- 1037 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KALLEŞLİĞİN ZORUNLU KARDEŞLİĞİ (2) FİNAL
Murat komiser kısa sürede hastaneye ulaşmış, yoğun bakım ünitesinin bulunduğu ikinci kata merdivenleri birer ikişer koşarak çıkıyordu.
Yoğun bakıma geldiğinde, eşi hülya sürekli dua ediyor ve bitkin bir şekilde oturuyordu. Dostları hülya’nın başına toplanmış moral vermeye çalışıyorlardı ve hülya murattın geldiğini görünce yerinden kalkıp birkaç adım da olsa koşarak kocası murat komisere sarılıp ağlamaya başladı. Murat komiserin rengi sapsarı kesilmiş bir halde kısık bir sesle,
Yoksa!
O’an Gökhan’ın eşi Neslihan atıldı Yok yok murat abi nazlıya bir şey olmadı çok şükür ama halen yoğun bakımda,
Murat kendisine sarılan eşinin kulağına metanetli olmasını söylüyordu o esnada bir el murat komiserin omzuna dokanmıştı arkasına dönüp baktığında kadri müdürünü gördü kadri müdürü babacan tavrıyla her iki sinede sarılıp geçecek bu zor günler çocuklar geçecek diyerek moral vermeye çalışıyordu.
Bu samimi ve sıcak kucaklaşmayı gören Doktor Timur kadri müdürü tanıdığı için durumu yadırgamış ve yanlarına gelip doğrusu çok şaşırdım ilk defa bir polis müdürünün emrindeki memurunun sorunlarıyla bu kadar alakadar olduğuna tanık oluyorum deyince babacan tavrıyla kadri müdür onlar benim evlatlarım gibidir diyerek cevap verdi. Doktor Timur, anlıyorum efendim deyip oradan uzaklaştı. Yoğun bakımın önün deki bekleyişe hep birlikte devam ettiler.
Murat komiser dostlarının arasında bile kendini yalnız ve çaresiz hissediyor tarifsiz acılar çekiyordu. Oysa meslek hayatında onlarca insanın ölümüne ve ölüm anına tanık olmuştu. Fakat yinede çok sevdiği kızının ölebileceğini bir türlü kabullenemiyordu.
Saatler geçtikçe herkes’te derin bir suskunluk ve sessizlik olmuştu. Murat komiser oturduğu koltukta ellerini başının arasına almış, sabit bir şekilde yere bakıyordu. O arada kadri müdürün elinde kahve makinesin den aldığı iki bardak kahveyle, komiser murattın başında dikilmiş bekliyordu. Murat diye seslendi elindeki kahve bardağının birini komiser muratta uzatıp, şunu iç iyi gelir, komiser murat oturduğu yerden kalkıp müdürüm zahmet ettiniz, Çok mahcup oldum Mahcup olacak bir şey yok hadi al kahveni biran önce’de Doktor Timur’a yakalanmayalım. Kahveyi benim getirdiğimi görürse fırça yeriz sonra, Timur abi den diyerek espri yapıp suskun ve gergin ortamı yumuşatmaya çalışmıştı.
Öylede oldu Kadri müdürün mütevazı ve esprili tavrı sessiz ve sıkıntılı ortamı yumuşatmıştı. Kahvelerini içtikten sonra kadri müdür gitmesi gerektiğini söyledi hülya’nın ellerinden tutup kızım ümidini kesme nazlı kızımıza uygun böbrek bulunur inşallah deyip orada bulunan herkese iyi akşamlar dedikten sonra hastaneden ayrıldı kadri müdürü uğurlamak için hastanenin dışına çıkan murat komiser yoğun bakım ünitesine geri dönmüştü ki,
İçeriden çıkan hemşirenin koşuşturma hali herkesi telaşlandırmıştı. Hasta bakıcılar koşarak yoğun bakıma sedye getirdiler doktorlar hemşireler yoğun bakıma doluştular. Bir anda müthiş bir hareketlilik oldu Komiser murat ve hülya olan biteni refleksleri donmuş bir şekilde öylece izliyor ve hiçbir tepki veremiyorlardı.
Doktorlar dan biri yoğun bakımın önüne toplanmış olan dostların yanına gelip nazlıyı ameliyata alıyoruz uzun zamandır beklediğimiz uygun böbrek bulundu gözünüz aydın deyince herkes kontrolsüz bir şekilde sevinç çığlıkları atıp birbirlerine sarılıp ağlamaya başlamışlardı.
