- 542 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
EVLİYA PINARI
Bizim oralarda yaşlı erkeklere emmi,bayanlara hala denir.Ancak bir istisna var?..
Apuk Dayı başka!Ona kimse Abdullah Emmi demez.Herkes Apuk Dayı der!
Apuk Dayı köyümüzün en yaşlısıydı.Yüzdört yaşında öldüğü söylenir.O her olaya yeni bir yorum getirirdi.Yaptığı bu yorumlar pek gerçek olmasa da akla ve mantığa da aykırı değildir.Onun için Apuk Dayı’nın yorumlarını herkes can kulağı ile dinler ve sonra güler geçerdi.
Köyümüz bir dere içindeydi.Ortasında gür akan kocaman bir çeşmesi ve evliyadan birini ya da Hızır Aleyhiselamın yaptığına inanılan çok eski bir camisi vardı.Çeşmenin alt kısmında kocaman bir yunak bulunurdu.Köyün ortak malıyıdı.Köylüler bu yunakta hem çamaşır yıkar, hem de kendileri yıkanırdı.Büyük bakır kazanlar veya yine bakırdan kalaylı leğenler kurulur,sular kaynatılır,evlere su taşıma zahmeti olmadan çamaşırlar yıkanır, insanlar yıkanırdı.Aklımda kaldıklarına göre en iyi deterjan kül suyu, en iyi şampuanda kildi.Kül suyu sabun gibi köpürür, kil ise kadınların saçlarını açar,ipek gibi yumuşacık yapardı.
Apuk Dayı’da burada doğmuş,burada büyümüş,asker dönüşü aşağı ovaya,yol kenarına Çekerek Irmağı’na yakın yere taşınmıştı.Karaşeyh Evliyası ve evliyadan adını alan Evliya Pınarı’na yakın yerdi.Uzun yıllar burada kaldı.Sonra köy yavaş yavaş aşağı taşındı.Ama buraya kimse yeni köy demedi.Yukarı köyün ismi buraya da isim oldu.Köy zaten ismini orada yatan zattan almış,onun adıyla anılıyordu.Karaşeyh Köyü ve Karaşeyh Evliyası.Onların ortak noktası Evliya Pınarı.Derler ki,bu köye ismini Sultan Murat vermiş.Çünkü,bu zat ona büyük bir keramet göstermiş,o da köyün adını Karaşeyh koymuş.
Benim aklımın erdiğinde köyde iki zengin vardı.Biri dedem Bekir Usta,diğeri yine akrabamız olan Ali Ağa…Bunların yüzlerce dönüm arazileri yoktu ama yaylada birkaç sürüleri bulunurdu.Hatta dedemin altı sürüsünün olduğunu herkes söylerdi.Fakat ben görmedim.Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ,köyleri sık sık basan eşkiyalar, ekilip biçilemeyen topraklar köyü ve köylüyü iyice fakirleştirmişti.Hatta şunu söyleye bilirim bizim köyden,Yemene,Rusya’ya,adını ve yerini bilmedikleri Fizan’a bile askere gidenler varmış.Dönenler de olmuş,gidip gelemeyenlerde..Biz de meşhur bir söz vardır.Kadınlar çocuklarına kızdığı zaman;”Buraları bırakıpta taa Fizan’a giden babana ne deyim!”derler.Ben sonraları anladım ki, bu derin ve acıklı bir bedduadır.Tıpkı Onbeşlilerin,Cezayir Türküsü’nün yanık,acıklı oyun havasına döndüğü gibi bu sözde öyle derinmanayla söylenmiş bir söz olsa gerektir…Yine de Allaha şükür der, kıt kanaat geçinmeye çalışırlardı.
Nedense Apuk Dayı,kendisine “Kıcık Apuk”denilmesine hiç kızmaz hatta bazen bu sözle dalga geçerdi.Tiryakiydi…Çocukluğundan beri sarma tütün içerdi.Onu da kalın kağıtlara sarardı.
Ben öğretmen olduğumda O hayvan otlatıyordu.Mallarının bir kısmı da mandaydı.Köye tatillerde geldiğim zamanlar ona sigara getirirdim.Bazen dal,bazen paket verirdim.Çok sevinirdi.Sonra evlendim.Eşim şehirliydi.Yazları onunla köye giderdik.Apuk Dayı,bize “Hoş Geldiniz!”der ve hanıma takılmadan edemezdi.Bazen eşime şaka olsun diye;
---Deeh ,deeh!Bizim mandalarda tıpkı şehirli kadınların hamama gittiği gibi kırıtarak gidiyorlar.Ooha,ohaa derdi.Eşim Apuk Dayı’yı benden dinlediği için kızmazdı.İkimiz de bu söze güler geçerdik.
Gelelim asıl konuya!..Devir yokluk,sefalet,açlık devri.Apuk Dayı, fakir biri.Çocuklarını,evini kıt kanaat geçindiriyor.Malı var ama kesip yiyemiyor.Ürün az.Sofrasında ekmek birgün var,birgün yok.Bu can , her şeyi istiyor.Ali Ağa ve Bekir Usta zengin.Sofralarında her şey var.Yüzlerce misafir ağırlıyorlar.Zenginler hep onlara geliyor.Zavallı Apuk Dayı’nın kapısını çalan yok.Sofrasında ise bir tas çorba ancak bulunuyor.Birgün canına tak diyor..Köy odasında konuşulurken sıra Apuk Dayı’ya geliyor;
----N’olacak..Ali Ağa-Bekir Ağa’yı,Bekir Ağa-Ali Ağayı davet ediyor.Zavallı Kıcık Apuğu düşünen kimse yok,diyor!..
Odadakiler gülüyor.Ağalar işi şakaya vuruyor.Konu kapanıyor.Ama!...
Derler ki,dedem o günden sonra sık sık Apuk Dayı’yı davet etmiş.Sofrasında o da yemiş içmiş.Belki de bu yüzden Apuk Dayı beni çok severdi.
---Ehh yeğenim,derdi.Bu Evliya Pınarı yok mu buralar da az mı yemek yedik, su içtik?Allah rahmet etsin senin deden iyi bir adamdı.Onu sakın unutma!..
---Allah rahmet etsin Apuk dayı! Biz de seni unutmadık işte.
Ama devirde değişen hiçbir şey yok.Yine zenginler bir birini ağırlıyor.Fakirler yine yokluk içinde!
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir”sözü uygulansaydı,yurdumuzda hiç aç insan kalırmıydı?
Varın gerisini siz düşünün!
Kemal DOĞANAY
YORUMLAR
Köy yaşantısı bana daha ilginç gelirdi.Onların asker,hapishane,hastane anılarını dinlemek köy odalarında ayrı bir zevkti delikanlı yıllarımda.
Tebrik ederim saygılarımla.