- 1793 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DOĞRU İNSAN OLMAK ve GERÇEKLER
Hani bazı filmlerin mahkemede geçen duruşma sahnesinde, tanıklara bir yemin ettirilir. Gerçeği yalnızca gerçeği söyleyeceğime diye başlayıp devam eden bu yemin ile insanların doğruyu söylemesi istenir.
Bazen O sahnelerde görürüz ki, insanlar gerçekleri söylemeyip doğruları gizlerler. Çünkü bu insanların kendileri doğru olmadığı için gerçeğin yerine yalanı tercih ederler. Yada başka bir ifadeyle geçekleri görmek istemezler.
İçinde yaşadığımız şu dönemde ülkemiz yerel seçimlere hazırlanırken, bütün yurtta tatlı bir heyecanla demokrasi şöleni yaşanması gerekirken maalesef iftiralar ve yalanlar havada uçuşup entrikalar kol geziyor.
Daha düne kadar hükümetti cemaatlerle işbirliği yapmakla suçlayanların, bu gün kendilerinin cemaatlere göz kırpıp, cilve yapıyor olmaları ne kadar ayıp ve ne garip bir durum, hani muhalefetin ilkeli siyaset yapacağız omurgalı siyaset yapacağız iddialarına ne oldu? Demek ki doğru söylemiyor! Gerçek niyetlerini gizliyorlar.
O halde yiğidi öldür hakkını ver sözünden hareketle doğruyu ve gerçekleri biz vatandaşlar söyleyelim.
Gerçek şudur ki muhalefet partilerinin, hiçbir vizyonları olmadığı ve hiçbir proje ortaya koyamadıkları için yalan ve iftiralarla siyaset yapmaya çalışıyorlar. Biri Türk ırkçılığının diğeri Kürt ırkçılığının peşinde bir diğeri ise 1940’lı yılların öncesine takılıp kalmış, günümüzdeyse mesailerinin önemli bir bölümünü Silivri’de geçirip halen askere topuk selamı vermenin hevesinde, askeri vesayete bağlı basiretsiz bir siyaseti sürdürmeye çalışıyorlar. Bu nedenle de sivil anayasanın hazırlanma sürecinde özgürlükçü bir sivil anayasayı milletimize layık görmeyen bir anlayışla halkın tepkisinden çekindikleri için şımarık çocuklar gibi ne masadan kalkıyorlar nede uzlaşıyorlar akıllarınca zaman kazanmaya çalışıyorlar. Olur ya belki bir mucize olur da kendi bağnaz anlayışlarına dönük statükocu anlayış toplumda yeniden oluşur da yine yerinde sayan bir arpa boyu ilerlemeyen karanlık Türkiye’ye geri döneriz diye bekliyorlar.
Oysa ülke insanın yüzde doksanlık bir bölümü mevcut muhalefettin siyasi anlayışından en az 30 yıl önde olan, demokrasi bilincine ve daha ilerici bir vizyona sahiptir. Dolayısıyla Muhalefet partilerinin söylemleri vatandaşı tatmin etmiyor. Hal böyle olunca hükümet olan siyasi parti her seçimde oylarını artırarak iktidar olması vatandaşın beklentilerine cevap veriyor olmalarından kaynaklanıyor Gerçekte iktidar partisinin oy oranının %20 oranlarında olması gerekirken %49.9 oranın da oy almasının en önemli nedeni iktidarın söylemleri ve icraatlarının her siyasi görüşten vatandaşı tatmin ediyor olmasıdır.
Eğer muhalefet partileri kendilerini yenilemez, değişen yenidünya düzenine ayak uyduramaz ve yerinde sayan siyaset politikalarından vazgeçmezlerse. İktidarın %49.9 oy oranı maalesef kemikleşmiş oy oranı haline dönüşür ki, buda demokrasi adına iyi bir durum olmaz onun içinde muhalefet partileri ve onların mensupları da, iktidar partisinin üyeleri gibi kapı kapı dolaşıp seçmenle bire bir irtibata geçip projeleriyle seçmeni ikna etmeli ve çok çalışmaları gerekir. Bu durumu birçok kez yaşadığım bir örnekle netleştirmek istiyorum.
