Gene de bir iştir beklemek. bekleyecek bir şeyi olmamaktır korkunç olan.-- cesare pavese
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat
@birtutamhayat

Yalnızlık Üzerine Bir Tutam Söz

12 Aralık 2013 Perşembe
Yorum

Yalnızlık Üzerine Bir Tutam Söz

27

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

8236

Okunma

Okuduğunuz yazı 12.12.2013 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Yalnızlık Üzerine Bir Tutam Söz

Yalnızlık Üzerine Bir Tutam Söz

Bu gün, yeni bir hikayeye başlayacaktık bu sayfada aslında. Gelişen olaylar, defterden aldığımız feyz, dost gönüllerden akıp gelen duygu ırmakları, özel bir konuyu, zor bir konuyu, zalim bir konuyu ele almamızı gerektirdi.

Yalnızlığı...

Uzun yılları gurbet ellerde, sevdiklerinden uzakta, yalnız başına yaşamak zorunda olan bir insan olarak; çok yazmayı sevmediğimiz bir tarzı, becerebildiğimiz kadarı ile beğeninize sunacağız bu gün. Yalnız yaşayan insanların, dışarıdan hoş gözüken perişan hayatlarını resmedeceğiz. Üç kuruş ekmek parası kazanmak uğruna, inanılmaz zor şartlarda, yabancı kültürlerde, yabancı coğrafyalarda, yabancı iklimlerde, yabancı insanların soğuk bakışları gölgesinde geçirdiğimiz sevimsiz günleri çizeceğiz.

Yalnızlık bazen güzeldir aslında. Kendinizi dinlersiniz, kafanızı dinlersiniz, gönlünüzün sesine kulak verirsiniz olabildiğince. Karışanınız, görüşeniniz olmaz, zihninizi kimse bulandırmaz, gönül ırmaklarınızın önüne kimseler set çekmez. İçinizde her ne varsa, ter temiz, olanca saflığı ile akar gelir sözünüze, kaleminize. Hayatı başka bir pencereden gözlemlersiniz, başka bir renkle ulaşır gerçekler gözlerinize. Haşır neşir olduğunuz problemler en alt seviyededir. Sorumluluğunu taşıdığınız insanlar yoktur, sadece kendiniz,
kendi hayatınız vardır. Kimseye karışmazsınız, kimse de size rahatsız etmez. Kendi dünyanızda, kendi doğrularınızla, kendi güzelliklerinizle yaşar gidersiniz.

Şimdi, gelelim işin diğer boyutuna. Zurnanın zırt dediği yer burasıdır aslında. Çevrenizdekilerden, yakınlarınızdan, hatta ve hatta kendinizden gizlediğiniz, gizlediğinizi zannettiğiniz gerçeklere. Olayın gerçek boyutuna değinelim az buçuk ve dostlara biraz da yalnızlığın sevimsiz yüzünü gösterelim.

Dünyanın bilmem hangi köşesine sığınmış bir tuhaf ülkenin, feleğini şaşırmış bir yorgun şehrinin, bilmem hangi garip semtinde, şekilsiz, sevimsiz, yüksek bir binanın on birinci katından, hayatı seyretmekteyiz erken saatlerinde gecenin. Tek dostumuz yalnızlığımız. Dert ortağımız, sırdaşımız, yoldaşımız, arkadaşımız. Aleyhine atacağız belki ama, yine de vefakardır, cefakardır dostumuz; alınmaz öyle kolay kolay, terk edip gitmez bir yerlere bizi. Sonuçta, öteki dünyaya yapacağımız dönüşü olmayan yolculuğumuzda, yanı başımızda yine o olamayacak mı?

Sumqayıt’ı Bakü’ye bağlayan üç gidiş, üç gelişli geniş yolu aydınlatan ve tek kol hizası sıralanmış lambaları seyrediyorum uzaktan. Şehir kavşağında oldukça yoğun bir aydınlatma göze çarpmakta ve araç trafiği de oldukça fazla o noktada. Bu ülke, gerçekten garipliklerle dop dolu. İnsanların çoğunluğu fakir ve işsiz, güçsüz. Ama, bir bölümünün altındaki arabaları gördüğünüzde dudaklarınız uçukluyor. Gerçekten en güzel, en pahalı ve en yeni model araçlar gezinmekte sokaklarda fukara arabası juguliler yanında. İnanılmaz zenginlikte, para pul harcamada sınır tanımayan insanlar da var. Burada pul(para) nereden gelir, nasıl gelir, nereye gider bilinmez işin doğrusu.

Perdesiz, yatak odası ve salondan oluşan küçücük bir evde yaşamaktayız. hayata yüksekten bakıyorsanız, pencerenizde perdeye gerek olmuyor pek. Mutfağımız salona bitişik, bir de banyo-tuvaletimiz var doğal olarak. Yatak odasına açılan küçük de bir balkona sahip dairem. Doğal gaz saatim ve kombim, bu küçük balkonda ikamet etmekteler; ben ise sadece çamaşırları kurutmak için istifade etmekteyim.

