- 720 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yüz sayımı (Devam)
Adlarını yazdım teker teker, işittiler... "Efendim" dediler. "Estağfurullah" dedim. Önünü ilikledim demliklerin. Sayıgıda kusur etmemek lazım neticede... İçlerinden bini veya biri yanlarıma geldi; çoğuldur yanım, sağım solum belli olmaz...
- Çorabın ölmüş... dedi...
- Ayağım sağolsun, dedim.
Bir süre karşımda kokmadan durdu. Saçları mıydı iplikleri miydi tam seçemedim işte onları düzeltti şiş-miş parmaklarıyla. Şimdi bir şaka yapsam "meğersem parmakları şişmiş" desem güler mi acaba diye düşündüm. Vazgeçtim... Cenazeeviydim sonuçta. Ağlayayım dedim, gözyaşlarımı bulamadım. Muhtemelen kışlıkların arasındaydı... Veya komşulardan birine vermiştim... Usulca bana doğru eğildiler.
- Gömleğin çok güzelmiş... dediler.
- Düğmeleri aynı bana benziyor değil mi? Dedim bir süre bana baktılar, ardından düğmelere... Benzemediler sanırım. Toz kondurmadım kendime elbette... Düğmelerim gibi baktım onlara... İçimden iplik geçirip "sipsi olsaydı da çalsaydık" dedim. İçlerinden biri cebinden çıkardığı kediyle masayı temizlerken
- Geç oldu biz kalkalım. Dedi...
Bileğimi ısırdım. Cidden geç olmuştu... Gittiler... Ölmüş çorabımla, çalmak istediğim sipsiyle başbaşa kaldım. Ne olurdu çorabımın yerine, bir şeyler yapma isteğim ölseydi? Ölmezdi ya... Ayağa kalkıp camın önüne geçtim. Camdan bakar gibi yapıp, öylece uyudum...
Rüyamda çorabımı gördüm. Bir hamakta uzanmıştım. Başucumda oturmuş beni sallıyordu. Fazla yukarı itmemesini tembihliyordum. "Neden" diye soruyordu. Güneşe yaklaştıkça gözlüklerimin eridiğinden bahsediyordum. "Kanat olmasın o" diyordu, hamakta bronzlaşmış bir kahkaha atıyordum. Derken uyandım. Cam önümde duruyordu hâlâ... "Sıra bana gelmeyecek" dedim ve çorabımı saksıya gömdüm. Çorap ağaçlarında iyi para vardı sonuçta...