- 5889 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HEPİMİZ HZ.ADEM AS. İLE HZ.HAVVA'DAN DOĞDUK -BİZ KİMİN MİLLETİNDENİZ ?....
Günümüzde Müslümanlar din kardeşlerini öz kardeşi gibi sevmemektedir. Bunun altında çıkar menfaat para hırsı ve siyasi anlaşmazlıklar dünya sevgisi yatmaktadır. .
Beş yılda bir yapılan seçimlerde kullanılan bir oy dahi müslümanları bölüp parcalamaya yetmektedir. .
Bir yerde İslam kardeşliği varsa orada huzur emniyet selamet ve sulh ortamı vardır.
Zira Islam dini fertler arasinda bir takım farklılıkları ortadan kaldırıp toplumun tek bir vücut gibi birlik ve beraberlik içinde olmasını ister.
İslam’da ırkçılık asabiyyetcilik ve milliyetçilik yoktur. .Soy sop ırk millet güzellik beyaz ya da siyah olmak bir üstünlük ölçüsü değildir. İslamda ırkçılık asabiyet kavmiyyet gütme yasaklanmıştır.
Hucurat Suresi:“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete eresiniz.”
Sahabelerin (radıyallahu teala anhüm ecmain) bulunduğu bir mecliste, oradakilere atalarının, dedelerinin kim olduklarının sorulması üzerine sıra Iran asıllı bir sahabe olan Selman-ı Farisi Hazretleri’ne gelince, O:
“Ben Islam’a girdikten sonra soy sop aramam. Ben Islam oğlu Selman’ım ” cevabını verdi.Bu güzel cevaptan son derece etkilenen Hz Ömer (radıyallahu anh) da şöyle dedi:
“Bütün Kureyş bilir ki babam Hattab, Kureyşin önde gelenlerinden biriydi. Böyle iken ben Islamoğlu olan Selman’ın kardeşi Islamoğlu Ömer’im.”
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) efendimiz şöyle buyurmuştur:“Irkçılık davasına kalkışan bizden değildir, ırkçılık üzerine savaşa girişen de bizden değildir.”
Yüce İslam Dini insanları fertleri etnik kökenine coğrafi konumuna veya ekonomik durumuna göre değil takvasina ilmine ameline göre degerlendirir. .
Peygamber Efendimiz sav. bir Hadis- i Şerif te:Arabın Aceme beyazın siyah olana üstünlugu yoktur buyurmustur.
Islam dini insanların irkina rengine coğrafyasına ve konustugu dile bakmadan bütün müslümanları kardes ilan etmiştir.
Ve bütün müslümanların her birinin kanı canı mali irzi ve namusu diğerlerine eşit ve denktir.Çocuk yaşlarda İlmihal okuyan çocuklara şunu belletiriz.Dinin nedir,İslam dini.Kitabın nedir Kur’anı Kerim.Kimin milletindensin,İbrahim as ın milletindenim.
Bunlar kabirde sorulacak sualler diyede bilinir.Türk,Kürt,Çerkez ,Laz,Alman,İngiliz ne oluyor?Bunlar insanın ırkı,soyu oluyor.
Nuh Tufanı olduğunda Hz.Nuh’un üç oğlu Sam,Ham ve Yafes ve eşleri hayatta kalıyorlar bütün insanlık onlardan tekrar neşet ediyor.
Külli mevlüdün,ala fıtratıl İslami.Hadis-i şerifi muktezasınca,her doğan çocuk mümin olarak dünyaya geliyor.İslamda ırkçılık yok ama vatan sevgisi var.Hubbul vatan,minel iman demişler.Vatanı sevmek imandandır.
Benim soyumdan olan biri olanTürk, İslam düşmanı ise bana sevgili değildir.Benim dindaşım olan başka ırk ve soylara mensup din kardeşlerim bana daha sevgilidir.
Ölçü din kardeşliğidir,ırk,soy,nesep daha sonra gelir.Eshabı Kiramın hayatında bunu görüyoruz.
Bilalı Habeşi Habeşli bir köleydi,Selmanı Farisi İran’lı bir müslümandı.
Türk olmayan birisine zorla Türküm dedirtilebilir mi?Dese ne olur,demese ne olur?İslam bizi ondört asırdır birada tutan en muhkem bir kale ve mayadır.
Yaratılış olarakta Allahın hikmeti Türkiye denilen bu Anadolu toprağında dünyaya ayak
basmışız.Çinde,Gana’da,Zambiya’da dünyaya gelebilirdik.