2011 Seçim sürecine girildiği bir Pazar günü evimde oturmuş günlük gazetelerime göz atıyordum. Kapı çaldı kapıyı açtığımda iktidar partili ikisi hanım biri bey üç genç karşımda duruyordu. Bana tebessüm ederek ellerindeki broşür ve küçük hediyeleri uzatıp benimle birkaç dakikalık bir konuşma yapmak istediklerini söylediler. Bende kendilerine vakit ayıramayacağımı söyleyerek teşekkür edip bana vermek istedikleri broşürleri ve hediyeleri almayıp kapıyı kapattım, sanırım aradan on dakika gibi bir zaman geçmişti ki, kapı yeniden çaldı yine bu üç genç karşımda gülümseyerek içeri girip benimle bir çay içip misafirim olmak istediklerini söylediler. Öylesine sempatik güler yüzlü pırıl pırıl gençlerdi ki, doğrusu bu defa bana içeri buyur etmekten başka şans bırakmamışlardı. Hal hatır sorma faslından sonra bana üyesi oldukları siyasi partinin yeniden iktidar olduklarında neler yapacaklarına dair projelerini anlatmaya başladılar.
Yaptıkları ve yapacakları metrolar dan bahsettiler
Sağlık alanında yapacakları yeni hastane yenileyecekleri sağlık kuruşlarını ve bu alanda yapacakları yatırımlardan anlattılar,
Yaptıkları ve yapacakları Oto yollar, köprüler, hava alanları, hızlı trenden bahsedip,
Tarım alanındaki hedeflerini yapacakları sulama barajı tarımda ne kadar çok insanı istihdam edeceklerinden bahsettiler, v.s. v.s son olarak da
Sanayi ve enerji alanındaki yatırımlarını anlatıp görevlerini yapmış olmanın öz güveniyle
yeni bir seçmeni ikna etmek için kararlı ve azimli bir şekilde evden ayrıldılar.
Gerçi onların söylediklerinin birçoğunu televizyon ve gazetelerden öğrendiğim ve bildiğim şeylerdi. Ancak bu gençlerin heyecanı azmi ve dikkat çekici bir özelikleri de muhalefeti kötülemek yerine partilerinin projelerinden bahsetmeleriydi doğrusu ilkeli davranmalarını çok beğenmiştim. Sanki bu konuda özel eğitim almış insanlardı, adeta ürün pazarlamacıları gibi seçmeni etkilemeye çalışıp, üyesi oldukları gönül verdikleri siyasi partilerine oy vermesi konusunda seçmeni ikna etmeye çalışıyorlardı, ben ikna oldum mu? Orası bende kalsın,
Gerçek olan şu ki,%49.9 seçmeni ikna etmeyi başarmışlardı.
Doğrusu bu azim ve çalışkanlıkla daha çok seçmenin oyunu almayı başaracaklardır.
Serhat BİNGÖL
07/12/2013
YORUMLAR
Yazı güzel ama taraflı, tarım alanındaki atılımlarını gördük, saman ithal ediyoruz, nasıl oy topladıklarını siz anlatmışsınız zaten, ufak hediyeler.
Siz o hediyelere itibar etmemiş olabilirsiniz ama o kadar cahil ve ihtiyaç sahibi insan var ki "ötekiler hiç birşey vermiyor bunlar yine birşeyler veriyor" diye oy verenler var.
Makarnayı, kömürü, erzak poşetlerini, çekyatları, elektriksiz köylere dağıtılan beyaz eşyaları, naktî yardımları bilmeyen yok sanırım, tarlaların mesken, ölülerin seçmen yazılması da cabası.
E biraz da din sömürürseniz bu ülkede iktidar olmak kolay.
Bu iktidarın sattığı kamu kuruluşlarını, arazileri, fabrikaları, barajları, limanları, otoyolları, bankaları ben satsam bir Türkiye daha kurardım.