Salonumun penceresinden, şehrin dört bir tarafına dağılmış, hastane binalarını andıran, tek tip konutları gözlemliyorum kuş bakışı. İkiz kardeşler misali yan yana dizilmiş pencerelerden, gecenin soğuğuna soluk ışıklar sızmakta hafiften. O pencerelerin arkasına sığınmış küçük ve standart daireler. Dairelerde, fakir ama her zaman tertemiz ve şık giyimli insanlar. Yalnızlığıma eşlik eden komşularım işte bunlar. Hiç bir zaman tanışmadığım, konuşmadığım, görüşmediğim mahalle sakinlerim. Doğal gazın çok ucuz olması nedeni ile, en azından üşümediklerini biliyor ve seviniyorum.

Eğer yalnız yaşıyor iseniz ve bu ülkelerde fukaralığın kaçınılmaz sonucu olan cinsellik konularından uzak durma prensibiniz var ise, öyle pek arkadaş bulma, dost edinme, komşuluk yapma şansınız yoktur. Bakkal, fırıncı, toplu taşıma aracı şoförü, pazarda alışveriş yaptığınız yaşlı bayan ve vize için ziyaret etmek zorunda olduğunuz polis teşkilatı görevlileridir konuşup görüştüğümüz insanlar sadece. Sonrası yalnızlıktır...

Sabah çıkar, akşam gelirsiniz evinize. Çok daireli apartmanınızın sakinleri ile sadece asansörde karşılaşırsınız. Güzel çocukların başını, yanağını ancak orada okşama şansınız olur. Annesi, babası bir şey derler mi acaba diye de kuşkular taşırsınız içinizde. Çekine çekine uzanırsınız gözlerinize bakan hoş bir çocuğun saçlarına. Sonuçta, kirin, pasın içinde akşamı eden birisiniz, saçınızın sakalınızın vaziyeti de çok düzenli seyretmemektedir.

Evinizin zilini çalma şansınız hiç yoktur. Her zaman sağ cebinizin derinliklerine sakladığınız, hamsi maskotlu anahtarınızı çıkarırsınız yüreksizce; kilidin sevimsiz metal sesi eşliğinde kapınızı açar, karanlık evinize girersiniz içiniz buruk vaziyette. Terlikleriniz, sabahleyin alel acale çıkarken bıraktığınız orta yerdedir. Gaz harcamamak için kapadığınız kombi nedeni ile soğuktur içerisi, karanlıktır, sevimsizdir.
Sadece, sadece yalnızlığınız yine merhaba der size dönüşünüzde evinize. Yalnızlığınız ve perdesiz odalarınız. Arada bir de, açık havalarda yalnızlığınıza gülümseyen ay dede işte. Yıldızlar da uzaklardan göz kırparlar olanca sevimlilikleri ile.Hakkını yemeyelim onların da. Kiminle dertleşiriz içimizdekileri boşaltmak ihtiyacı duyduğumuzda sonra?

Günün yorgunluğu ardından, güç bela kendinizi attığınız evinizde, günlük olağan aktiviteleriniz başlar. Yalnızsınız belki ama, sonuçta yaşamak için yemek, içmek, ısınmak, uyumak zorundasınız. Becerebildiğinizce yemeğinizi hazırlarsınız, becerebildiğinizce bulaşıklarınızı yıkarsınız. Çamaşır varsa, çamaşır makinesini bulan adama ufak bir dua mırıldanırsınız. Gençlik yıllarınızda, tahta silme fırçaları ile yıkadığınız kot pantolonlarınız gelir aklınıza, gülümsersiniz.

Şimdi, dinlenme saatiniz gelip çatmıştır. Televizyonun karşısına oturur, Azerbaycan, Türkiye, Rusya karması kanallarınız arasında ufak bir gezinti yapar, karar kıldığınız birine takılı kalırsınız. Sıra bilgisayarınızı aktif hale geçirmeye gelmiştir. Önce, ailenizle hoş bir sohbet yapar, yalnızlığınızın içinizi yakan acısını birazcık hafifletirsiniz. Ergenlik çağına girmek üzere olan oğlunuzun, derslerinin iyi gitmediğini, annesini çokça dinlemediğini öğrenir, iki bin metre uzakta çaresiz kalmanın mahzunluğunu yaşarsınız. Yaşamasına yaşarsınız da, işinizi bırakıp dönemezsiniz de. Sonuçta, elinize, kazanacağınız üç beş kuruşa bakan çokça insan vardır. Hiç kimse seni, durumunu, yalnızlığını düşünmez, düşünemez. Yaşın almış başını gitmiş, emekliliğin çoktan gelip çatmıştır. Buna rağmen sen hala, uzak bir ülkenin işsiz insanlarına bir şeyler öğretebilmenin çabası içinde çırpınıp durursun. Onlar da, bir şey öğrenmemek için mücadele ederler. Nafaka kazanma savaşın böylece sürer gider.

Ardından, Edebiyat Defteri arkadaşlarına yönelirsin. Ülken ile kurduğun güzel bağlantılardan biridir ve yalnızlığının tek rakibidir bu güzel sayfalar. Şiirlerle, yazılarla, yorumlarla yuvarlanır gidersin. Sanal alemde güzel dostların olur, hoş anılar, hikayeler, şiirlerle karşılaşırsın. Tebessümler toplarsın az buçuk bu güzelliklerden, az buçuk da mutlu olursun.