İslam dini bir ırmak ise bütün ırklar,etnik unsurlar onun kolları çayları dereleridir.Hiç bir çay,dere Kızılırmağın yanına varıp da benim bunda payım var,benim bunda katkım var diyebilir mi?
Müslümanlar da vatanını sever,ırkına tabi olarak anılır ama ben Kürtten üstünüm çünki ben Türküm diyemez.
’Ne mutlu Türküm diyene sözü’ kadar İslama ve Türklüğe zarar veren bir söz daha duyulmamıştır.Bu da benim şahsi görüşüm katılırsınız katılamazsınız..
İslam dini bunu yasaklamıştır çünki Resulullah Efendimiz Veda Hutbesinde bunu yapanları lanetlemiştir.
Biz birlikte Yüce İslam dinini oluşturuyoruz.Hiç kimse bizi etnik ayrımcılık yaparak bölemez.
Bir dağın ortasında,yalnız bir mağarada olsak bile afaki ve enfüsi delillere bakarak Allahı bulmak bize vacip olmayacak mıydı?
Elbette onada yalnız Allahın var olduğunu bilmek kadarı,aklına nisbetle sual edilecekti.
Bunlar akaid konuları,fazla tartışmaya gelmez,akaid kitaplarından veya bir alim kişiden öğrenilir ve o şekilde inanılır.
Türkiye Türklerindir ’sözü ne kadar yanlış bir ifade oluyor.Hürriyet denilen eski sahibinin dönme olduğu bilinen gazete yıllardır,ulus devlet binası üzerine ihdas edilmiş görüşleriyle Türkiye dediğimiz Anadolu toprağında yaşayan Türk,Kürt,Laz,Çerkez,Gürcü,Arap vs.kardeşlerimizi yaralayacak yayınlar yapmıştır.
***
İlk ve Orta Çağ’da aynı ırktan gelen insanlar bir arada yaşardı. Zamanla siyasî, ictimaî ve iktisadî sebeplerle, farklı ırktan da olsa insanlar bir araya geldiler.
Bunlardan güçlü olan, dil ve kültür cihetiyle diğerine tesir etti; bu da asimilasyona yol açarak milletler teşekkül etti.
Türklere bu ismi veren Çinliler ve Romalılardır. 1071’den itibaren Anadolu’ya akan Oğuzları da, Avrupalılar Türk diye anmıştır. Türkler kendilerine ne isim veriyordu?
Muhtemelen hiç. Zira o zaman herkes kendi kabilesini bilir ve söylerdi. Oğuz, Oğuzdu; Kayı, Kayıydı. Kıpçak, Kıpçaktı; Uygur, Uygurdu... Aynı ırktan olmalarına rağmen, bir aidiyet hissine sahip değil idi. Bütün dünyada da böyleydi.Antik Çağ’da, aynı lisanı konuşan insanlarda bir millet şuuru aramak yersizdir.
Milletler kendilerini umumiyetle mensup oldukları din veya kültürle ifade ederdi. Alt kimlik olarak da ırkı bilmiştir.
Bir Rum, evvela Ortodoks’tur. Modern devirde ise ulus-devletlerin, suni ırklar inşa etmesi kaçınılmazdı.
Bu sebeple mesela hepsi Helen aslından olmayan, başka soylardan gelen, ama Rumca konuşan Ortodokslar, Yunan ırkını teşkil etti.
***
Türk kelimesinin etnik tarif olarak kullanılması Avrupa’daki milliyetçi cereyanların tesiriyledir.Leh milliyetçisi olup, Ruslardan kaçarak Osmanlı’ya sığınan sonra da Müslüman olarak Mustafa Celâleddin Paşa adını alan Konstantin Borzecki (vefatı 1876) ve Nazım Hikmet’in dedesi olan oğlu Hasan Enver Paşa, Türklerin menşei üzerine ilk kafa yoranlardandır.
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki gayrimüslimlerin giderek bağlarının zayıflamasını gören bazı entelektüeller, Garpçılık, Osmanlıcılık, İslamcılık gibi cereyanları bırakıp, başka bir fikre bağlandılar: Türkçülük...
Bu, hem siyasî, hem kültürel manada Türk hüviyetinin öne çıkarılması manasına geliyordu. Avrupalılar bunlara Jön Türk adını verdi.
Balkan Harbi’nin felaketle neticelenmesi üzerine, Jön Türkler, artık dünyadaki bütün Türklerin siyasî birliği olarak anlamaya başladıkları ideolojiye iyiden iyiye sarıldılar.
Bunda İsmail Gaspirinski gibi Rus esaretindeki Kırımlı ve Kazanlı entelektüellerin de tesiri oldu.
Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Moiz Kohen, Mehmet Emin Yurdakul cereyanın en mühim mümessilleridir.
Türklerin ideal yurdu, yeni ideolojiye de adını vermiştir: Turancılık...
Avrupa’daki faşist fikirlerin de tesiriyle, Türkçülük, milliyetçilik olarak değil, ırkçılık olarak anlaşılmaya başlandı.
İmparatorluk böylece çözüldü. Başta İslâmî bir jargon kullanan yeni rejim, bilahare ırkçı manasıyla Türkçülüğü, hakiki Türkleri rahatsız edecek derecede, resmî ideoloji hâline getirdi.
Türkiye artık bir ulus-devlet idi; ama halkının beşte biri Türk ırkından değildi. Bunları ya yok ya da Türk saymak lâzımdı. Gazi’nin 1923’te Adana’da yaptığı konuşmada, “Bu memleket sizindir, Türklerindir” sözünde buna işaret vardır.
Gazi, 1926’da Reisi cumhur Köşkü’nde İdman Cemiyeti’nin toplantısında ırk ıslahı projelerinden bahsetmiş; 1927 tarihli ’Gençliğe Hitabe’de, “Ey Türk genci, muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” sözüyle, bunu tebarüz ettirmiştir.
“Güneş-Dil Teorisi” ve “Vatandaş, Türkçe konuş!” kampanyası, kafataslarının ölçülmesi, ‘Türk ırkı’nı, ‘Türk milleti’ hâline getirme projesinin parçasıdır.
II. Cihan Harbi devri, Turancılık yapacak zaman değildi. Turancılıktan bahsedenler, hapse atılıp işkence gördü.
Zamanla Türk, “Türkçe konuşanlar”; “Türk’üm diyenler” ve nihayet anayasada da ifadesini bulduğu şekliyle, “Türkiye vatandaşları” için kullanılmaya başlandı.
12 Eylül’den sonra Türk-İslâm Sentezi olarak bilinen resmî ideolojiye göre, Türk, “Türkçe konuşan Müslüman” idi. “Türk müsünüz, Müslüman mısınız?” sualine Türkeş, “Tanrı Dağı (7429 m) kadar Türk; Hira Dağı (281 m) kadar Müslümanım” diyerek, münakaşaya nokta koydu.
Geniş bir kesimde XXI. asırda hâlâ çocuklara ’Andımız’ gibi faşizan bir metni okutmak trajikomik bulunmakta; ırkçılık esasına dayalı olmaksızın milletin refah ve saadetini istemek; bunun için çalışmak manasına gelen Türk milliyetçiliği ile çağ dışı ideolojileri irtibatlandırmak irtica olarak görülmektedir.
Türk kelimesinin bir de sosyolojik mânâsı vardır. Türkler, Müslüman olduktan sonra, Müslüman olmayan ırkdaşları ile İslâmî kültürü zayıf göçebe ve köylüler hakkında Türk tabirini kullanmıştır.
Anadolu’nun çok yerinde bu tabir, sıradan köylüler için kullanılmıştır. Bu çok normaldir.
Klasik devirde, bir Türk’e, “Hangi millettensin?” dense, Müslüman olduğunu, sonra da belki mensubu bulunduğu aşireti söylerdi.
I. Cihan Harbi esnasında İttihatçı bir subayla genç bir asker arasındaki konuşma:-Oğlum Türk müsün? -Hayır, Osmanlıyım. -Nece konuşuyorsun? -Türkçe. -Öyleyse Türksün.-Hayır efendim. -Ülen padişah da Türk? -Hayır, padişah Türk olamaz.
(Rahmi Apak’ın Hatıraları)
1918’de Alman hâkimiyetinden kurtulmaları Macarları köklerini aramaya sevk etti. Bu sayede Türklerle akrabalıklarını yeniden keşfedip ciddi araştırmalar yaptılar.
Türkler de menşelerini büyük ölçüde Macarlar sayesinde öğrenebildiler. Dünyada Türkoloji ilminin kurucusu Macarlardır.
Dr. Reşit Galip, Andimizin mucidi yazarı, ezanın yasaklanmasında; Türkçe ibadette; Halkevleri’nin kurulmasında;
Dârülfünun’un kapatılarak nice ilim adamının sokağa atıldığı meşhur ’üniversite reformu’nda mühim rolü olan bir inkılapçıdır.
Rodos’ta Alliance Israelite Yahudi mektebinde kız-erkek karışık okuduğu için açık fikirlidir.