İlk şoku atlatan murat komiser haberi veren doktora,
Böbrek nerden bulunmuş biliyor musunuz?
Evet
Nerden?
Polis arkadaşların hastane morguna getirdiği birkaç saat önce kalp krizi geçirerek ölen bir şahsın hastane kaydı yapılırken fark edildi ki, şahıs organlarını bağışlamış bunun üzerine börek testine aldık ve nazlı için aradığımız uygun böbrek olduğunu tespit ettik,
Çok şükür şükürler olsun teşekkür ederim doktor bey bu güzel haber için,
Peki, doktor bey kimmiş bu kişi?
Selim kara isminde bir şahıs
İsmini ilk duyduğunda verdiği tepkiyle!
Selim karamı?
O esnada komiser muratt’ın yardımcısı Gökhan’ın sesi duyuldu.
Evet, selim kara komiserim.
Siz gittikten sonra olay yeri incelemeden arkadaşlar cinayete ait bir bulguya rastlamadıklarını söylediler bunun üzerine sağlıkçı arkadaşlar cesedi muayene ettiklerinde şahsın kalp krizinden öldüğünü tespit ettiler bizde cesedi Ambulansa alıp hastanenin morguna getirdik.
Murat komiser ve yardımcısı Gökhan arasında geçen bu konuşma esnasında nazlı ameliyathaneye alınmış ve ameliyatı başlamıştı. Yoğun bakımdaki sıkıntılı bekleyiş ameliyat hanenin önünde de sürmeye devam ediyordu tek farkla artık ellerin de kocaman bir umut vardı.
Murat komiserin yüzündeki şaşkın ve düşünceli, dalgın ifade selim karanın adını duyduğundan beri hiç kaybolmadı.
Bir ara yanında oturan Gökhan’a dönüp,
Selim karayla ilgili başka bilgiye ulaşa bildiniz mi?
Eh, bir iki küçük bilgiye daha ulaştık komiserim, geçmişte tam bir suç makinesiymiş bir polis ile silahlı çatışmaya girmiş polisi yaralamış o çatışmada kendiside yaralanmış. Hastanede tedavi gördükden sonra tutuklanıp hapse atılmış.tedavi gördüğü sırada organlarını bağışlamış. Çıktığında tövbekâr olup bu şehre yerleşmiş hayatını çöpten hurda toplayarak kazanmaya başlamış, ta ki çöp konteynırın yanında kalp krizi geçirip ölene kadar.
Tövbekâr olmuş öylemi!
Evet komiserim
Komiserim size sormak istediğim merak ettiğim bir şey var gerçi daha öncede soracaktım fakat hülya hanımdan telefon gelince soramadım siz bu polis yaralamaktan sabıkalı selim karayı nerden tanıyorsunuz?
Komiser murat derin ve sıkıntılı bir nefes alıp verdikten sonra,
Selim kara benim rahmetli teyzemin oğludur.
Teyzenizin oğlumu?
Murat komiser yeniden derin bir nefes aralığı verdikten sonra anlatmaya devam etti.
Selim karanın çatışmaya girip yaraladığı polis de benim,
Selimle çocukluğumuz bir arada geçti çocukluğumuzda da pek anlaşamazdık selim çok yaramaz bir çoçuktu. Komşuların camlarını kırar kaçardı, çevresinde ne varsa kim varsa zarar verirdi ve genelde suçu da benim üzerime atardı.
Yıllar geçti Büyüdük yetişkin çağımıza geldik ben polis oldum. Selim de nerde ve ne tür bir bela ve pis iş varsa o işlerin içerisindeydi yani çocukluğundaki gibi,
O âlemlerde’’ çakal, lakabıyla tanınan biriydi.
Bir gün bir kuyumcu soygununa karışmış ve kaçmayı başarmıştı o sırada ben Ankara da görev yapıyordum. Baş komiserim beni odasına çağırdı durumu anlatıp bana selimi bulmam için görev verdi.