Cemaatle araları açıldı, Türk halkı gözünü açtı, şimdi tek umutları Kürt halkının oyları, bu yüzdendir Apo ya tanınan haklar, bu yüzdendir yasaklı Şiwan Pervere " Doğuyu koruduk kan emici düşman Türklerden" diye Kürtçe türkü söyletip ailecek ağlaşmaları.
Kesin olan bir şey de şu, muhalefet bu liderlerle hiç bir sonuç alamaz, muhalefet partilerinin içinde liderliği hak eden genç, dinamik, vizyon sahibi insanlar var ama maalesef her lider kendini düşündüğü için oturduğu koltuğu bir türlü terketmiyor, oysa ülkelerini ve partilerini düşünseler gençlere yol açmak için kendileri istifa ederler.
Selam ve sevgimle.
cetiner07 tarafından 12/9/2013 1:10:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
Serhat BİNGÖL
Kıymetli dostum Mustafa
Evet, yazıyı bitirip son kez de kendim okuduğumda bende de taraflı bir yazı olmuş gibi bir düşünce oluşuyor haklısın fakat emin olmanı isterim olabildiğince kendimce oto sansür uygulamış olmama karşı ne yapabilirim maalesef gerçek bu adamlar ful çalışıyorlar. Bu duruma bir örnek vermek istiyorum. kaldı ki buna sende tanık olmuşsundur. her partinin ülke genelinde tüm semtlerde kurdukları seçim bürolarını muhalefet partileri öğlene doğru açıp, akşamda bakkal dükkânı gibi saat 7 de kapatıp giderlerken, iktidara ait seçim büroları gecenin 2sine 3üne kadar açık ve sabahın erken saatinde de yeniden çalışmaya başlıyorlar. Yazıda belirttiğim gibi kapı kapı dolaşıp seçmeni ikna turlarına çıkıyorlar vs vs durmak bilmeyip çok aktif bir şekilde çalışıyorlar bu yönleriyle adamları taktir ediyorum kaldı ki aynı siyasi görüşte olmasam da ülkeye yaptıkları yatırımları bir kısmını da beğeniyorum bu yatırımları benim gençlik yılarımda sempati duyduğum partinin yapmasın çok arzu ederdim ama nerdeee onlar halen kendi iç çekişmelerinden çıkabilmiş değiller.
Benim asıl korkum iktidar partisinin oylarının giderek kemikleşmiş oy potansiyeline dönüşmesi çünkü adamların seçmeni giderek fanatikleşiyorlar. Bu durumu arkadaşımın anlattığı güler misin ağlar mısın türden bir olayla yorumunuza cevabımı sonlandıracağım.
Arkadaşımın yaşadığı apartmanda iktidar partisine gönül vermiş komşusu yaşlıca bir amca seçim günü ölüm döşeğindeymiş. Başında Yasin okunuyor son nefesini vermesi beklenirken, adam oğullarına eliyle işaret edip yanına çağırmış fısıltıyla oğlunun kulağına oy kullanmak istediğini kendisini oyunu kullanacağı sandığa götürmelerini istemiş. Ne yapalım ne edelim derken ölüm döşeğindeki babalarının son arzusunu yerine getirmek için binbir zahmetle yaşlı adamı oyunu kullanacağı sandığa götürüp oyunu kullanmasını sağlamışlar eve getirdikten kısa bir süre sonra yaşlı adam vefat etmiş. Arkadaşımın tanıklığında yaşanmış bu olaydan yazımda bahsetmedim taraflı olmasın diye.
Şivan perver konusunda daha önceki yorumlarımızda fikrimi söylemiştim bu konuda fikrim aynı:))))
Şu yardım meselesine gelince evet suiistimaller yaşanıyor ancak gerçektende seçim haricinde de yoksul insanlara düzenli bir şekilde gıda yakacak ve salık hizmetlerini ayağına kadar götürüyorlar. Bu durumda ne yapabilirim bu gerçekleri yok mu sayayım. Muhalefet partililer de aktif olsunlar çok çalışıp seçmeni ikna etsinler haksız mıyım? Çok uzadı biliyorum ancak seninle aynı fikirde olmasak da uygarca tartışmakta güzel:)
En derin sevgi selamlarımla.