Ve,
yalnız yaşayan, yalnızlık üzerine yazan çokça insanla tanışırsın. Bir çoğu eşlerinden boşanmış, bu nedenle yalnızdırlar genellikle. Her yönüyle tarif ederler yalnızlığı cümlelerinde. İyi yanlarını, kötü yanlarını yazarlar, şiirleştirirler. Kimi metheder, kimi lanet eder. Kimi duygusallaşır, göz yaşı döker mütemadiyen. Kimisi de, evlilikte yaşadığı sevimsizliklerin inadına, dört elle sarılır yalnızlığa, yalnızlığın sözde hürriyetine.

Yalnızlığı orana vurduğumuzda, sevimsiz yanı ağır basar genellikle. İşte acı bir örnek sizlere;

Bu satırların yazarı, çalışma hayatına atıldığı gençlik yıllarında, bir fabrikanın bitişiğindeki teneke çatılı bir kulübede yalnız başına yaşamaya çalışırken (fukaralığın gözü çıksın), elli metre ilerdeki tuvalete yetişememiş, şiddetli isal sonucunda altına kaçırmış, yardım edecek bir Allah’ın kulunu da bulamamıştır.

Yalnızlık iyi okunmalı, iyi değerlendirilmeli.

Yalnızlık iyi yazılmalı.

Kafanızı dinlemek, kendinizi dinlemek, duygularınızı dinlemek için iyidir yalnızlık...

Ama, yalnızlığın da bir nihayeti olmalıdır.

Unutmamalıyız ki, yalnızlık sadece Allah’a mahsustur.



Bir tutam hayat-12.11.2013 Azerbaycan

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yalnızlık üzerine bir tutam söz Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yalnızlık üzerine bir tutam söz yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yalnızlık Üzerine Bir Tutam Söz yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Seval Doğan
Seval Doğan, @seval-dogan
15.12.2013 14:44:03
10 puan verdi
Yalnızlık yüzüne bakakaldığımız yaralı bir kuşu andırıyor bana. Hani yolun bir kenarına atılmıştır.
Ağzı burnu kan için de kanadı kırık minicik bir kuş. Avuçlarınızın arasına alırsınız minicik kalbinin avuç içlerine değişini hissedersiniz de buruk bir acı sarıp sarmalar yüreğinizi. Yaşayıp yaşamayacağını kestiremezsiniz.
O küçücük kuşun ölme ihtimalini düşünüp tonlarca yük alırsınız omuzlarınıza ister istemez ayaklarınızı sürüyerek yürümeye çalışırsınız. 
O kuşun bedeninde açlığı, sefaleti ölümün soğuk yüzünü görürsünüz.
Bazen içine sığınırsınız, içinde binlerce kilometre yol mesafesinde sürüklenip durursunuz oradan oraya. Hoyrat bir sel gibi düşünün, her dalgası birkaç yılınızı alıp hapseder içine. Sonra hiçbirşey hatırlamazsınız.
Acayip bir sessizliğin içine düşersiniz.Şaşkın şaşkın bakınırsınız etrafınıza.görenler bakıslarınızdaki son ışığın söndüğunu düşündüğü anda hemen sol yanınızda duran kayaya tutunup kalkarsınız ayağa. Küçük kuşu ceketinizin sol üst cebinize koyar üstünüzü başınızı silkeleyerek kalabalığa karışırsınız. Ne garip diye düşünürsünüz sonra, bu kalabalık hep vardı ama ne siz görebildiniz onları ne de onlar görebildi burunlarının dibindeki sizi. Çoğu zaman birbirinize duyuramadığınız seslerinizi bir sandığa koyup kilitlersiniz, arada bir yaşıyorlar mı diye merak eder aralarsınız kapağını sandığın çoktan orada değildirler.  Dizlerinizi dövmeye başlarsınız o vakit.
Yaralıda olsa sıkı sıkıya sarılırsınız sol üst cebinizdeki küçük serçeye.
Belki o çoktan iyileşip kanat çırpmaya hazırdır da ona tutkunluğunuz iyileşmek istemediğiniz bir hastalığa dönüşmüştür. Aşk gibi sevda gibi.
Acı çeksenizde vazgeçemeyeceğiniz bir duygudur yalnızlık ki acının yanında yeşeren taze filizler vardır yüreğinize bir tutam umut bırakan..


Saygılarımı sunuyorum ağabeyim. Güzel bir yazıydı..kutluyorum..
Sevtap Kaya Nurgönül
Sevtap Kaya Nurgönül, @sevtap-kaya-nurgonul
13.12.2013 18:37:48
Güzel ve anlamlı bir yazıydı...

