- 698 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
GÜLŞEN
Okullar açılmış, sınıfımıza bu yıl yeni gelen birkaç öğrenci dahil olmuştu.Gülşen’ de bunlardan biriydi.,Öğretmenimiz oturma düzenini ilk derste oluşturmuştu. Artık sıra arkadaşım Gülşen’di.
Gülşen yaşından büyük gösteren bir çocuktu. Dalgalı kısa saçları, yeşil gözleri ve kırmızı yanaklarıyla hemen dikkat çekiyordu. Bu bölgenin insanı olmadığı her haliyle hemen belli oluyordu. Konuşma ve davranışlarının rahatlığı onu diğer çocuklardan farklı kılıyordu. Bu haliyle de pek kabul görmemişti. zaman zaman dalgın oluşu,gözlerindeki kederli bakışları beni ona yakınlaştırmıştı. Keşfedilmeyi bekleyen bir okyanus gibiydi. Beni ona çeken , adını koyamadığım bir şey vardı, İçinde ne büyük travmalar barındırdığını daha sonra öğrenecektim.
Gülşen yaz ortalarında Banaz’ dan halasının yanına gelmişti. Okuluna burada devam edecekti. Hayali, halası gibi ebe-hemşire olmaktı. Ablası da bu mesleği seçmiş , ancak daha okuluna devam ediyordu. Ablam okulunu bitirince onun yanına gideceğim der dururdu..
Kısa zamanda birbirimize alışmıştık.Aynı mahallede olmamız arkadaşlığımızı daha da ilerletmiş, pekiştirmişti. Bu nedenle sık sık bir araya gelir geleceğimiz ile ilgili planlar yapar, hayaller kurardık. Gülşen bu arkadaşlığımızın bitmesini hiç istemez ,kurduğu hayallere hep beni dahil ederdi.Ama hayallerinde anne ve babasına hiç yer vermemesi benim dikkatimden kaçmazdı. Ne zaman anne ve babasından söz etmek istesem bir bahaneyle konuyu değiştirir yanımdan ayrılırdı.
Bir cumartesi günü öğretmenimiz gözetiminde sınıfça sinemaya gitmiştik. Bu aktivitemiz de bir ödev niteliğindeydi. İzlediğimiz filmi özetleyip, bir kitap şekline getirip öğretmenimize teslim edecektik. Tüm sınıfça gittiğimiz sinemadan gözlerimiz şişmiş bir halde çıkmıştık. Film çok acıklıydı .Bir aile dramıydı .sarsılmıştık.Bizim yaşımızdaki bir çocuğun kaldırabileceği bir film değildi.Ama mahrumiyet bölgesi olan bu ilçede hiçbir konuda seçme şansımız olmadığı gibi film seçme şansımız da yoktu.Bizim yüreğimiz bu kadar acıklı sahnelere dayanamamıştı.Bir çoğumuz hala ağlamaklıyken, Gülşen hiç ağlamıyor , bilakis daha dik durmaya çalışıyordu.Zaman zaman gözlerinde beliren keder yine yerini almıştı.Onun kederli bakışı bizim biraz sonra bitecek gözyaşlarımızdan daha büyük,daha derin ve daha kalıcıydı. Koluna girdim çok tepkisizdi, kaskatı kesilmişti. Yol boyunca hiç konuşmadı.Bizim eve gittik.Mutfakta bir şeyler atıştırdık. Tadı yoktu ben artık eve gideyim dedi ve yanımdan ayrıldı. O gün hiç görüşemedik. Gün içerisinde mutlaka görüşürdük birbirimizi görmeden duramaz ,hemen özlerdik. Ertesi günü öğlen üzeri merak edip evlerine gittim. Kuzeni kapıyı açtı. Halası bir köye doğum için gitmişti. İçeri girdim Gülşen içerde yatıyordu. Yanına oturdum .Benzi soluk ,canı sıkkındı .Neyin var, hastamısın ? ,seni merak ettim dedim.Başım ağrıyor, üşüttüm galiba ,uykum var uyuyacağım dedi.Hastalık bahanesiyle benden kurtulmak istemişti. Ancak ben onu bu halde bırakmak istemiyordum. Çok üzülmüştüm. Ben ona yaklaşmak istedikçe o kendisini bana kapatıyordu. Olup biteni anlamaya çalışıyordum .Acaba bilmeden onu kıracak bir şey mi yaptım diye sürekli sorguluyordum.Bir müddet böyle sürdü. İçine kapanmış, dalgın kederli gözlerle derslere girip çıkıyordu.