(Mustafa Çetiner)
İyi şeyler de yapıyorlar evet ama bu çaldıkları kovandan halkın ağzına bir parmak bal çalmaktan öte değil.
Bir lider kendini ve ailesini 12 yılda orta halden Avrupa zenginler listesinin üst sıralarına taşıyorsa onun dürüst çalıştığı hele de İslâma hizmet ettiği nasıl söylenebilir?
İhaleler dünürlere ve yandaşlara veriliyor, oğula gemi filosu, hanıma hastaneler zinciri, kıza yüklü maaş, damada medya kuruluşları veriliyorsa, dindarlıktan bahsedip çocuklar Amerikada okutuluyor, bir oğul bedelliyle, diğer oğul sahte çürük raporuyla askerden kaçırılıyorsa bu insana Allah yolunda dürüst bir lider diyebilir miyiz?
Yazacak şey çok ama parmaklarım ağrıdı cepten yazıyorum:))
Bu sayfalarda siyaset yazılmasını benimsemiyor, genellikle de okumuyorum.
Bir çok siteden, sırf bu sevimsiz siyaset edebiyatı yüzünden ayrıldım.
Buraya, bu güzel deftere düştü olumuz sonradan.
Burası, diğerlerine nispeten daha düzenli, daha seviyeli.
Aslında, burada siyaset yazanlar bile, belli bir düzeyde kalmaya gayret gösteriyorlar.
Sizin yazınızı, değişik konulara değineceksiniz düşüncesiyle okumaya başlamıştım...
İş siyasete kayınca, yine canım sıkıldı ama, akıcı üslup yazıyı terk etmemi engelledi.
Okudum sonuna kadar.
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki;
son zamanlarda okuduğum en güzel siyasetle ilgili çalışmaydı.
Konuyu işleyişiniz ve akıcı anlatımınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum.
Serhat BİNGÖL
Kıymetli dostum
Yazıya yaptığınız yorumunuzdan dolayı size çok teşekkür ederim.
Gökhan Bey sırf sizin gibi değerli dostumun hatırı için siyaset dışındaki konuları işleyen yazıları da âcizane becerebildiğim kadar kaleme alıp yazmaya çalışacağım.
Siyasi içerikli yazı yazmamın birçok nedeni var, bunlardan bir gençlik yılarımdan bu güne farklı boyutlarıyla siyasetin çok içinde olmamın etkisindendir, diye düşünüyorum. Bu konuda anlayışınıza ve hoşgörünüze sığınıyorum. Bir başka nedeni de,
Ki, bu konuda beni en iyi siz anlarsınız şöyle, sizde yurt dışında bulunmuş birisiniz. Ülkemizin sahip olduğu imkânların, çok azına sahip olan ülkelerin hızla gelişmiş ülkeler arasına giriyor olmalarına karşı güzel ülkemizin, hak ettiği yerin çok gerisinde olmasının, verdiği bir duygu haliyle, ülkemizdeki yerinde sayan siyasi anlayışa ve hoyratça harcadığımız, boşa geçen zamana maalesef kayıtsız kalamıyorum.
Kısa zamanda dünyanın en güçlü ekonomisine sahip olma fırsatını kısır tartışmalarla heba eden siyasetçilere karşı suskun kalamayıp Yani başka bir deyişle müthiş bir servetin üzerinde oturup, züğürt gezen ülke insanımın haline kayıtsız ve duyarsız kalamıyorum. Bazen keşke yurtdışına hiç çıkmasaydım, farklı ülkeleri hiç görmeseydim, o zaman belki ülkemle diğer ülkelerin turizm den, Sanayileşmesi’ne varıncaya kadar vs sosyo ekonomik durumunu görmez ve mukayese etmez dolayısıyla mevcut standarttı kabullenip yaşar giderdim fakat öyle olmuyor işte, bu yüzden farklı konularda yazı yazsam da arada bir bu tür siyasi yazılarım olacaktır. Anlayın beni hani karınca misali,,,,
En derin sevgi ve selamlarımla.