Kıymetli Şair Özdemir Asaf'ın dediği gibi,

"Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz."


bu anlamlı paylaşımı ve değerli yazarını içtenliğimle kutluyorum,

saygılarımla, daha nicelerine...
Gül ESEN
Gül ESEN, @gulesensancar
13.12.2013 15:42:02
GURBETİ YAŞADIM KENDİ ÜLKEMDE..ELAZIĞDAN EDİRNEYE...

sevdiklerimden uzaklaştırıldım Geride annemi bırakmıştım gurbetime çıkarken ...zaman mı 1998..birşeyler hatırlatıyor mu size?.....fişlenmiştik inançlarımızdan dolayı milliyetçi ve islamcı kız.. Ehhh...Elhamdurullah. Muhammed ümmeti, Fatih sultan Mehmet'inde torunuyduk neticesinde...Kara deftere alınmıştık çalıştığımız iş yerinin Genel Müdürü tarafından şimdi bir partinin başı, fişlenme hakkında hop oturan hop kalkan küçük adam!....oysa kendisi bu dönemde batı çalışma grubunun yanında yer alan birisiydi

Gelelim hayatımın Macerasına..Edirnede göreve başladık.. Öğretmen evinde kaldığımda gruplar gelince bir hayda oluyorduk ki sorma gitsin stresi...Kapı kapı dolaş dur..DSi ve PTT misafirhanesi imdadıma yetişiyordu bir şekilde..Kapıları kapattıklarını zannedenlere Allah Kapıları bir bir açıyordu..Kendi ülkende gurbet bu kadar mı yaşatılırdı bir insana...Personel şefi Bayandı ..artık burdan gidemezsiniz diye hava atarken Müdürün yanında halimden zevk alırcasına havalandıkça havalanıyordu..sosyal demokrattı bayan:))..Beni yerli gibi algılamayın, mahkemelik bir durum söz konusu dediğimde ise ..."çok uğraşırsınız çok " demişti... Allah büyüktür cevabını vermiştim..inadıma konuşur gibiydi....Bende ezilecek bir tip olmadığım için .."bakın hanımefendi hiç birşey bulamazsam evlenir eş durumu ile giderim" demiştim..çok bozulmuştu ...demokraside çareler tükenmez diyede eklemiştim..bu maceram Süleyman Demirelin rekoruna ulaştı gidiş gelişlerin sayısı yediyi buldu..Aman Allahım ne mücadele tam üç yıl !....büyük başlarla mücadele eden ben kafkasların yiğit kızıydım..güçlüydüm Allah tarafından...Ondan başka kimsem yoktum..açtığım mahkemeler üç ay gibi kısa sürede sonuçlanıyordu..Danıştayda meşhur Tansel'in sayesinde kararımız her defasında da bozuluyordu...En son Danıştayıda kazandım..balonları söndükten sonra da Elazığı terkederek Ankaraya yerleşmiştim.. sonunda ne mi oldu?.. üstüste gelen acılı anılarımla doldu taştı bundan sonraki yıllar hasretin çarkıyla döndü durdu.....Annem ve Babam yanıma geldiler ve peşpeşe Ahirete intikal ettiler ve büyüdüğüm topraklardan,doğduğum topraklara gelerek hayatla yeniden mücadele içerisine girdim... Bütün akrabalarım burda ama yalnızlık içimde kaldı, hiç gitmiyor, oysa çevrem çok geniştir Ankarada...İnsanın doğduğu değil, büyüyüp yetiştiği doyduğu topraklardır vatanı bildiği..Elazığ benim küçük vatanımdı.Kültürü ile büyümüştüm..oysa kafkas kızıyım Azerbeycan has topraklarımdır benim..anladım ki insanın ruhu nerede ise yani sevdikleri memleketi orası oluyormuş..

suat sayının bir şarkısı vardır.....


Gurbet içimde bir ok
Herşey bana yabancı
Hayat öyle bir hanki
Acı içimde hancı

Sevmek korkulu rüya
Yalnızlık büyük acı
Hangi kapıyı çalsam
Karşımda buruk acı

Yıllar yılı gönlümde
Bir gün sabah olmadı
Bu ne bitmez çileymiş
Neden hala dolmadı


söyler sonunda da .Yalnızım ben çok yalnızım..Buymuş benim alın yazım...arajmanı dolanır dilime... ve siyah beyaz fotoğraflara bakar, geçmişte yaşarım gözyaşlarımla ..her akşam....Sabah olunca vefasızlığa fervasızca söylenir dururum..ve vefadan uzak olanı dünyama almamaya karar verdiğim çok az zaman oldu onun içinde hemen hemen 3 yıl mücadele ettim....yalnızlığı ve yalnızlığını sindirdim galiba içime ..Allah böyle yazmış diyerekten


çok güzeldi ben umarım kirletmedim bu güzel yazıyı ..saygılarımla ..esen kalınız...

...



GÜLESEN SANCAR tarafından 12/13/2013 3:47:14 PM zamanında düzenlenmiştir.
**Havin_**
**Havin_** , @--havin---
13.12.2013 15:13:11












Bu yazıyı mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm biri var. Okumalıydı... Bir mektup ile uçurabilirim sanırım.


Ben mi. Okudum elbette. Yazılarınızı yazdıranın da o "yalnızlığınız" olduğunu biliyorsunuz değil mi. Teşekkür ettiğinizi duyduğunu düşünüyorum. O olmasa idi misâl, bu denli özenle hazırlamak mümkün olabilir miydi.. Olabilirdi elbette ama.. Ama'dır kusur. Kusurlu olan ama'dır da farkındalığımız kalabalığımızdan ötürü dâima erişilmez vaziyette oluyor.


