hoşçakal..
hiç kolay değildir bunu söyleyebilmek.
bi kez söylenirse geri alınmayacağını biliriz hepimiz .ve söyleriz işte..hoşçakal..insan en çok sevdiğini canından öte can dediğini bırakıp giderken nasıl olurda o nun hoş kalacağını düşünürde bunu söyleyebilir ki?ya kalan..hoş kalırmı bakarken içinin titrediği,kıyamadığı hani açıpta yüreğinin içine sığdırası giderken..
gitme zamanı gelmişse öncesini düşünürüzde yaşanmışlığın ,sonrasını pek düşünmeyiz yaşayacaklarımızın.....herşeyde aklımıza gelen birlikte yaptıklarımızdır..yada ona ait şeylerdir anımsadıklarımız..kızarmış ekmeği nasıl da çok sevdiği,denize bakarken en uzaklara nasıl baktığı,sokak kedileriyle oynaştığı ve elimizi tuttuğundaki yüreğinin çarpıntısını taa ayak parmaklarımızda hissettiğimizdir..
sevdiğinleysen dünya bile renk değiştirir sanki..konuşmayan kuşlar konuşur,ağaçlar bile dile gelir..yüreğin hiç durmayacak kadar sesli çarpar..duyacaklar diye tereddüt edersin..her şarkı dileğindir..iki kişilik olur tüm slow şarkılar..o vardır her notasında..her sabah aynı heyecanla uyanıp aynı hayranlıkla bakarsın uyku mahmurluğundaki gözlerine..binlerce kez şükredersin iyi ki seviyorum iyiki burada diye..akşamları koşarak gelmek sıkar,uçarak gelmeyi dilersin her alacakaranlıkta kapıya vardığında..sanki bin yıldır görmemiş gibi özlemle sarılırsın ,oysa sekiz saattir ayrı kalmışlığın..
bir gün film izlerde film biter gibi perde kapanır..artık gitme zamanıdır..sanki sinema salonunda gibi oturduğun koltuktan kalkacak gücü bulamazsın..hani kırılır ya elin kolun,boşalır ya için, içi boş korkuluk gibi kalakalırsın..
bugüne kadar şahit olduğun hangi gitmek, bu kadar seni darmadağın etmişti diye düşünürsün..bulamazsın..bu kadar zormu olurdu ki gitmeler..ve geri kalmalar..hani bi şarkı var ya sezen aksu yazmış;
’bir daha bu yolları aynı hevesle yürürmüyüm
kimbilir ne bekliyor kalırmıyım,ölürmüyüm..
ne malum dünya gözüyle bir daha görürmüyüm’
nasılda yakışmış gitmelere bu şarkı..tek sözcük,o söylenmesi en zor sözcük nasılda böyle kalın roman gibi içinde barındırır iki kişinin tek kişi olduğu bi hayatı..
düşünürüm de hiç ağır basmaz birinden biri gitmekle kalmanın..ikiside aynı şekilde acıtır sanki..hoşçakal denilsede ne giden hoşgider,nede kalan hoşkalır...
29 NİSAN 2008
YORUMLAR
Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra, yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:
"Buraların yabancısıyım" demiş. "Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler."
Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:
"Ben de buraya ilk defa geliyorum" demiş. "Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde."
Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez. Çocuk:
"Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz?" diye gülümsemiş. "Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten."
"iyi ama..." demiş adam, "Bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?"
"Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez" diye atılmış çocuk. "Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız."
Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir kâğıt para çıkartıp teşekkür ederken fark etmiş onun kör olduğunu. (sevgiliye mektuplar yazardım sen [email protected]
Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın durumunu fark ettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:
"Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, görmeyi o kadar çok özledim ki... Sizinkiler sağlam, öyle değil mi?"
Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:
"Artık emin değilim" demiş. "Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür...
KUTLARIM ŞAİR.
canımmm ne zordur ayrılık neler yazılmadıki neler söylenmediki ardından... ama bazen gitmeler mecbura kalır o zaman kalana da gidene de off ne acı.. yaşam bu ki insanlara her türlü tadı vermiş ruhumuzun olgunlaşması için... devam canım o harika yüreğini yürekten öpüyorum
bütün gitmeler birbirine benzer ya giden kalanı ya kalan gideni yalnız bırakır.hoşçakal belki de yalnız kal demenin en ince şekliydi bilirsin ne kadar ince olursa bıçak yara o kadar derin kesilir ve hissedilmez yara derin ve hissetmiyorsun kan kaybını.belki kanın bittiğinde hissedersin.işte hoşçakal budur
yazı güzel de...
terkedildikten hemen sonra insanın aklına gelmiyor yaşanmış güzel günler, kızarmış ekmek kediler falan. önce üzüntü öfke ve çaresizlik karışımı garip bir duygu sarar insanı. sırasıyla öfke, üzüntü ve çaresizlik terkeder sonra. geriye kalan boşluk önceleri o güzel hatıralaral dolar ki bu hatıralar zaman zaman hüznü geri getirebilir. derken boşluğu bu hatıraların doldurma oranı giderek düşer, yeni uğraşlar arkadaşlar edinilir. yeniden terkedilme duygusu sevgiye yenik düşünce de yeni bir aşk. bu aşkta da terkedildikten sonra döngü yeniden başlar (BENCE).
çok uzun oldu galiba ama size katılıyorum. ne hoşçakal diyen ne de denilen "hoşça" kalabiliyor.
tebrikler ve saygılar.
Suat Uğur tarafından 4/30/2008 12:40:46 AM zamanında düzenlenmiştir.