- 961 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşlerin Sahralarında Bekle Beni
Umursamazlık ruletinde sevda hazin bir bekleyiş yolculuğudur
Ellerimde kocaman bir dünya, dönüyorum eksenimde yıllardır
Acı kaynıyor kemiklerimde, rotam acımış özgürlükler yurdudur
Yufka yüreğimin derinliklerinde bitimsiz savaş, sevi ordumdur
Ölüm efsunlu bir düş, yorulmuş dizlerimde yüzyıllardır aşk uyur
N/an lokmalarla ve kör lambalarla devrilip boşluğumuzun ücralarına aşkı çıkarmak derinlerden. Ömürsüz bir zaman kavruluşu biçmek kendi tenimize ve yürümek hep doğru bildiğimiz çizgimizde. Yılgın, kırgın, argın ve dargın bir ruleti çevirmek, iç sesimizin sahra iklimlerini mevsimlere kilitleyerek. Döngüsü, sövgüsü hesaplanamamış övgülerin devrilmiş ekseninden aşkın raksını doldurmak iç sesimize, şiir örmek yaşamdan kesitlerle. Aynı anda, aynı limanda ve aynı heyelanla savrulmak ömrün kitabelerinde, tutunmak yine yaşama ömrümüzü kirmene çeviren kalp ağrısı şiirlerle.
Kendimizden gidişlerin ve yaşama dökülüşlerin hazin tabletlerini yutarken bile ertelenmiş bir farkındalık yansır gözlerimizde. Avuç içimizdeki kekre yalnızlıklar gibi umut istifleriz yüreğimizin haznedar köşelerine. Bir bebek ağlayışı duyulur ömrümüzün faylarından düze çıkarak, dışarıda gece olur hayat ve içimizde yeniden başlar yaşamak.
Sonsuz devrilişlerle kökünden ayrı yere taşınan ağaçların gölgesi kavruktur, yanık dallarında meridyen çığlıklar asılıdır. Yuvasına kıymık taşıyan kuşların ödülü yorgun bir iç çekiştir, yolcusuz vagonlar asırlardır bu yüzden uzaklara hep kekre hüzünler taşır.
Düşlerin endamlı kavanozlarına ellerimizi sürdükçe en çok çocukluğumuz gülümser yüzümüze ve acılarla sevinçlerin yelpazesiyle sokulur gönlümüze. Her çocuk mağrur bir içlenişle büyümüştür ve her çocuk bez bebekleriyle ve bilyeleriyle kaybettiği gülüşlerini bulmak için asırlardır düşlerin sır odalarında bıkmadan gezinmiştir.
İşte bu yüzden aşk bakışlım, kanıma hükmeden savruk saçlarının yeli gergin halatlarımın düğümünü çözdükçe ben uzak limanların iyot kokusunu çekerim ruhuma, aşk olur vakit, seni izlerim sessiz. Dalga dolanır gecemin okşanası saçlarına ve ben hoyrat bir edayla ismini fısıldarım. Şarkıların nakarat geçişlerinde göğsüm yele alışır, sesin uzakları yakın eder, içimin faylarında dolaşır. Seni düşünmek ibadetim olur yar, düşündükçe sevdalı aklım çözdüğüm düğümlere karışır.
İki ayrı dünya, bir parça dağ ve o kadar duman. Terli yataklarda ölümden özlemi ayırmış bir kadın, duvağında kan, ruhunda canından kopan can. Gitmemiş uzaklara, dolanmamış tuzaklara hey, umutla sarılmış yaşama, elleri üryan, dudağı sübyan, aşk asil devran.
Dünyevi hazlar biriktiriyor insanlar hızla yırtılan yaşam sayfalarının satır aralarında, ruhlarında kangren bir heyelan. Uzak yolculukların raylarına şiir örüyor bir adam, unutulmuş sarılışlarla gecelere sokulan. Devrilen günlerin mor fincanında yangınlar, umut raylarında açan bir çiçek an.
Toprak altında yıllayan hıçkırıkların duvarında terli bir yüzdür umut, dağların yeli getirince mutluluğun yağmurunu. Uzakta özlemin perdelerini aşka açar bir kadın, ruhunun çığlık koylarında boşaltınca gönül yüklerini, bir yel getirir bana ömrünün aşınmış yorgun hüzün tozlarını.
Suyla ışığın dansıyla kabarırdı müzik, ayrı tınılarla anlama kurulan saatlerin çarkını sıyırırken. Muazzam yakarılar inerdi ansızın karanlık gökyüzünden, ağlar atılırken masum gecelere. Ters düz edilen sayfalarda adını arardı yoksul çocuklar, tasayla kavrulurken özlem, umudu öperdim ben kangren dudağından, sokulur iken aşk terli bedenime.
Yol çizgileriyle kenetlenmiş sancıların kamburundan düşüyor umarsızca günler, hercai suskuların adımlarında haylaz bir çamur. Düş ekip hüsran topluyoruz yaşamdan, avuçlarımızda milyonlarca nasır. Kırık içlenişlerin penceresinden süzülüyor aşk, ruhumda asırlık kahır. Ömürler tükeniyor yar, çok geç olmadan beni sevdanın çöllerine çağır.
Selahattin YETGİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.