Ödevlerin teslim edilmesine az bir zaman kalmıştı. Ben ödevimi bitirmiştim.Ama Gülşen daha başlamamıştı bile ,yardım istersen birlikte yaparız demiştim.Benden yardım bile almak istememişti. Tüm şirinliklerime ve çabama rağmen Gülşen’i neşelendiremiyordum. Bu kadar neşeli kıza ne olmuştu anlam veremiyordum.
Havalar soğumaya başlamıştı. Ama güneş hala yüzünü gösteriyordu. Gülşen bugün daha iyi görünüyordu . Birlikte çarşıya gidiyorduk, ilçenin ortasından geçen bir dere iki ayrı mahalleyi bir köprüyle birbirine bağlıyordu.Köprünün zarif kemerleri ve sıcak kum taşı renkleri usul usul dereye yansıyordu..Yüreğimin derinliklerinden bir şeylerin kopup gittiğini hissediyordum. Artık Gülşen’le eskisi gibi sıcak ,samimi bir arkadaşlığımız kalmamıştı.Bu durum beni sıkmaya başlamıştı.Bugün mutlaka konuşmalıyım olup biteni anlamalıyım diye düşünüyordum. Benden kaynaklanan bir sıkıntı olmadığından emindim. Çünkü çevresiyle de iletişimini tamamen kesmişti. Çarşıdan birkaç hikaye kitabı ve kırtasiye malzemeleri alıp bizim eve geldik.Mutfakta karnımızı doyurup odaya geçtik. Biraz konuşalım dedim. Seni kıracak bir şey mi yaptım dediğimde, hayır senle ilgisi yok sen benim en iyi arkadaşımsın dedi.Peki neler oluyor ben çok üzülüyorum senin bu haline, ayrıca bu halini hiç sevmiyorum .Belki bir yardımım dokunur dedim. Bana yardım edemezsin ama çok istiyorsan bir gün anlatırım dedi. Anlat şimdi anlat bak kimse yok evde , rahat ol dedim.
Gülşen anlatmaya başladı aylardır yüreğinde sakladığı sırrını benimle paylaşıyordu.
Annem, babama kaçarak evlenmiş. Birbirlerini çok seviyorlardı. Bütün köy annemle babamın sevdasını bilirlermiş. Annem çok güzeldi. Babamda yakışıklıydı tabi .Dedemler ve amcamlarla aynı avlu içinde evlerimiz vardı .Avlumuz çiçeklerle doluydu.Annem çiçek yetiştirmeyi çok severdi.Sabah kahvaltılarımızı bu küçük bahçede yapar ,akşam yemeklerini de burada yer yatana kadar bu avluda hep birlikte otururduk.Ablam ve ben köyde okula gidiyorduk.Sonra ablam ebe okulunu kazandı yatılı olarak gitti ,ben yalnız kaldım .Annemler tarlaya gittiklerinde ben dedemlerle zamanımı geçirirdim. Zaman zaman annem ve babamın kavgalarına uyanır oldum. Babam annemi dövmeye başlamıştı. Dedemler birkaç kez araya girip annemi babamın elinden alıyorlardı. Ama babamı anneme karşı kışkırttıklarına da şahit oluyordum. Annemin hakkında ileri geri konuşup babamı çileden çıkarıyorlardı. Babamın dengesi tamamen bozulmuştu. Evde çok mutsuzdum. Okullar tatil olmuştu ablamda okuldan eve gelmişti Annem bize kıyafet dikiyordu.Bizde ablamla gülüşüp oynuyorduk. Babam bir hışımla eve geldi .Annemi diğer odaya çekti kavga etmeye başladılar.Annem ağlıyor, babamsa var gücüyle bağırıp anneme hakaretler ediyordu. Daha da ileri giden babam annemi dövmeye başladı .Annemin çığlıklarına ve yalvarışlarına aldırmıyordu .Sesler yükseldikçe biz ablamla birbirimize sarılıp ağlıyorduk Gözü dönmüş gibiydi.Babamın gözlerindeki öfkeyi son nefesime kadar unutmayacağım ve onu asla affetmeyeceğim. Benim masum ,mazlum annem bunları hiç hak etmemişti. Gülşen anlatırken olayı tekrar yaşıyordu .gözlerindeki keder yerini öfkeye bırakmıştı , elleri titriyor ,vücudu sarsılıyordu. Sıkı sıkı sarıldım tamam dedim sonra devam edersin .Ama Gülşen içindeki tüm öfkeyi bir an önce kusmak istiyordu. Her şeyi anlatıp bir an önce kurtulacaktı..Annem çığlıklar atıyordu .Babam bir ara bahçeye çıktı.Biz artık gittiğini zannederken elinde baltayla tekrar odaya girdi .Annemin çığlıklarının yerini inlemeler almıştı.Koşarak odaya girdik .Annem kanlar içinde yerde yatıyor,babam elinde baltayla başında bekliyordu. Sanki annem doğrulsa tekrar baltayı vuracak gibiydi. Avını alt etmeye çalışan bir hayvan gibiydi.Artık annem kımıldamıyordu.Başındaki yazması yoktu ,onun yerine kafasından fışkıran kanlar yüzüne akıyordu ablamla ağlayarak yanına çöktük,yüzünün kanlarını silmeye çalışıyorduk.