Gittim kısa bir tahkikat sonrasında selimin saklandığı evi buldum. Ve
Selim’in karşısına çıktım. Teslim olmasını söyledim teslim olmayacağını söyleyip, belindeki silahı bana doğrulttu ve benim orayı terk etmemi istedi, aksi halde beni öldüreceğini söyledi, benimse gitmeye hiç niyetim yoktu. yeniden teslim olmasını söylemiştim ki ateş edip omzum dan vurdu neyse ki kurşun omzumu sıyırıp geçmişti kendimi yere attım belimdeki silahı çıkartmaya çalışıyordum, ben yerde yatarken yanıma geldi silahını başıma dayadı seni öldürürüm demiştim diyerek, silahın tetiğine bastı şans eseri silahı bu kez tutukluk yaptı, belimden çıkardığım silahla ateş edip onu ayağından vurdum.
Yere düştü elindeki silahta birkaç metre uzağa savruldu hemen ayağa kalktım bu kez o yerde ben ayaktaydım. Ancak ben onu öldürmeye kıyamadım.
Çatışma ihbarını alan polisler olay yerine geldi ikimizi de hastaneye kaldırdılar benim tedavim ayakta yapıldı selimi ameliyatta aldılar çok kan kaybetmişti acil kan gerekiyordu benim kan gurubum daydı, kan verdim ve nihayetinde selim kurtulmuştu odasına aldılar. Nedenin bilemiyorum fakat onu görmek istiyordum sadece görmek yanına gittim.
Ben odaya girdiğimde başını diğer tarafa çevirerek cam dan dışarıya doğru bakıyordu.kısa bir süre ikimizde suskun kaldık . Hiçbir şey söylemeden odadan çıkmak üzereydim arkamdan seslendi sen kan vermişsin bana oysa ben seni öldürmek istemiştim. Cevap vermeden sırtım dönük onu dinliyordum. Sana bir can borcum var. Katilin olmayı beceremedim ama bak kan kardeşin oldum.
Odadan çıktım bir daha da hiç karşılaşmadık.
İşte böyle senin anlayacağın bizimkisi kalleşliğin zorunlu kardeşliği oldu.
Murat komiserin konuşması bittiğinde yardımcısı Gökhan’ın yüzünde şaşkın ve derin bir hüzün ifadesi vardı.
Bir süre sonra ameliyathanenin kapısı açıldı. Nazlıyı sedyede odasına çıkarıyorlardı, murat hülyanın omuzlarından tutmuş öylece, sedyede baygın yatan güzel kızlarına bakıyorlardı. Herkes ameliyatın sonuçlarını heyecanla merek ediyordu ameliyatı yapan doktor yanlarına geldi yüzündeki maskeyi indirdi ameliyatı yapan Doktor Timur’du, ameliyatın başarılı geçtiğini nazlının bünyesinin bu seferki böbreği kabul ettiğini söyleyip nazlı eski sağlığına kavuşacak geçmiş olsun dedi ve bir insanı daha hayata döndürmenin huzuruyla ora dan uzaklaştı. o ana kadar metanetini koruyan komiser murat gözyaşlarını tutamadı.
Ancak bu gözyaşları sevinç gözyaşlarıydı,
Çok sevdiği kızı için bilmeden bedelini yıllar önce ödediği ve alacaklı olduğu kaderin tercihiydi.
Nazlının hayata bir kez daha merhaba diye bilmesi….
Serhat BİNGÖL
14/12/2013
YORUMLAR
Serhat BİNGÖL
Kıymetli Ayşe hanım
beğeniniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
saygı selamlarımla.
Güzel bir hikaye.
Biraz daha detaylara girilse idi,
şu anki tadı katmerlenecekti.
Umarım ve dilerim,
ileriki zamanlarda,
daha nice güzel hikayelerinizi okuma fırsatı yakalarız.
Hayırlı bir başlangıç olsun bu diyelim...
Serhat BİNGÖL
Kıymetli dostum
Yazının ilk bölümüne yaptığınız yorumunuza cevabımda söylediğim gibi ilk kez öykü tarzı bir yazı kaleme aldım sizin siyasi bir yazıma yaptığınız eleştirinin bu öyküyü yazmamda etkisi büyük oldu dolayısıyla beğenmenize sevindim.
Detaylar konusuna gelince doğrusu ben öyküde çok detaya girdiğimi düşünürken sizin biraz daha detay girilmeliydi eleştirinize doğrusu şaşırdım bir daha öykü yazarsam ikazınızı dikkate alacağım.
Öyküye gösterdiğiniz ilgiden sayfadaki diğer yazılara gösterdiğiniz alakadan ve Öyküde geçen kadri müdür gibi sayfadaki tüm dostları kucaklayan yaklaşımınızdan dolayı size ayrıca teşekkür ederim.
Sevgi ve selamlarımla.