Hikmetli mektuplar (15) Beşten fazlası okunmaz demişsiniz
Tarih:16 Aralık 2013 Pazartesi
RE: Merhaba Hocam
)
---------------------------------------------
Esselamu aleykum Hocam.
Cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Öncelikle sizin yazılarınıza nasıl ulaştığımı anlatmak isterim. Bunun tesadüf olmadığına inanıyorum. Yabancı bir ülkede evlenip, hayatın zorlukları omuzlarıma çöktüğünde, çaresizlikten dua ve zikre başlamıştım. Yani aslında hak etmediğim bir yola girmeye çalıştım belki.
Kızım bebekken kayın annem birkaç kere hocalara götürdü, muskalar yazıldı, ummusubyan olduğu söylendi, fakat ben ne yazıldığını bilmediğim muskayı taşımaktan çekindiğim için, onu akan suya atarak, 40 günlük hacet namazına başladım. Müslüman olmamıza rağmen, Rusya gibi bir ülkede doğup büyüdüğümden, İslamı sonradan öğrendim, duaları yeni yeni öğreniyordum. Aylarca bebeğimle yalnız geçirdiğim bir zamanda, hacet namazlarımın 40. gününde bir mucize oldu, yem yeşil rüya gördüm ve isteğim de birdenbire gerçekleşti. Basit bir şekilde aklın kavrayamadığı bir şey oluverdi işte. Daha fazla ispat olmazdı benim için.
İslamı kendiliğimden öğrenmeye çalışırken, kendimi çok acemi hissediyordum, inandığım şey Allahu Tealanın yarattığı kullarını yalnız bırakmadığı idi. Beynimizle algılamamızı emrederek Kuran’ı vermiş bir kere. Beynimizin kullanma kılavuzu belki de.
Doğduğum yerden ve tüm ailemden binlerce km uzak yabancı bir ülkede, ikide bir odun eklediğim sobalı küçücük korumasız bir odada, beşiğinde mışıl mışıl uyuyan bebeğimle çaresizlik içinde kendi kendime bunları tekrarlardım.
Sen yalnız değilsin, şu karanlık gecede senin gözyaşlarını gören, hisseden, senden daha fazla anlayan bir güç var, dedim kendi kendime. Bunları günlük halinde kendi kendimle yazılı sohbetlere dönüştürdüm. Sanki içimde görünmeyen bir arkadaşım vardı, insanlara değil kendi kendime yaslanayım derken içimdeki gücü anladım. Ona güven, kendini Ona teslim et, senin baş edemediğin, içinden çıkamadığın, kaldıramadığın yükü Ona teslim et. Başka yolu da yoktu sanki bu Tek yoldu benim için. Tek mantıklı yol. Peygamberimizin yolu. Sağlam olan tek yol.
İş hayatına geri döndüğümde yine zorluklarla karşılaştım. Aklımda bakıcı ile kalan kızım, yabancı ülkenin değişik sistemine uyum sağlamaya çalışırken kendi ruhumu ihmal etme, hayata yetişebilmek için çabalamalar, yapabildiğimden fazla yük üstlenme. Yine zikre devam ettim fakat tam tersi kötü bir durumla karşılaştım. Durumu anlayamadım, hocaya gittim, sadece psikolojik danışmana gider gibi sohbeti bana yetiyordu hoca dedenin, muskayı reddettim tabi. Bu zor dönemde La havle... Çektim sürekli. Ve sonunda ana sanayi olan daha büyük bir firmadan teklif alarak yeni işime başladım.
İş hayatı kolay değil. Bölük bölük kıldığım namazlar, zikirler sanki yarım. Hiçbir şeyi sorgulamadan kabul etmeyen aklım internet sitelerindeki zikir tavsiyelerini de sorguluyordu. Aklıma yatmayanı da yapacak değilim asla. Sanki zikri hakketmiyorum, yeterli değilim gibi bir duygu asla beni bırakmadı. Acaba doğru mu bu yaptığım? Tam kılınmayan namazlarım bana Allah’ın yüce isimlerini zikir etmeye hak veriyor mu ki? Bu zikirleri etmek için sanki yeterli değil gibi hissediyordum kendimi. İnternete ’zikrin sakıncaları’ diye arama yaptığımda Sizin yazılarınız karşıma çıktı. Ve yine La havle... Çektiğim anda karşıma çıktı.
