- 1126 Okunma
- 8 Yorum
- 5 Beğeni
Bir kadeh mum
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kanatlarından emekli kuşlar geçiyordu uzaklardan, yakınlardan, toprağın içinden, suyun damlasından… Zira gökyüzü damlıyordu seslerimizde; konuştukça bulut saçıyorduk, gökkuşağı susuyorduk ya da keyfimize göre sabahı kekeliyorduk. Sonra nohutlu pilavcılar belirdi köşede; ama neyin köşesinde bilmiyorum, “sokağın” desen değil; o esnada sokaktan ziyade bir ömrün içindeydik; “yuvarlağın” desen hiç değil, Asaf, içaçılarımızı kekeliyordu. Olsa olsa bir kalbin köşesinden belirmişti nohut pilavcı ya da altını çizdiğimiz bir gülün köşesinden…
- Aç mısın?
Diye sordum, sesin çıkmadı. Bir süre iki bina arasına asılan çamaşırlara baktın. Mandallar düştü aklıma, biraz da kerrat cetvelleri; ölçtüm biçtim iplerle aynı yaştaydım.
- Yağmurlar kaç yaşındadır acaba?
Diye sordun. Önce parmak hesabı, ardından yaprak hesabına giriştim. Çiçek açtım, dolu vurdum. Ben eskiden on dokuz yaşında bir gözyaşıydım. Bir müddet sana baktım; yakın olmaya yakındın ama sanki sesinden yüzüne çıkılan yola mum ekmişler; istisnasız sesim eriyip buna “sessizlik” denilmesinin başka ne gibi bir izahı olabilirdi ki?
- Gözlerinle aynı yaşta…
Güldün. O an icat ettin sandım. Kimseyi daha önce o mimikle görmemiştim. Misal ben çocukken çok gülerdim ama bunu annemin rahmi gıdıklıyor diye yapardım. Bir de doğmanın kendisini gülünç bulduğumdandı bu tavrım. Yoksa annelere saygım sonsuzdur, bilirsin!
- Biraz açım
- Tam olarak ne kadar?
Karşı şeritte açan papatyayı gösterip;
- Şunun kadar…
Dedin… O an bir papatyanın “ne-kadar”lığını düşündüm; bir papatya ne kadar aç olabilirdi ki? Veya bir papatya en fazla kaç yaşında öldürülebilirdi? Hiç Ali veya İsmail isimli papatya var mıdır? Ethem isminde bir karanfille tanışmıştım, ondan soruyorum.
- O zaman seni baharla doyurmam lazım, dedim.
Söylemek isteyip de söyleyemediğim türkülerle gülümsedin. Sen böyle gülünce çay içesim gelir. Veya Merkez Bankası’na gidip doğalgaz faturası yatırasım gelir. Derken elin elime dokundu; bir temastan ötesiydi bu, içimden beni çekip almaktı niyetin, ya da avuçiçlerimdeki çizgilerin yerine kendini çizmekti amacın, bilmiyorum; ikisine de varım!
- Hadi götür beni.
- Nereye?
- İkimizin de isminin aynı anlama geldiği bir yere!
Sonra sustun; hiç susmadığından değildi bu halin ama bir tuhaf sustun. Sanki sesin yarına aitti de ben yanlış bir günde duymaya çalışıyordum seni. Sonra bana baktın, o an doğdum, o an ilk adımı attım, o an ilk kez âşık oldum ve o an tam orada varoldum.
- Hadi götür beni ama herhangi bir yere değil, insanın hayata, hayatın insana dönüştüğü bir yere!
YORUMLAR
Veya, bir papatya en fazla kaç yaşında öldürülebilirdi?
Hiç Ali veya İsmail isimli bir papatya var mıdır? Ethem isimli bir karanfille tanışmıştım, ondan soruyorum.
Bu bölüme kadar olağan ama güzel anlatılan bir öykü gibiydi ama yazdığım bölüme gelince olağanüstülük başladı. Yüreğim acıdı, anneleri gibi.
çok güzeldi,
güne yakışmış,
tebrikler,
selâmlar..
"Bir kadeh mum" başlığı bile romatizmi çağrıştırmıştır. Ki estetik betimlemelerle satırlar ahenkle dans etiğini ve okuru daha ilk mısralarda kendine çeker. İlk başlangıcın böyle çoşku verici bir yolculuğun aşkla bitmesi(tanışması) harikulade bir yazarın zekasına bağlıyor ve ilhamın uç sınırlarını zorlayan bir çalışmanın sonucu olarak düşündüm.
Farklı, estetik betmlemelerin her kelimeye yakıştığını, yazar çok etkileyici bir uslüpla takıp takıştırdığına hayran kaldım.
Dil söyleşisi; muntazam bir dil kulandığını, sade, akıcı ve şefaflılığı bir başka yanına hayran olduğum güzide bir çalışmaya tanık oldum. gayet çok başarılı, anlaşılır ve insan beleğine haz bıraktıracak kadar elitti.
"Hadi götür beni ama herhangi bir yere değil, insanın hayata, hayatın insana dönüştüğü bir yere!"
Bana göre bu dize yazının temeli olan asıl düşünceydi. İnsan ve hayat, ki bütünleşirse huzur da aşk da kendiliğinde gelir ve insanın arzuladığı hayatı yakalar düşüncesindeyim
Yağmurlar kaç yaşındadır? sorusuna ünlü bir sözle "yarın ne kadar sürer? sonsuzluk ve bir gün" cevabını vermek isterim
Bu yazı beni fevkalade etkilemiştir hem de çokça şeyler öğrenerek...
Teşekkürler efendim
Saygıyla, sevgiyle selamlıyorum
Şiirsel metinlere bayılıyorum ....
"bulut saçıyorduk
gökkuşağı susuyorduk
altını çizdiğim bir gülün köşesinden,
sabahı kekeliyorduk.
bir ömrün içindeydik
on dokuz yaşında bir gözyaşıydım
iplerle aynı yaştaydım
biraz açım
bir papatya ne kadar aç olabilirdi ki? "
Tebriklerimle,
hadi papatyalarının isminin sen ve ben olduğu bir yer bul dedim okurken...
ve bazı yerlerindeki imgeler çok şiirseldi...
gözyaşlarının yaşı olur mu...
yada karşıdaki papatya kadar acıkmak...
güne yakışmış güne düşmese kalemi farkedemediğime hayıflanarak artık yazılarını kaçırmamaya düşünüyorum...
kutluyorum
saygılarımla