- 2392 Okunma
- 9 Yorum
- 3 Beğeni
Ölümünün 5. yılında İlhan BERK'in Pera'sı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Şiirimizin uç beyi" diyordu Behçet Necatigil.
Şiir olmasaydı onu icat ederdi diye ekliyordu Turgut Uyar.
Cemal Süreya kısaca şöyle anlatıyordu; Yeryüzünde her şey yazılmak için varmış gibi geliyor ona. Söz gelimi bardağa bardak olarak değil, yazılacak bir şey olarak bakıyor. Gökyüzüne de öyle. Şöyle diyor sonra da: “Gökyüzüne böyle bakan adamın hayatının cehennem olması doğaldır.” yazıya geçen çiçek solacak, yazıdaki çiçekse hiç koklanmayacak.
Nazım Hikmet bir mektubunda; "Bana gönderdiğin kitaplar arasında iki şiir kitabı bilhassa beni çok sevindirdi, birisi Attila İlhan’ın Duvar’ı, ötekisi, N. İlhan Berk’in İstanbul’u. İkisi de gayet soylu, özlü şair, pek beğendim. Aşk olsun delikanlılara..."
Lale Müldür Türk şiirinin şamanı” diyordu..
Sonra ekliyordu; Güzel bir adamdı İlhan Berk. Güzel ve tatlı ve barışçıl.
Fark eden ediyordu işte.
Diyorum ki ben, ah diyorum ki; bende keneyi bile görmüş bir önsezi var iken, barışın sonuydu bu. İlhan Berk gitti. Gecenin içinde kaybolup gitti, ortaya çıkmaya çalışanlar gibi. Biliyorduk sanki, bir şeyin gidişi değil daha felaket, daha acımasız, daha korkunç bir şeyin gelişiydi bu.
Rüzgar ve derin bir sessizlik. Sanki kayıyorduk İlhan Berk’e, kayıyorduk beyaz bir atın üstünde korkmadan, ama ağlayarak, geride bıraktığımız onca güzel şeye. Dur orda, dur İlhan Berk. Çok mu söylüyorum ki ben, çok mu söylüyorum sana.
Babam olmanı istemiştim İlhan Berk. Gözü yaşsız ağlamaksız, sevecen ve şiirden anlayan bir babam olmanı.
28 Ağustos 2013 akşamı İstanbul Adasanat’ta İlhan Berk’in ölümünün 5. Yılında dostları ve sevenleri ile birlikte bir etkinlik yapıldı.Etkinliğin çağrıcı şairleri Neşe Yaşın, Haydar Ergülen, küçük İskender, Sezai Sarıoğlu, Gonca Özmen ve Gökçenur Çelebioğlu yaptı.
Hep birlikteydik. Şairin Pera kitabından okumaların yapıldığı gecede anılarda tazeleniyordu.
Dün gibiydi sanki, kapıdan her an içeriye adımını atacak bir sevinç vardı herkeste. Ama oradaydı, İlhan Berk. Pera’daydı, taksim’deydi, istiklal’deydi İlhan Berk. Dostlarıyla, sevenleriyle birlikteydi. Kadınları çok severdi mesela, bütün kadınlar oradaydı. Sevdiği şairler vardı, hepsi oradaydı mesela. Bir tek plastik bardakta kırmızı şaraplar içildi, ona çok kızardı işte. Yani dağlar, yollar bizimleydi, bizimleydi Pera, bizimleydi mösyö.
Bu yıl ilk defa Pera’da kutlamalar yapılırken ve yine ilk defa 10 Ekim 2013 Cuma günü Bursa Nazım Hikmet Kültür evinde anmaları da devam etti.
Ölümünün 5. Yılında İlhan Berk, ilk kez Bodrum’dan Bursa’ya taşındı. Şiirleri, resimleri, kitapları, defterleri, çalışma odası, giysileri ve özel eşyaları ile…
Hayatını sanata adamış bir ustanın yazdıkları ve çizdiklerinin ne denli üstüne başına benzediğini tanıklık ettik orada.