Kendim için sorgulamadığımı farkettim yazı biterken. Yalnızlık için ne düşünüyorum. Bâzen paylaşılması mümkün olmayan hayatlar ile karşılaşır aynalar. İzlersiniz sâdece. Anlatamaz duyulursunuz. Seziler, hisler.. Hiç anlamadığınız şekilde tanımadığınız kapılarda bulursunuz kendinizi. Çünkü insansınız. Bunu birilerine söylemek şart değildir illâ ki. Hissedilmeyen fakat görünen yalnızlık o vakit biter. Bunun için çırpınmanın gereği yoktur derim. Ve bir cümle duymuştum sanırım bir filmde:


"hiç kimse böyle bir yalnızlığı haketmiyor.."


Yalnızlığın hakedilen boyutunu sorgulamıştım. İnanır mısınız. Hayır bunu yanıtlamayın. Ben inandığımı söyleyeyim. Hakedilen yanı vardır hayatın bâzen..bâzıları için. Ve rızâ gerektiren yalnızlıklar. "Bakayım hele ne zorun var benle.." deyip izlemek gerekir belki de.. Âdil bir yaşam var dışarıda. Bu şehirde karın ve bu soğuk havanın hasta eder misâl dolanmasının neresi âdil ve neden tir tir titriyorum anlamış değilsem de.. Âdil bir hayatın varlığına eminim. Benim için yalnızlık -ne bileyim birgün boyunca kimse dokunmasa, ses etmese kitabım elimde uyusam misâl böyle bir yalnızlığın verdiği huzuru nasıl tartışabilirim ki-..



Ve farkında iseniz içsel bir yalnızlığı sorguladım. Anne, baba, evlat, kardeş, eş, dostlar.. Bunlar her zaman olmalı tabiî ve böyle bir yalnızlığı evet hiç kimse haketmiyor, âmennâ. Devrin ve insanımızın sorunu içsel yalnızlıklara çözüm bulunamayışıdır. Sizin asıl değindiğiniz de b u sanırım, ailenizden uzaklığınız için üzüldüm.. Tez vakitte hayır ile ... duâ derim. Satır aralarında beni düşündüren bu oldu. Umuyorum ki kalabalık etmemişimdir. Yazılarınızı okumak kıymetli..



Esen kalın.





Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
13.12.2013 15:07:37
Tebrikler. Buruk bile olsa çok samimi bir sohbetti. Güne fazlasıyla yakışıyor.
Yalnızlığınızın en güzel şekilde nihayetlenmesi dileğiyle...
glenay
glenay, @glenay
13.12.2013 13:30:35
Benim yorumumu sildiniz mi? Ne oldu?

Bir kez de başka bir arkadaşın öyküsünde böyle olmuştu.

Silmişseniz de, canınız sağ olsun.
Bir daha ne gelir okurum yazdıklarınızı,
ne de yorum yazarım.

hoşçakalın.
Ayvazım Deniz
Ayvazım Deniz, @ayvazim-deniz
13.12.2013 13:22:20
YALNIZLIK..Ne büyük bir laf aslında...

Ama şöyle düşündüğüm de olur genelde..İnsanlar yalnızlığı başta isterler..Ama kendilerine ona öyle çok alıştırılar ki artık kalabalığa dokunamazlar.Aslında yalnız kalmak zorunda olmadıllarında bile onlar içlerinde yinde yalnızdırlar..

Yazınızı okudum..Ve hemen aklıma bir sürü soru geldi..
Bende gurbette yaşadım..Ama her gittiğim yerde arkadaşlarım çevrem oldu.Yalnızlığı sizin de bahsettiğiniz sadece kafa dinlemek için isteyenlerdenim.Sanırım sorun biraz da kişinin karakteriyle ilgili..

Yazınız güzeldi..Nice yalnız kalbe ses olduğuna da eminim.
Sizi yürekten kutluyorum.Yazılarınızı da severk okuyorum.
Ay
Ayten Tekin, @aytentekin
13.12.2013 11:58:42
Yorumumu Denizce'nin yazısını okumadan yazmıştım. O yazıyı okuyunca ne saçma yorum yaptığımı fark ettim. Allah size yalnızlığınıza katlanma ve güzel ailenize kavuşma fırsatı versin. Hepinize sağlıklar dilerim...Bütün içtenliğinizle yazdığının yazınızı tekrar kutluyorum..
Ay
Ayten Tekin, @aytentekin
13.12.2013 11:50:07
Yazınızı hüzünle okudum. Yaşadığınız ülke, büyük şehir yaşamı ve fakir ile zengin arasında ki fark, nekadar da Türkiye'ye benziyor. İnanın buralarda da insanlar asansörlerde bile selamlaşmıyor..Pencereden bakınca da kötü tasarlanmış konutlar..Yalnızlık cidden kolay değil... Ancak bazan o kadar değerli ki.. Belli ki Türkiye de ailen var, sağ salim. Buralarda güzel şartlar sağlanabilseydi oralarda olmazdın. Mademki bu yaşaaman gereken bir süreç, bence hemen sevdiğin renkte bir perde tak pencerene, bol çiçekli bir saksı yertleştir yamacına, akşamları muhakkak hafiften duyulan müziğin ve okumaya değer kitapların olsun, bir muhabbet kuşu da fena değil doğrusu... Bu kadar ukalalık yeter. Cidden yalnızlığınızı paylaşıyor ve anlıyorum. Yazınız çok içten. İki kere okudum. Allah inşallah en kısa zamanda ailenize kavuşturur. Önemli olan kalabalıklar arasında yalnız olmamaktır. Tekrar tebrik ederim.
İpekyildiz
İpekyildiz, @ipekyildiz
13.12.2013 10:05:08
Sizinkini okuyup sonra da Denizce'ninkini okuyunca içim doldu doldu taştı... Ne desem bilemedim..:(

