Zaman ve Ben
Soluk gökyüzünün altında, hep bir köşesinden unutulmuş turuncu kentlerde. Kentlerin kenar mahallelerindeki kaldırımlarda, kaldırım taşları arasında yeşermeye çalışan, yeşilsel bir çizgiyle anlamdaş hayatım; kaldırım taşları gibi aramıza giren zamanın kucağında, ona inat, her bahar yağmurunun ardından yeniden açıyor isyan bayrağını.
Yeni dostluklara, yeni aşklara, yeni takım elbiselerimi geçirip üzerime; daha deneyimli ama sonunu bilen bir kelebek olarak yeniden çıkıyorum kozamdan. Kaldırımlara bırakılmış döl zaman dışında hiç bir şeye ihtiyacı olmadan gelişiyor. Ve sert rüzgârların, aşırı sıcakların ardından yıkılacağını bildiğim köprülerden geçiyorum; korkusuz. Üzerinde yürüyorum hava karardığında mezarım olacağını bildiğim kaldırımların, üstüne basarak; eski dostlukların, eski aşkların, eski insanların.
Yeni elbiseler yapıyor tanımadığım insanlar bir zamanlar bana ve belki birkaç eskimiş insana daha yuva olmuş kozalardan. Eskidiği gibi üstüm başım, akıl sağlığımı da yitiriyorum. Eskimiş bir aklın anlayamayacağı kadar karışıklaşıyor, hayatlar, ilişkiler. Aklımda hep bir ihtimal olarak durduğu için alışkanlık olduğu bazı hislerin, duyumsayamıyorum eski tadını söyleşmelerin, sevişmelerin. Sana eskisi gibi gülümseyemediğim için duyduğum utançtan bir harakiri kurtarıyor beni. Kendiliğinden karışıyor eskimiş kaldırımlara cesedim, hiçbir şeye ihtiyaç duymadan; zaman dışında.
Şartların yeniden olgunlaşmasını bekliyorum ruhumda olacak devrim için. Mamafih her şey zamanın kucağında.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.