Etkinlik devam ederken bir taraftan da şair dostlarına sorular yöneltiyordum. Keyifliydi gidiyordu gece.
Latife Tekin, "İlhan, sıkılan bir adamdı; böyle toplantılarda bile sıkıldı mı kimseye sezdirmeden ortalıklardan kaybolurdu" deyince, küçük İskender; gördünüz mü bak iki-üç şair sessizce aramızdan kayboldular bile deyiverdi. Hep beraber gülüştük.
Yani sıkılanlar gidiyordu, özleyenler Ada Sanat’a koşuyordu. Etkinlikte kadınların çokluğu dikkat çekiciydi. Genç şairler vardı. Herkes oradaydı. Tam da İlhan Berk’e yakışan bir anma yapılıyordu Ada Sanat’ta.
Sevgili küçük İskender, İlhan Berk iki ayrı insandı, Berk dağlarda, İlhan bizlerle yürüyordu dedin. En çok doğa mıydı?
- İlhan Berk, sevdiği insanlarla ’onlara yazarak’ iletişim kurmayı seçecek kadar yazıya, şiire, onun doğruluğuna inanan biriydi. Sanki konuşan da, dinleyen de tek kişiydi. O kişi doğaydı işte. Sadece onun nefes almasına tahammül edebiliyormuş gibi hınzırca gülümsemesini unutmak ne mümkün.
Birçok anılarınızın olduğunu biliyorum. Bir telefon hatıranız var mesela. Sabah neydi seni uyandıran?
- Evet, bir sabah saat 06 civarı falandı. Beni "İlhan Berk" arıyordu. Ne yapıyorsun dedi. Uyuyordum, ne yapabilirim ki bu saat de dedim. Kalk dedi. Kalktım hocam, bir şey mi oldu. Kalk kalk Türkiye’de şairler müezzinlerden önce kalkmalı, ne uyuyorsun sen demişti.
Sevgili Neşe Yaşın, İlhan Berk ile çok iyi bir dosttunuz. Festivaller, şiir günleri, yürüyüşler… Nasıl başlamıştı bu dostluk?
İlhan Berk ile önce Bergama şiir günlerinde tanışmıştım. Sonra bir kaç kez başka festivallerde bir araya geldik. Önemli bir insandı benim için… Yalova Şiir Festivalinde kaldığımız otelin bahçesinde onun için kendi aramızda sürpriz bir etkinlik düzenlemiştik. Bir karografi yapmıştık; ben dans etmiştim ve onun kadınlara ilişkin şiirleri çeşitli dillerde okunmuştu. Gecenin sonunda başına defne tacı ben takmıştım. Çok duygulandığını ve hatta ağladığını anımsıyorum. O günden sonra daha yakın dost olduk. Bodrum’daki evinde defalarca ağırlamış, yemeğe götürmüştür. Kıbrıs’tan, yaptığım seyahatlerden söz etmemi isterdi. Beni huzursuz eden bir şey oldu uzun süre… Şiirlerimden hiç bahsetmiyordu, ben de kitaplarımı götürmüyordum, çekiniyordum. Ayrıca üzülüyordum da... “Dünya” dan Bellek Odaları adlı kitabım çıktığında kendisine gönderilmiş; haberim yoktu. İzmir’de şiir festivalinde karşılaştığımızda bana “Kitabın bir harika, bana hatırlat yazı yazacağım” dedi. O gün acayip mutlu olmuştum. Ölümünün ardından Gümüşlük Akademisi anma etkinliklerini üstlendi ve ben de aktif rol aldım bu anmalarda…
Sevgili Gonca Özmen, İlhan Berk ile bir de senin telefon hatıran vardı değil mi?
- Evet, bir gün akşam saat 22.00’de telefonum çaldı; açtım, uzun bir sessizlikten sonra, “Zaten sen Turgut Uyar’ı daha çok seviyorsun” diyerek telefonu kapattı İlhan Berk. Geri arayınca da açmamıştı.