Sustum

Güne düşen yazınızı kutluyorum yürekten

Saygılarımla ve dostlukla
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya, @hicranaydinakcakaya
13.12.2013 10:02:52
daha bir kaç gün önce çok sevdiğim bir ablam: '' şu hayatta beni en mutlu eden şey eve geldiğimde zili çalabilme şansımın olmasıdır'' demişti...
birilerinin sizi bekliyor olması, kapının o bekleyenler tarafından açılması yalnız olmadığımızın en güzel ispatı değil mi?

bir de tahta fırçalarla babamın ve erkek kardeşimin kot pantolonlarını fırçaladığım günleri hatırlatan bölüm var ya, o kısmı okuyunca inanın ben debir kez daha dua ve teşekkür ettim çamaşır makinasını icat edene...

baştan sona harika bir anlatım ve harika bir öykünmeydi yalnızlığa...

kutlarım saygımla...
Denizce
Denizce, @denizce
13.12.2013 09:50:32

"geleceğin günü dört gözle bekliyoruz. herkesin kendince sebepleri var tabii.

kendimi oyalamak ve orada ne yapıyorsun acaba diye düşünmemek için yine neye sarılıp, saldıracağımı şaşırdım ki tahmin edersin... ne kadar fark ettirmemeye çalışırsam da hemen anlıyorsun sesimden keyifsizliğimi...

kızıma söylenirken "sakın babanı üzme, anlatma olur-olmaz şeyler-aklı kalmasın bizde" deyip dururken sen benim sesimi dinliyorsun her zaman ki gibi söylediklerimi değil...

bu ilk ayrılığımız, bugüne kadar heryere beraber gitmiştik... bu defa hem çocukların okullarına yenildik hem de benim sağlık sorunlarıma... doktor hiçbir şeye üzülmeyeceksin dedi diye herşeyi sallamaya çalışıyorum ama yokluğun çok fena, elimi uzattığımda elini tutamayacak olunca hemen yıkılıyorum...

neyse...
neyse...


cumartesi akşama doğru çok güzel kar yağdı, tabii aklımız sende.. keşke yanımızda olsaydın, beraber tadını çıkarsaydık karın... beraber balkonda oturup, birer salep içip çocukları izleseydik... hoş sen izlemek yerine çocuklarla dışarıda olmayı seçerdin :)...

oğlan karı görünce hemen çıkıp-oynamak istedi ama ben çıkamayacağım için onu da çıkarmadım "ablanı bekle, akşam beraber çıkarsınız" dedim... dedim ama abladan da hiç umudum yoktu çünkü sabahtan beri hem okul hem dershane canı çıkıyor çocuğun, eve kendini nasıl atacağını şaşırıyor yavrum...

anlayacağın oğlanı dışarı kar oynamaya çıkaramamak bir hayli üzdü beni...

ve ben üzülüp dururken ne oldu biliyor musun .?

kızın geldi, daha içeri girmeden "anne Bori"nin ve benim yürüyüş kıyafetlerimi ve kar ayakkabılarımızı çıkar, ona kar oynatacağım, babam olsaydı şimdi çıkmışlardı, o yokken bu benim görevim, hadi..." dedi..!

bak bunu bizim kızımız dedi ..!

biliyorum sende en az benim kadar şaşırdın aşkım...
ama biliyor musun, ben senin yokluğunda şunu öğrendim ;

"çocuklar babaları yokken büyüyorlar" gerçekten...

hani bir söz vardı, tam hatırlamıyorum ama "babası ölünce büyür çocuklar" gibi birşeydi ki Allah korusun... o gibi birşey sanırım bu da...


kız beni hergün daha fazla şaşırtıyor...
her lafının başında "ben babamı çok özledim, gelsin artık.." diyor
ki bana fenalık gelmeye başladı artık...

sus diyorum kardeşin duyacak onu susturamayız derken ben, oğlan diyor ki
"ben daha özlemedim babamı ki.."
o kadarcık aklı ve boyuyla beni üzmemeye çalışıyor şebelek... ))


bir an önce zamanını doldurup gel istiyorum...


... "

11.12.13/dnzc_


...


bu da geride kalanların yalnızlığına dair ufacık bir kesitti sadece...


