze.
Azerbaycan'da, iki önemli tatil var.
Biri yılbaşı, diğeri nevruz.
Her ikisinde de birer hafta tatil var.
Fabrikada çalışan Azeriler, doğal olarak tatil yapmak istiyorlar.
Öyle bir olay gerçekleştirilirse,
belki bizlere de Türkiye yolu gözükür.
Hayırlısı diyelim.
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum.
küsss
evet hüzünle okudum sayfanızı anlatım güzeldi
dilerim gerçek değilde kurgu olsun ama gerçeklrde var böyle
kimin anası yok kimininde babası off dedim derinden içim eridi birden
oğlum gurbettr kuzusu benimle liseye giden bir evlat düşünün ne diyelim bu da bizlerin imtihanımız
saygılarımlasınız
Bir tutam hayat
Maalesef gerçektir yazdıklarımız.
Ondan ayrıldığımda, son derece başarılı bir öğrenciydi.
Şimdi,
çöküşleri yaşamakta.
Ne yapacağız, bilemiyorum işin doğrusu.
AYSE 09
inşallah çabuk toparlar da sizlered üzülmezsiniz
saygımlasınız
Buruk bir gülümse ile okudum içtenlikle yazılmış satırlarınızı...
Evlat aşkı bir başka değil mi... Bilmem imkansız bu duyguyu ama kardeşim elimde büyüdüğü için tahmin edebiliyorum. Zor bir dönemden geçiyor delikanlı, en deli dolu çağı. Zor, çok zor, hele ki ayrılık geçici de olsa, anneye de çok iş düşüyor.Ama iyi tarafından bakın. Eninde sonunda kavuşacaksınız. Allah imkansız, ebedi ayrılık vermesin. Babamızı kaybettiğimizde kardeşim de aşağı yukarı bu yaşlarda idi.Anneme o kadar çok iş düşmüştü ki.
yola girecek her şey. Adım gibi eminim. Biraz zaman tanıyın delikanlıya, zaten yeteri kadar anlayışlı ebeveynlersiniz.
Eski kafalı olan bir tek siz değilsiniz, buna da inanın. Seksenlerde, doksanlarda ve bu güne ait olmayan biri olarak söylüyorum bunu.
Son bir şey daha...Bu günleri gülümseyerek anıp, konuşacaksınız ailecek: En fazla bir iki yıl sonra. zaten sular durulacak.
Kolay gelsin sizlere ve Allah bir an evvel kavuştursun.
Sonsuz selamlarımla...
Bir tutam hayat
Sıkıntılarımız çok.
Babasız zor yürüyor işler memlekette.
Biz de bırakıp dönemiyoruz.
Umarım ve dilerim,
tariflediğiniz gibi gelişir olaylar.
Treni kaçırıp,
ardında ahlar vahlar ile dövünmeyiz.
Çok sağ olun.
Dostum;
siz bu sıralar reklam anlaşmanızı genelde
kağıt şirketleriyle mi yapıyorsunuz?
Solo?
Selpak?
Çağan Irmak filmleri bile bu kadar ağlatmamıştı erkekleri...
bu ne güzel anlatım
hangi anne
baba
bu sözleri çocuklarına söylemek istemez?
Siz ne kadar şanslısınız.
En azından bunları söyletecek
bir oğlunuz
ve de
kaleminiz var.
Bu yazıyı ya kızınız okusa....
Demez mi baba
benim ne günahım var
uslu olmakla
eğer bana da
böyle sevgi dolu
yüreğimi yakan mektup yazacaksan ben de kardeşim gibi davranacağım
hatta yenge bile diyebilir
bey
kaç yıllık kocamsın
bana bir gün bile böyle
içli
duygusal
mektup yazmadın....
Allah'tan benim kızlar
ile hanım
bu yazıyı okumadı
çok uzattım
ama
yine süperdi
siz bence bu sitenin kazancı olan yazarlarından birisiniz
saygılarımla dostum
Bir tutam hayat
bu site,
bu sitenin değerli müdavimleri olan sizler,
sizlerin hiç eksik etmediğiniz destekleriniz olmasa var ya,
bizden bir ..k olmaz.
Sizlerden şevk alıyor, feyz alıyor, gaz alıyor,
içimizden geleni yazıyoruz işte.
Başarılı bir edebiyatçı olmadığımı biliyorum.
Ama,
basit kelimeler, basit cümlelerle de olsa içimden gelenleri yazmak,
ve de sizlerin taktir etmesi,
inanılmaz güzel ve haz verici.
Sıkıntılarımızı unutuyoruz az buçuk en azından.
Teşekkür ederim,
hiç eksik etmediğin desteğine.
Teşekkür ederim kadim dostluğuna.
Bir tutam hayat
Keşke,
sayfanıza,
gönlünüzdeki güzellikleri siz de düşseniz.
Oğul'a; özlem ve nasihat içli ve içten bir anlatımla dile gelmiş.
Doğallığı bozmadan gereksiz süsleme ve abartılar olmadan
duyguları dile getirmek çokça maharet ister,birikimde.Yazının
su gibi akıcılığı ve ahengi de harikaydı üstad kutluyorum.
Saygı ve selamlarımla...
Bir tutam hayat
Hep güzel cümleler düşersin sayfalara.
Desteklersin, güç verirsin yorumlarınla.
Ama,
nedense bir sayfanadır dargınlığın, bir kendinedir sessizliğin.
Dilerim,
uzak olmayan azmanlarda,
bizler de senin sayfanda dinleniriz az buçuk.
Teşekkür ederim güzel yorumuna.
Merhaba değerli dost kalem
Yazınızı okurken içimde acı hissettim gölerim yandı
Ne kadar yürekten su gibi akıp gelen duygu seliydi bu güzel makale
Bir yanda acı gerçekler bir yanda günümüz de yok olan güzel hasletler bir babanın yuvasından uzak yaşamı içimi acıttı. Benim şuna itirazım var bu hayat kaderiniz olmamalı
Ağrısız başım azıcık aşım derse insan yurdunda da karnı doyar
Kusura bakmayın benim hissettiğimi direk söylemek gibi bir huyum var lütfen bana gönül koymayın
Hoşça kalın
Bir tutam hayat
tebessüm eden kalemi.
Ablası, annesi, kardeşi.
Sayfanın karanlıklarda gülümseyen,
yol gösteren yıldızı.
Teşekkür ediyorum güzel yorumunuza ve iç eksik etmediğiniz desteğinize.