İlhan Berk ile birlikte sık sık bir araya geliyordunuz, kimler oluyordu o masalarda?
- İlhan Berk her zaman buluşturan bir şair olmuştur. İstanbul’a gelişlerinde sevdiği bütün şairleri yan yana görmek isterdi hep. Birçok kişiyi bir masada toplamaya özel olarak gayret ederdi. İskender’in dediği gibi bu masa hiçbir zaman sadece erkeklerden oluşmazdı. Bunu hep yaptı. Bakın hâlâ bizi buluşturuyor. 5 yıldır 28 Ağustos’ta yan yana geliyoruz. Bize hâlâ ses veren bir tarafı var.
İlhan Berk şiirinde sürekli bir değişkenlik olması, ve bunu yüksek başarıyor olmasında ki gerçeklik neydi senin için?
- Yazarken farklı biçimlere, söyleyişlere, yeniliklere her zaman açık olmuştur. Sürekli suyunu değiştiren bir kanal gibidir şiiri. Uçlarda dolaşmıştır hep. Ahmet Oktay, bunun bir risk olduğunu söyler. Okur, şairden alıştığı, sevdiği şiiri bekler hep. Bu bağlamda risk almaktan kaçınmamıştır İlhan Berk. Şiirinin canlılığını koruması, yaşayan bir şiir olmasının nedenlerinden biri de bu diye düşünüyorum. Şiirindeki bu çeşitlilik, Berk okurlarının da çeşitliliğine işaret ediyor. Farklı yaşlardan, farklı sosyal sınıflardan, farklı estetik beğeniye sahip birçok okur Berk şiirinde buluşabiliyor rahatlıkla. Çok kollu bir büyük ırmak onun şiiri. O yüzden de çok kıymetli.
Evet sevgili Sezai Sarıoğlu, İlhan Berk bir zenginliktir. Şiirlerinden yola çıkarsak hangi kategoride değerlendirilir?
- İlhan Berk fenomen bir şairdir. Türkçe şiirindeki en büyük özelliği bir benzerinin olmamasıdır. Zaten kendi ifadesiyle söylersek, Ahmet Haşim’i de saymazsak benim şiirlerimin kökleri dışarıdadır der.
Dünyaya nereden bakardı? Siz nasıl bakardınız kendisine?
- İlhan Berk’ in şiirleri bana çok değmez, şiirlerinden çok kendisi çok değdi bana. Sıcak bakardım ona, şiirlerine ılık bakarım. Irkçılığın, milliyetçiliğin, şovenizmin yükseldiği son yıllarda, İlhan Berk’ in 1940 ile ’50 arasında faşizmin yükselişinin olduğu yıllarda milliyetçi ve ırkçı olmaması, hatta bir şairin milliyetçi olarak ölmemesi bana çok önemli geliyor.
Bütün kitapları bir birinden ayırmayalım ama hangi kitabı başyapıttır?
- Bana göre İlhan Berk şiirinde “Şeyler” kitabı bir başyapıttır. Nesnelerle sayılarla ilişkisini anlattığı bir yapıt. Ayrıca nesir olarak Pera ve Galata da bir başyapıttır.
İlhan Berk’in özellikle Pera ve Galata’sı gereken ilgiyi görmemiştir sadece. Umarım bu muhabbetler arttıkça, özellikle Pera ve Galata kitabı umarım ilgiyi layıkıyla görür. Hatta İlhan Berk kitaplarını okuyacaksak bu kitaplar üzerinden okumamız gerekiyor bence.
İşlevseli neydi şairin?
- İlhan Berk büyük şairdir ama işlevsel olup olmadığını bilmiyorum. Ama Nazım Hikmet hem büyük şair hem de işlevseli vardı. İlhan abinin işlevselliğini bilmiyorum ama şunu biliyorum ikinci yeni aynı ekolün içinden Ece Ayhan üzerinden iki dizeyle özetlersek “Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!” büyük şair olmakta böyle bir şey sanırım. İlhan Berk öldükten sonra şiirleri tersine yarışan bir at gibidir. Umarım bu atla herkes tanışır.