...



dostça...
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL, @serhatbingol
13.12.2013 09:13:03

kıymetli dostum

yanlızlık üzerine yazdığınız yazıda resmettiğiniz duyguları birebir yaşamış kişi olarak şunu söyleye bilirimki o şartları ve o ruh hallini anlatmak ancak bu kadar güzel ve net anlatılırdı sizi gönülden kutlarım.
yazınız güne gelmeyi hak etmiş kutlarım.tebriklerimle.

sevgi ve selamlarımla.
Timur KOHEN
Timur KOHEN, @timur-kohen
13.12.2013 01:44:41
Yalnızlığı en güzel, eve girerken ses çıkaran kilit ve anahtarlık kısmında ve zile basma noktasında güzel işlemişsiniz.
Gerisini yazmasaymışsınız da pek bir şey değişmezmiş.O paragraf bence yazının geri kalanını edebi olarak katlamış.

Tebrikler.
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
13.12.2013 01:20:55
Mevsimsiz ve sevimsiz günlerin, soluk kimliklerin öyküsü...
Değil mi?



Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş, @seher-yelis-zerrinaktas
13.12.2013 00:38:14
Yalnızlık en büyük huzur...

İki değerli kalemi günde görmek çok güzel. Yorum yapamasamda okuyorum sizleri. Tebrikler...
glenay
glenay, @glenay
13.12.2013 00:32:59
Yazınızı şimdi okuyayım, birazdan okurum derken bu güne geldim:)

Bugün ben de yalnızım.
Dün anneme gittim,
yüzüme bakmadığını bırakın,
iyi geceler anne deyince bile yüzünü yerden kaldırmadı.

Yalnızlığı ben de çok iyi bilirim.
Çalışmadığım için yürüyüşe çıkar, yolda bir tanıdık görünce konuşmak için can atardım.
Sizin yalnızlığınız, bir de yabancı bir ülkede zor ama bizler varız.
Sizi yazı ve yorumlarınızda tanıyor, çok yakın bir dost gibi görüyoruz.
Kendi adıma konuşuyorum ama, güzel yorumlarınızla benim gibi diğer arkadaşların da gönlünü
kazanmışsınızdır.

Tebrikler,
çok güzel anlattınız ve yaşattınız.
Neyseki şimdi telefon ve bilgisayar var,
bir de bunların olmadığını düşünün,
o zaman hiç te yalnız olmadığınızı anlarsınız.

Bugün ben, yalnızlık hissetim mi dersiniz,
cevabım hayır.

Annem somurtsun dursun.

Bir kaç gün ona gitmeyeceğim,
biraz özlesin,
belki yüzüme bakar:)

selâm ve saygılar..
Nurefşan.
Nurefşan., @nurefsan-
13.12.2013 00:24:17
yalnızlık :(

bilirmisin Gökhan şairim... bunu benden iyi bilen olmaz...

ve şunu çok iyi anladım ki..

duvarların dili yokmuş...

gözlerimden akan yaşlar kurdaleyi kesmeme engel olamadı ama bunuda söyleyim :)

mutlu kal...nicelerine ...
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
12.12.2013 22:07:54
eşim 4 gün rahatsız olan ablasına gitti...ev bomboş..... tv de bilgisayarda bıkkınlık veriyor sarılıyorsun telefona...kapatınca yine bomboş bir ev.... görev yıllarımda çok ayrı kalırdım.... bilirim dost yalnızlığı.... ama çaresiz olunca çekilmesi kaçınılmaz oluyor...okadar güzel anlatmışsınızki....sizi yürekten kutluyorum....tez günlerde kavuşman dileklerimle....saygılar
deniz-ce
deniz-ce, @deniz-ce
12.12.2013 21:31:49
Bi daha "yalnız kalmak istiyorum" dersem
Allah iyiligimi versin benim;)

Ortak bir nokta
Ben de zili hiç kullanamiyorum
Çünkü
Evin kapicisi benim;))

Selamlar Azerbaycan'a. ..
küsss
küsss, @kusss
12.12.2013 21:26:32
yalnızlık üzerine ne desek az, yani ne onunla oluyo ne onsuz.. ama evet kesinlikle yalnızlık Allah' a mahsus.. bir gün güzel oluyor da, ertesi günler çıldıracak gibi oluyo insan.. ne diyelim, Allah biran önce sevdiklerinize, ailenize kavuştursun sizi. ve kavuşturana kadar da meşguliyetiniz bol olsun.. yoksa boşlukta hepten büyüyor bu yalnızlık sanki :)

Minos
Minos, @minos
12.12.2013 16:33:05
Yalnızlık eşittir mutsuzluk
Hava kararınca çöker üstüne bezginlik ve çaresizlik
Hele gurbetteyseniz olur katmerli umutsuzluk
Ne kadar güzel ve yerine tam oyuran betimlemeler süslüyor biraz olsun renkleniyor görüntüler
Harika bir edipsiniz dost kalem hayran olmamak ne mümkün hayal dünyanızın zengin alemine hoşça kalın ve hep yazın
ersinbaşeğmez
ersinbaşeğmez, @ersinbasegmez
12.12.2013 15:03:02
10 puan verdi
Dostum;

siz ne yaptınız böyle. okurun bam telinden vurdunuz. Hamsi anahtarlıkla kapıyı açıyorsunuz, sizi karşılayan yalnızlık.

ne güzel...

sizi karşılayan var....

biz eve geliyoruz...

evde iki çocuk ve çocuklar bakmıyor bile kim geldi diye...


şaka bir yana, iki yıl önce işim nedeniyle Tatvan'da bir yıl yalnız kaldım

erkekçe deyimle bekar hayatı

ve sonrasında dedim ki

ben bu işin gelmişi geçmişini ......... çok s......

