Kurtarıcı
Çığlıklarla dolmuş bir oda. Sessiz kahkahalar. Haykırışlar birbirine karışmış. Duvarların yansıttığı sesler çınlıyor her tarafta. Kışın dışarıda kalmış bir kahve kupası kadar soğuk her yer. Bu gece sevgi yok; sadece nefret…
Biraz öfke var biraz kırgınlık. Biraz hissizlik var, belki biraz da kin. Beklemekten yorulmuş bedenler pes etmiş çoktan; umutsuzluk kokusu geliyor burunlara. Sessizlikteki daktilo sesleri gibi deliyor hıçkırıkları boşluğu. Gözyaşları sel olmuş akıyor ama yanlarına gelip silecek tek bir kişi bile yok. Düşüyorlar ama kimse kollarından tutup ayağa kaldırmıyor. Yuvarlanıyorlar uçurumdan ama kimse onları kurtarmıyor. Yok oluyorlar ama kimse onları geri getirmiyor. Kimse onları sevmiyor. Kimse onları hissetmiyor.
Hiç kimse onları hissetmek istemiyor.
Çaresizlik içinde boğulan zavallılar, kurtarıcınız nerede şimdi?
Kalabalık arasında bir kişi var hala ölememiş. Elleri üşümüş, omuzları titriyor. Belki hala bir nebze umutlu gelecekten. Hala anlamamış geleceğini elinden aldığımı. Gülümsemek için zorladığı mimikleri daha da çirkinleştirmiş yüzünü. Yeterince ezilmemiş daha. Yeterince kaybolmamış. Yeterince ağlamamış.
Zayıf bedeni duruyor karşımda. Boş beyinlerle dolu bu çöplükte henüz sönmemiş bir yıldız gibi parlıyor. Yok edememişim yeterince; halbuki her gece rüyalarımda öldürüyorum.
Ve şimdi sen küçük kız, en aptal halinle duruyorsun karşımda. En masum halinle ağlıyor ve beni yıkmak istiyorsun. Ne yemek üzere olduğun darbeden haberin var, ne de karşındakinin kim olduğundan. Ne sana yapacaklarımdan haberin var ne de öfkemin büyüklüğünden.
Söylesene küçük kız; o çok güvendiğin kurtarıcın şimdi nerede?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.