Her şeyde bir mana arama bilmem doğru mudur, yüklediğin mananın tersi ispatlanmadan doğrudur bence. Yolun sonunu görmeden beynin öngördüğü yolu bırakmak olmaz. Fakat yazılarınız bana çok mantıklı geldi, her kelimenizi su içer gibi hazmederek okuyorum Hocam. Hepimiz insan olarak maddi varlığımız ve içimizde hissettiğimiz o sınırsız okyanusun arasında yaşamımızı sürdürmekteyiz. Maddi hayatta başarılı olmak zorundayız, çünkü öyle programlanmışız, bunun için eğitim almışız, fakat yeterli değil. İçimizde taşıdığımız o varoluş sırrına yazılarınız sayesinde az da olsa yaklaştığımı hissediyorum. Namazlarımı eksiksiz kılmaya çalışıyorum artık. Sağ devri yaptığım ilk gece rüyamda camdan bahçeye baktığımı ve kocaman pembe güllerin annemle ikimizin gözümüzün önünde açtığını gördüm. O rüyayı anmam bile gözyaşlarına boğuyor beni. Anlatılmıyor ki. Sanki kalbimde açıyor o güller, dikenleri canıma batıyor ve canım kanıyor, gözyaşları şeklinde taa içeriden, damarlardan süzülüyor sonra.
Bu yazdıklarımı kimseye anlatamam belki, saçma gelebilir tabi, insanlar yaralayabilir diye de korkuyorum, alışıldığı üzere güçlü ve kendinden emin imajını sürdürmek zorundayız ki hiç de öyle değilim, sürekli yaşamımı sorguluyorum. Belki size de sıkıcı geldi, kusura bakmayın, ama bu yaşamaya çalıştığım manevi hayatımın artık yazılarınız ayrılmaz parçası oldu, yolun çok çok ilerisinde elinizdeki o meşalenin saçtığı ışınları takip edebiliyorum artık.
Paylaştığınız bilgiler için çok teşekkür ederim, ibadetten önce abdest aldığımız gibi, zikre istiğfar nehrinde temizlenmeden başlamanın çok önemli olduğunu anlamış oldum. Efallerimizin manevi âlemde yarattığı tufanı kavrar gibi oldum. Sarf ettiğimiz kelimelerin birer ’Enter’ tuşu olduğunu ve dikkatli basılması gerektiğini anlamış oldum. Basamakları görür gibiyim biraz. Birini atlamaya çalışırken düşme tehlikesinin olduğunu kavrayabiliyorum. Sağlam adımlarla gitmek gerektiğini gördüm.
Sorduğum soru ise şu idi: Sekine duası’nda 6 adet Allahın isimleri geçiyor: Ferdün, Hayyun, Kayyumun, Hakemün, Adlün, Kuddusün. Bunların 19 kere tekrarlayarak sürekli okurdum. Beşten fazlası okunmaz demişsiniz. Bunları benim gibi maddi hayattan ayrılamayan, namazlarını ancak kılan biri için okumak sakıncalı mıdır acaba. Yoksa eskisi gibi devam edebilir miyim? Cevabınız benim için çok değerlidir. Teşekkürler.
Selamlarımla.
Tarih:16 Aralık 2013 Pazartesi
Aleykümselâm; Saygıdeğer hanımefendi... Beni ekran karşısında hüngür hüngür ağlattınız... Allah için ağlamanın verdiği hazları yeniden bir kere daha yaşattınız.
Size ne kadar teşekkür etsem azdır.