(aklıma geldi

seçtiğimiz vekil seçtiğimiz diğer vekile küfrediyor

ve

ii gündür basın bunu yazıyor

demek ki

vekilim küfrediyorsa ben de küfredebilirim)

ve bastım istifayı

emekli oldum

ve dedim ki kendime iyi ki emekli olmuşum

şimdi eve biri girdi mi


ben de kimdi

diye bakmamasını öğrendim

der

ve

gerçek güzelliğin yazınızın anlatımında olduğunu

kaleminizin çok derinliklerde kulaç attığını

ve bu derinliğin

sizin gücünüzden ve yürek zenginliğinden kaynaklandığını belirtirim

bence süper bir yazıydı

yalnızlık

sizi yalnız bırakmadığı için utanmıştır sanırım





su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
12.12.2013 14:22:14
10 puan verdi

Yalnızlık Paylaşılmaz

Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.

Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.

Özdemir Asaf




Sevemem yalnızlıkları, belki çoğunluk kafam dinleniyor der ama ben yalnız kalmayı hiç sevmemişimdir. Mutlaka etrafımda ses verecek birileri olsun bir nefes duyayım isterim.

Allah yardımcınız olsun, en zoru da aileden uzakta kalmak sanırım

akıcı bir üslupla kaleme almışsınız yine hayatın gerçeklerini

kutlarım efendim

saygılarımla,



Ahmet ÖRNEK
Ahmet ÖRNEK, @ahmetornek
12.12.2013 13:38:01
10 puan verdi
yalnızlık hoş olsaydı
şu söz bu kadar sık söylenir olur muydu dostum..
YALNIZLIK ALLAHA MAHSUSTUR...
Bence de yalnızlığı anlatan en güzel söz dür bu....
Allah yardımcısı olsun yalnızlığı yaşamak zorunda olanların...
konu güzel
anlatım çok güzel...
gönülden kutladım dostum
engin gönlünüzü ve
usta kaleminizi
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
12.12.2013 12:11:31
Belirtmeliyim ki; çok güzel ifade bulmuş duygularınız. Konu bana oldukça yakın olduğu için, yürekten hissederek okudum kelime kelime.
Ailesi için, uzaklarda çalışıp didinen bir aile babası: Ne kadar kutsal bir amaç. Doğru, üç kuruş para için nasıl da emek vermekte insanlar. Hani şu para dediğimiz... Olmasa olmuyor ama helaliyle kazananlara nasıl da saygı duyarım.Çok zor hayat şartları hem de inanılmaz. her açıdan ama...
Gelelim yalnızlığa...Zamanla alışıyor insan hele ki dost sandıklarını kaybedip,gerçeklerle yüzleşince, belirttiğiniz gibi, baş başa kalıyorsunuz yalnızlığınız ile.
Ne tuhaftır: Tanımadığınız, görmediğiniz insanlar nasıl da etkin oluyorlar hayatınızda. Alın işte: Buradayız, yazıyoruz, hissediyoruz ve aynı dili konuşuyoruz. yanımızda olması gerekenler yok iken, uzaklardan uzaklara bir iletişim kuruyoruz Ve bu değerli insanlar için en güzel dilekleri diliyorsunuz içinizden. Bunu büyük bir samimiyetle söylüyorum.
Ve son söz: Allah kolaylıklar versin. Kutlarım bu güzel, anlamlı yazıyı. okumak adına da mutluyum...

Sonsuz selamlarımla...
Bedevi_
Bedevi_, @bedevi-
12.12.2013 09:21:42
10 puan verdi
Hani derler ya; damdan düşenin halinden birdiğer damdan düşen anlarmış. Bizim gibi uzak ülkelerde iş-aş peşinde koşan insanların ortak yanları. Okudukça acı tebessümler belirdi dudağımda sonra kendi anılarımdan bazıları geldi gözümün önüne. Aslında sen biraz daha şanslısın neden dersen, beterin beteri var o da Libya ve diğer Arap ülkeleri. Gerçi çalıştığım şirket hem Türkiye'nin hem de Dünyanın sayılı büyük firmalarından biriydi hertürlü imkana sahiptik, yalnızlık dışında. Daha sonrasında ayrılıp orta çaplı başka bir firmada başladığımda şartların zorluğu epeyce garibime gitmişti. Libya da çöle doğru 123 km. bir yol işi alınmıştı. Gündüzleri yol üstündeki vill-ofis karışımı yerde çalışır akşamları 34 km. içerideki kampa giderdim. hani araban kuma saplansa sabaha kadar orada kalacağın bir yol. Yine de seviyordum o yolda tekbaşıma gitmeyi. Bir de yıldızım vardı en parlak olanı hergece tam karşımda olurdu yol boyunca bir şiirden etkilenip adını Mehlika koymuştum. İşte böyle dost bizde bu gurbet variken anılar birkaç ciltlik kitaplar olur da, sen gibi güzel yazamıyorum işte.. Okudukça kendimden neler buldum neler.. Lütfen arayı açmadan devamını yaz olur mu..

Selam ve Sevgiler uzaklardaki gönül dostuma..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.