İkimizde şok geçiriyorduk.Babamın cinnet geçirdiğini düşünemiyorduk bile.Evrenin en derin en karanlık çukurlarına düşüyorduk o anda. Bu ne korkunç bir şeydi. Annemin öldüğü aklımıza bile gelmiyordu. Biraz sonra evin içi insan kaynıyordu. Çok geçmeden Jandarma geldi.herkesi dışarı çıkardılar .Gerisini hiç hatırlayamıyorum. O gün yaşadıklarım birbirinin üzerine kaydedilmiş film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor.Ama annemin o son hali gözümün önünden hiç gitmiyor.Bir ara jandarmalar bizi evden alıp ifademizi almak için karakola götürtmüşlerdi.Orada da çok ağlamıştık . Ama babam kaçmamış suçunu itiraf edip hapse girmişti. O günden sonra babamı hiç görmedim .Halam beni alıp buraya getirdi. ablam da okuluna gitti.Bazı geceler annemi rüyalarımda görüyorum. Onu özlediğimde hep uyumak istiyorum . Şimdi daha iyi anlamıştım seyrettiğimiz filmden sonra Gülşen’în değişen ruh halini. Sıkı sıkı sarıldım sakın üzülme ben hep senin yanında olacağım hiç ayrılmayacağız dedim.Artık kurduğumuz hayallerime Gülşen’ i de dahil ediyordum. Ben onun herkes den sakladığı sırrının ortağıydım.
Artık ona karşı kendimi sorumlu hissediyordum.Daha duyarlı, daha sevecen daha şevkatli davranıyordum .Onun yüreğinde yaşattığı annesinin yerini alıyordum. Dizime yattığında saçlarını okşuyor ona şarkılar söylüyordum.Tıpkı annesinin yaptığı gibi. O gece
Gülşen bizde kalacaktı. Birlikte uyuyacaktık. Uyumadan önce saatlerce konuşacağız. Artık birbirimizin sırdaşı olmuştuk.
O gece usul usul esen rüzgar yerini sağanak yağışa bırakmıştı. Odanın camına vuran yağmur taneleri belli ki Gülşen’i değişik zaman dilimlerine götürüp getiriyordu.Yakın zamanda yaşadıklarının tüm değer yargılarını alt üst etmeye yettiğini düşünüyordu.Bu ıssızlığın karanlığın yoğunluğundan sıyrılmazken belki de çözüm olabilecek kısa süreli bir terk edişe, olası bir mutluluk alıştırmasına doğru yol almak için mi buraya getirilmişti.
Yağmur iyiden iyiye hızlanmıştı.Art arda çakan şimşekler odanın içini bir aydınlatıp, bir karartıyordu. Gök gürültüsü pare pare atılan top seslerini andırıyordu.Bir insan sıcaklığına ne kadar ihtiyacı olduğunu hissetti. Artık yalnız değildi. Ben vardım başını dizime koydu şefkat bekleyen bir çocuktu.Tıpkı annesi gibi saçlarını okşayarak ona yalnız olmadığı hissini vermeye çalışmıştım.
Günler hızla geçiyordu.Okullar tatile girdiğinde Gülşen ablasının yanına gitmek üzere ayrılacaktı. Tüm günü beraber geçirdik. Bana kan kardeşi olalım birbirimizi hiç unutmayalım dedi.parmaklarımızı kesip akan kanlarımızı bir birine bulaştırmıştık.Artık kan kardeşiydik.
Gülşen gideli bir ay olmuştu .Onu çok özlüyordum.Gülşen’den ilk mektubu almıştım.Defalarca okudum ve hemen cevap yazdım. Uzun süre mektuplaştık .Babamın tayini çıktı ve biz bu küçük ilçeden ayrıldık. Yıllar sonra Gülşen’in hep hayalini kurduğu İstanbul’a evlenerek gittiğini ancak eşini genç yaşta kaybettiğini , hiç çocuğu olmadığı için Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda gönüllü anne olarak çalıştığını öğrendim.. Ancak kendisiyle bir daha hiç karşılaşmadım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.