Mücadeleniz, zorluklarıızın ziyadeliğinden yılmayışınız, yaban ellerde islamı sevip öğrenmeniz, duygularınızı harika bir Türkçe ile ifade edişiniz, bebeğiniz, odun sobanız, bebeğinizi büyütemeden çalışmak zorunda oluşunuz, belkide yeterince tanımadığınız bir bakıcıya gözünüzün nuru, hayatınızın motoru, yaşama sevinciniz bebeğinizi teslim edişiniz...
Kırk gün hacet namazları kılmanız, rabbimizin size imdad ediş şekli, arayışlarınızın mantıklı ve akılcı oluşu, sonra da bize ulaşmanız. Sağ devrine girer girmez allahın keremine mazhar oluşunuz ve zor şartlarda olsanız da namazınıza devam etmeniz ve zikirleriniz. Beni ağlatan şeylerden bazılarıydı.
İzninizle adınızı ve sanal adınızı kullanmadan yazışmalarımızı sayfamda okurlarla paylaşmak istiyorum. Kulağına ezan okunmuş, hergün beş vakit ezan sesi duyarak büyümüş kendi insanımıza, ülkemizde Allahtan uzak dolayısı ile kendisinden uzak kızlarımız gençlerimize yazınızı okumaya çağıracağım...
Okuduğunuz zikire devam edin hayyulkayyum tek esmadır. Yani beş esma okuyorsunuz.
Bunun yanında
’Ya latıfün ya latıf bi lutfikel hafiyyü bil kudretilleti isteveytü biha alel arş’
Duasını da ondokuz kere her namazdan sonra okuyunuz. Bu dua öyle bir duadır ki bilip bilmeden işlediklerimizi, şimdiyi ve geçmişi temizliyor. Kendimce defalarca denenmiş yüzlerce insan kendisinden yararlanmıştır...
Bizler dua hamalı fakirler, görev gereği olarak, bazen içinde kahriye esmaları olan ayetleri okuduğumuzda, bu esma gurubuna sığınarak olumsuzluklarından allahın arşına sığınırız. Size de öneriyorum.
Hem bu zikir boş kaldığınızda yürürken yan üzerine yatarken, otobüste takside her yerde okunabilen allahın latıyf esmasını ve sıfatını coşturan bir zikirdir. Geçmişi zifiri karanlık birisi bile yeterince okursa apaydın hale gelir. Lütfen zikirlerine bunu da ilave ediniz.
Geçmişte bir gün, rabbime sığınıp ağlayarak yaptığım dualarda islamı öğrenmenin zor olduğu bölgelerde ve devletlerde olan salih kulların halini arz etmiştim. Rabbim o gün bir keşif rüyasında bana Kazakistan’daki insanlarımıza namaz kılmayı tarif ettirmişti. Ne kadar gözyaşı döktüm bilemezsiniz. Buralardan ettiğimiz duaların oralara ulaşması ne güzel.
Allah’ım senin kudretine, kuvvetine, keremine, yüceliğine, ilmine ve irfanına bizim aciz akıllarımız yetemez. Seni övmeye gücümüz ve idrakimiz kifayet etmez. Seni kendini övdüğün gibi över, vasvettiğin gibi tespih ederiz.
Üç yüz yıldır inananlarına çektirdiğin imtihanlar son bulsun artık ya kâfi, acı denizini coşturduğun yetsin. Bundan böyle âdemoğluna bir kez daha selim aklı gönder, kan dursun, zulüm dursun, cehennem-‘i acılar dursun, insanların celalına (şeytana)itaatine bir son ver. Bizi kuranda vaat ettiğin NURUN TAMAMLANDIĞI günlere şahitlerden eyle.
Bu kardeşime şimdiye kadar gösterdiğin cömertliği ebedi kıl. Onu ve gurbetlerde islamı ve Türklüğü yaşamaya çalışan herkese yardım et, emanında kıl. Âmin.
Lütfen yazmaya devam ediniz. Selam es selame