Maarif Vekili Esat Bey’e karşı 19 Mayıs’ta kızların şortla gösteri yapmasını müdafaa etmiş; bu sebeple Gazi, kendisini Çankaya sofrasından kibarca kovduğu hâlde,
“Burası milletin sofrasıdır. Beni kovamazsınız” diye diklenince, Gazi, “O hâlde biz sofrayı terk ederiz” diyerek meseleyi uzatmamış; fakat sonra Esat Bey’in yerine Reşit Galip’i maarif vekili yapmıştır.
Vasfi Rıza’nın “Evin, her yaptığı hoş görülen şımarık çocuğu” diye andığı Reşit Galip, İskilipli Atıf Hoca’yı asan İstiklâl Mahkemesi’nin de savcısıdır. Baskın Oran’ın büyük kayınpederidir.
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci – Türkiye Gazetesi -
***
Siyonistler ve İngilizler,, İslam birliğini bozmak, parçalamak için Irkçılık kozunu kullanmıştır. “Elhamdülillah Müslümanım.” Düstüru yerine “Ne mutlu Türküm diyene” dediğimiz için 80 yıl yerimizde saymadık mı zaten?
Sen git, Kürt kasabasının girişine bu yazıyı as ve bir provokasyona zemin hazırla, sonra da terörden dert yan. İğneyi kendine batıracaksın önce.
Siyonistler, Kürtlerdeki ırkçılık damarını kabartıp, devlete ve Türklere düşman etmek için epeydir çalışıyor. Aklı başında olan bir Kürt kardeşimiz, Kürtçülük davası değil, İslam davası gütmesi gerektiğini bilir ve BDP denen ırkçı oluşumdan uzak durur.
Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, Irkçılığı cehalet devrinden kalma çirkin bir dâvâ olarak nitelendirmiştir. Konuyla ilgili pek çok hadis-i şerif vardır:
“Kim hevasına uyarak bâtıl yolda cenk eder, kavmiyetçiliğe çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa, cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbni Mace, Fiten, 7)
“Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir: “Kaderiye (‘kişi kendi fiilinin yaratıcısıdır.’ cümlesinde ifadesini bulan, kaderi inkâr dâvâsı). Unsuruyet dâvâsı (ırkçılık) ve dinî meselelerde gevşeklik etmek.”(Taberanî, Mu’cemü’s-Sağir, 158)
“Asabiyet dâvâsına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir..” (Ebu Davut, Edeb, 121)
Veda Hutbesi’nde İki Cihan Serveri Efendimiz Aleyhisselam şöyle buyuruyor:“Ey İnsanlar!.. Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır.
Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur.
Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız Ondan en çok korkanınızdır.Allah’a emanet olun.
Osmanlı ,Selçuklu Devletleri zamanında gül gibi birarada yaşayan,Çanakkale’de aynı mevzide kafirlere karşı bu aziz vatanı savunan kardeşlerimiz şimdi niye ayrı cephededirler?.
Bizi sinsice kimler birbirimize bu kadar düşman etti acaba?Burası Türkiye,burda yaşayanlarda İslam Milleti, İbrahim Milleti,Türkiyelilik üst çatı,altta tüm soy ve ırklardan oluşan yapı, Büyük Cihanşümül Devleti ifade etmez mi ?
Azerilerde Türk ve müslüman.Oraya Azerbaycan,Özbeklerin yaşadığı ülkeyede Özbekistan diyoruz.Coğrafi konum vatan topraklarına isim oluyor.
Bütün Türk ve diğer milletler Hacda,bir camide hemence biraraya geliyoruz.Kaldı ki birde Ümmet Birliği var.
Biz ümmet-i icabet olmuşuz,Sevgili Resulümüzün davetine icabet etmişiz,diğer bütün dünyada yaşayan insanlarda Ümmet-i davettirler.
Onların İslama girmelerine sebep olmak vazifesi de müslümanların uhdesine verilmiş.
Dün akşam Ankara’da bir Hocamı dinlerken bu düşüncelerimi gözden geçirdim.
İslamda ırk üstünlüğü yok,olursa eğer Nazi Almanyasından ,İtalyan faşistlerinden bir farkımız olur mu?
Faşist benzetmesinden kimse gocunmasın.
Bunlar siyasi görüşlerdir.İslamın ruhuna yüzde yüz aykırı bir durum olur.
Bu yazıyı düşüncelerimi ifade etmek için yazıya aldım.
Allahın selamı,rahmeti,berakatı tüm müslüman kardeşlerimin üzerine olsun.Esen kalınız..
11.12.2013-KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU***
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.