DEVE DERGİSİ - ZEKİ ÇELİK
Ekim sayısı
YORUMLAR
İlhan Berk tartışılmaz bir edebiyatçı...
sevgili Zeki hayatlarını yaptığın söyleşilerle edebiyat dünyasında paylaştığın ne çok büyük insan var...
ve ne çok yetenekli bilgili insan...
gıpta ile okuyorum ve takip ediyorum...
hak ettikleri muhakkak...
ve elbetteki büyük bir taktiri de sen hak ediyorsun...
kolay gelsin ve teşekkürler...
İlhan Berk kıymeti pek bilinememiş, kendisi de bildirme gereksinimi duymamış değerli bir dost yürek olarak anılır genelde O'nu tanıyanlarca.Seveni çok olduğu gibi sevmeyeni de çoktur ki hakkında söylenenlerin negatifliği de klasik ev/iş yaşam standardında olmayan, farklı bakış açısı olan bir hayat sürmesindendir..Aslında bakarsak tarihe, böyle sanatçı ruhlu, ileriyi gören ve ona göre üreten insanlar genelde yaşadıkları dönemde çok rağbet görmemişlerdir hep.
Gerçekleri yansıtan , çok güzel bir çalışmaya imza atmışsınız bence. Okumak keyif verdi.
Güne düşen yazınızı kutlarım yürekten
Saygılarımla
Sitemizin edebiyata açılan en özel, en güzel ve en öğretici pencerelerinden biridir saygıdeğer hocamın sayfası.
Yıllardır takip ederim.Kendi adıma bütün içtenliğimle söyleyebilirim, kendilerinden çok şey öğrendim Edebiyatın, şiirin ayrıca gerek tarihlerine gerekse günümüze damgaların vurmuş değerli isimleri ve edebi poetikaları, çalışma disiplinleri, şahsi özellikleri, hakkında.
Bir şair ve yazar olarak dolaşıma sunduğu eserleri zaten hiç saymıyorum. Donanınımı ve bilgisiyle forum ve yorumlarındaki paylaşımları...cabası...Büyük bir değerdir Zeki Bey Hocam.
Burada olduğunuz için teşekkür etmeme de bir vesile oldu bu değerli yazınız.Zira hep söylemeyi istemişimdir.Çok kişinin de benim gibi aynı düşüncede olduğundan zerre kadar şüphem yok.
Nitelikli, yol gösterici bir eser daha okumuş olmanın aydınlık güzelliğince ayrılıyorum.
Teşekkürler sayın hocam.Sağ olun.Var olun.Değerli varlığınızla, yüreğinizle dilerim.
Selam ve en derin hürmetlerimle .
zeki çelik
Edebiyat sitesinde paylaşımlarda bulunmak, bilgi almak, bilgi vermek hepimizin beslendiği bir alan. Bir teşekkür edilecekse inanın bu siteyi büyük özverileriyle bizlere sunan, dolu dolu edebiyat tutkusu bir çocuk hak ediyordur. Sonrası da ona destek çıkan gönüllü edebiyat sevdalalıları ....
Bu çağda şiirin gücüne başka bir şey de eklendi. Şiir güzel dostluklar kurulmasına öncülük de yapabiliyor. Şiirin böyle bir gücü de var artık. Ne mutlu bana ki sizlerle aynı ortamda bilgi alışverişi yapabildiğim için. Seviyorum bizi ben.
Hep sevgiyle ...
İlk günlüklerini okumuştum ilhan berk'in... Yazdıklarıma vuruyor güneş'ti ismi... Ki hâlâ da öyledir, güneş ve yazı yasaklanmadıysa... Günlüklerinde nedense samimi bulmamıştım. Sonra şiirlerini okudum ve kızdım kendime... Neden önce şiirlerden başlamazsın bir şairi diye...
Tebriklerimle birlikte...