- 1035 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pekâlâ sevgilim...
Pekâlâ Sevgilim;
Bu benim sana ilk vedam, son seslenişim olsun nergis kokulum...
Gidiyorum işte; belki o güzel gözlerine inanamazsın ama evet, gidiyorum… Terkediyorum senin o renkli sokaklarını, bırakıyorum dünyada emsali olmayan o güzel ellerini… O durup durup sebepsiz gülüşlerini sana ve diğer insanlara bırakıyorum. Vazgeçiyorum senden… Birlikte kurduğumuz saçma sapan hayaller vardı ya, onları da bırakıyorum sana. Benim çizdiğim senin boyadığın hayaller....
Ve bir de hani dünyanın en küçük ayaklarına sahip olacak insancıklar için beraber aldığımız pembe ve mavi patikler vardı ya; ben, bendekileri sana bırakıyorum, mavi olanlar zaten sende…
Hatta; sadece tek penceresi pembe panjurlu olan evi bile sana bırakıyorum...
Sonra hani bana bir kravat almıştın. Bu ne biçim renk “Erkek adam giyer mi bunu hiç ? ’ diye kızdığım zaman, sen de “Nişanımda bu renk bir elbise giymek istiyorum ben" demiştin. Hatırlarsın; çünkü unutulacak birşey değil bu... Ben de; “A benim gülüm, o zaman can feda" demiştim de ceketimin sol iç cebine, tam da kalbimin üzerine koymuştum ? Hatırlamışsındır, onu da bırakıyorum sana...
Unutmadan; “Hadi benden bişey iste" demiştin bir gün; ben de “Rahiyanı!” demiştim sana. Ertesi günü, bana bir mendil getirmiştin üzerinde küçük küçük kalpler olan ve sen kokan. Hani “Kıymetimi bil, bak annemin başının etini yedim, iğne oyasını öğrenicem diye” demiştin. Benim için bir gecede iğne oyası öğrenmiştin yani...Sonra, ben, bu aşka “Maşallah" deyip “Şükretmiştim" hatırladın değil mi ? Onu da bırakıyorum sana, biraz ıslak olacak sevdiğim; göz yaşlarım değmiş de biraz...
Bunların hepsini istersen, hani Arnavutköy sahilinde oturup uzun uzun denizi izlediğimiz, geçen gemilere el salladığımız, “bizim” dediğimiz bankımız vardı ya, işte oradan sulara bırakabilirsin birtanem…
Tabi birlikte izlediğimiz gökyüzünü, ayaklarımızı bıraktığımız serin suları, o kaybolduğumuz sokakları unutman için de seni, sana bırakıyorum sevgilim….
Elvada...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.