- 1048 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
NÜFUSCU ERDEM BEY
Yukarıdaki resim 1973 veya 1974 yıllarına ait. En solda eli burnunda oturan kişi rahmetli babam. Oradaki elini ağzına götüren küçük çocuk da ben. Küçükken saçlarım sarıymış, sonradan siyaha dönmüş. Bu resmi 2013 yılının Nisan ayında Kazan Manşet Gazetesi’nin foto galerisi kısmında tesadüfen gördüğümde büyük bir heyecanla annemi telefonla arayarak resmin bana ve babama ait olup olmadığını sordum. Önce hatırlayamadı. ’ Oğlum, resmi görmeden bir şey diyemem.’ dedi.Anneme resmi gösterdim. Evet, resim bana ve babama aitti. Annem de çok duygulandı. Çünkü annem de bu resmi ilk kez görüyordu. Gözleri doldu, yıllar öncesine bir yolculuk yaptı.Daha dünmüş gibi hatırladı. ’ Üzerindeki kazağı ben örmüştüm oğlum. ’ dedi. Kazağımın rengini bile hatırladı. Babamın ayakkabılarını da. O resim muhtemelen resmi bir bayramda çekilmiş ve babamın yanında oturan kişiler nahiye müdürü ve okul müdürleri.
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer.Babama çocuklar, ’ Küçük adam ’ veya ’kambur adam’ derlerdi. Sakattı. Küçük yaşta geçirmiş olduğu bir kaza ve onun sonucunda yapılan yanlış tedavi sonucunda babam sakat kalmıştı. Sırtında kamburluk vardı ve boyu da oldukça kısaydı. Ama Kazan halkı tarafından çok sevilirdi. ’ Nüfuscu Erdem Bey ’ derlerdi. Rahmetli babam, ben henüz kundakta bebekken, 1970 yılında o zamanlar nahiye olan (1989 yılında ilçe oldu) Kazan’da 5 yıl süreyle Nüfus Katipliği yapmış. Ben 5 yaşındayken de Yenimahalle’ye taşındık. 1984-1988 yıllarında Kazan’da yatılı olarak pansiyonda kaldım. Çok değerli hocalarım sayesinde kendimi yetiştirdim. Babam, 1986 yılında genç yaşta vefat ettiğinde, pansiyon parasını veremedik. Bana, Kazan halkı sahip çıktı. Babamın ölümünden sonra, Yüce Rabbim bana yardım etti. Umudumu yitirdiğim anlarda karşıma iyi niyetli insanları çıkarttı. Kendi akrabalarımdan görmediğim yakınlığı ve sevgiyi Kazan halkından gördüm. Okuldan ayrılmakla karşı karşıya kaldım. “Bizim Erdem Beyin oğlu bu, yetim kaldı, bırakmak olmaz, herkes elini cebine atsın, Erdem Bey’in hatırı büyük.” dediler ve babamın Kazan’daki arkadaşları ve hayırsever kişiler sayesinde kahvehanelerde benim için para toplandı. Hem de nasıl toplandı biliyor musunuz? Babama saygısı ve sevgisi çok olan bir amca; başındaki şapkasını çıkardı ve masa masa dolaşarak, herkesten para istedi. Ben, işte o toplanan paralarla, pansiyon parasını verdim ve eğitimime devam ettim..
Şükürler olsun, her şeyimi KAZAN HALKINA BORÇLUYUM. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen babamı hep sevgiyle anarlar. Bu vesileyle KAZAN HALKINA VE DEĞERLİ ÖĞRETMENLERİME ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM.
Daha sonra ise, beni bir iş adamı okuttu.Her zaman saygı duyduğum ve benim bu günlere gelmemde çok değerli katkısı bulunan iş adamı büyüğümü her zaman minnetle anıyorum.Aradan yıllar geçti, işleri bozulan iş adamı büyüğümün izine yıllar sonra rastladım.Arayıp buldum, Antalya’da bir başına yaşıyor.Telefonda görüşür, hal hatır sorarım. Ben kendisine, o bana hep dua eder. Dua mucizevi bir güçtür ve insanı her türlü kötülüklerden korur.
Pansiyonda kalmamı, yatılı okumamı babam istedi. Böylece disiplin altında bir özel okul havasında okuyacak ve derslerimde daha da başarılı olacaktım. İleri görüşlüydü babam. 4 yıl okudum Kazan’da. 1986’da babamı kaybettiğimde Kazan’daki arkadaşları bir minibüs tutarak evimize ziyarete geldiler Yenimahalle’ye. Un, bulgur, yiyecek getirdiler. Bizim o tarihlerde maddi durumumuz çok kötüydü. İlaç gibi gelmişti o getirdikleri yiyecekler. Vefalı, güzel, iyi yüreklidir Kazan halkı. Tuttuğu adamı tutar, bağrına basar. Babam, Kazan’da namını bıraktı, izini bıraktı. Kazan halkı beni bağrına bastı,sahip çıktı. Buradan bir konuyu daha itiraf etmek istiyorum. Mesleğe nüfus memuru olarak başlamıştım. Ben de vefa borcunu ödemek için müdürlük sınavlarına girdim. Amacım, Kazan’a yerleşmek ve babamın bıraktığı o boşluğu bir nebze doldurmak ve böylece Kazan halkına vefa borcumu ödemekti. Ancak yönetmelikte yapılan değişikliklerle, sınava girilen yerler için Müdür olma şartı getirildiği için Kazan’ın Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürlüğü kadrosunun boşalmasını bekleyecek olmamdan dolayı sınava mecburen başka yerlerde girdim. Yüreğim sizinledir. Isparta’ya her zaman beklerim. Sizleri tanısam da tanımasam da bu şartım değişmez. Çünkü sizlerle ben aynı havayı teneffüs ettik. Belki de babanız, babamla arkadaştı. Annem, annenizle komşuydu. Belki de aynı sınıfta okuduk sizlerle. Aynı okulda öğrenim gördük. Ne önemi var ki, sizler Kazan’ın bir parçasısınız. Ben de öyle. HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM....
YORUMLAR
Yaşanmamış Aşkların Şairi
efendim çok duygu dolu bir paylaşımdı sizin adınıza kazan halkına bende teşekkür etmek istiyorum ne vefalı insanlarmışki sizi bu günlere gelmenize önayak olmuşlar ne güzel sizlerde bu iyiliği unutmayıp hatırlamanız kaleminize sağlık saygılarımla