- 6066 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
sol ayağım
SOL AYAĞIM
Chrısty Brown 1932 yılında Dublinli bir duvar ustasının 22 tane çocuğundan biri olarak
dünyaya geldi. Beyin felci kurbanıydı ve bu nedenle sol ayağı dışında diğer organlarını etkin olarak kullanamıyordu.
Chrısty Brown için hayat bir mücadele ile olacaktı. Kimi zaman ümitsizlik kimi zaman ise büyük umutlarla dolu olacaktı. Çoğu zaman her insan gibi o da normal bir birey olmayı istemişti, fakat elinden bir şey gelmiyordu. Belki de bu çaresizlikti Chrısty Brown’a sol ayağını kullanmasını öğreten. O da bir şeyler anlatmayı, yazmayı, okumayı duygularını ifade etmeyi istiyordu. İlk önce tebeşiri sol ayak parmaklarıyla tutmayı başarabilmişti ve daha sonraki hayatında da böyle olacaktı. Ama sadece tebeşiri değil; hayatını, duygularını, aşklarını bu sol ayak parmaklarıyla tutmayı öğrenecekti. Onun için en büyük avantaj zihnini kullanabilmesiydi. Çünkü daha küçük yaşlardayken doktorlar zihin engelli tanısı koymuşlardı. Annesi de o da biliyordu ki zihin engelli değildi. Chrısty Brown küçüklüğünde akranlarıyla oynarken bu eksikliklerini pek fark etmemiş gibiydi yada üzerinde o kadar durmuyordu. Fakat yaşı ilerledikçe bu eksiklikleri farkına varıyor çoğu zaman ümitsizlik içinde bir kenara çekiliyordu. En çok etkilendiğim bölüm bedeninin biçimsiz olmasında dolayı çok üzülüyor ve kendisinin neden kardeşleri ve arkadaşları gibi olmadığı için mahzun oluyordu. Hayatında rastladığı kızlardan etkilenmiş olmalıdır ki gittiği her farklı yerde tanıştığı kızları otobiyografisinde ele almaktadır ve onlardan her birisinden bahsederken ‘bu güne kadar rastladığım en güzel kız’ demektedir. Aslında normal bir şeydi bunlar. Çünkü ağabeyleri, kardeşleri, arkadaşları hep kız arkadaşlarıyla gezerken ve kızlardan randevu alırken o bunlardan hiç birisini yapamıyordu. Sadece bakıp hayaller kurabiliyordu. Onun tanıştığı kızlar çoğu zaman onu için bir ilham kaynağı oldular. Resim çizmek, yazı yazmak için hem onu teşvik ediyor hem de ona ilham kaynağı oluyorlardı. Sonrasında ise gittiği fiziksel tedaviler ve orada gördüğü insanlar, arkadaşları ve onun gibi bir takım yetersizlikleri olan bireyler onu için ayrı bir dünyanın kapılarını açmışlardı. Çünkü bu durumda olan sadece kendisi değildi. Onun için zor bir süreç daha başlayacaktı burada. Daha iyi olması için sol ayağını kullanamayacaktı. Zor bir süreç olacaktı ama buna mecburdu. Bir yanda da sol ayağı onun dünyaya açılan kapının bir anahtarı hükmündeydi. Nasıl bir aşık saz çalarken parmaklarını büyük bir ustalıkla sazın teline vurur ve nağmeler çıkarır. Aynen öylede Chrısty sol ayağıyla kendi kalbinden çıkan duyguları çevresindekilere anlatarak dramatik bir nağme çalıyordu. Gözüyle görüyor, kalbiyle hissediyor, sol ayağıyla da cevap veriyordu.
Chrısty Brown hayat denen bu yolda sadece sol ayaklarını kullanarak mücadele etmekten yılmamış, her defasında daha büyük bir aşk ve heyecanla yazılar yazmış kendini geliştirmiş ve ilerlemişti. Sonradan sol ayağının yanında konuşması da biraz daha anlaşılır hale gelince kardeşini kendine kalem yapmış, o söylemiş kardeşi de yazmıştı. Bir zihin engelli olmadığını ispat etmişti aslında o kitapları yazdırırken ve resimleri çizerken. Çevresindekiler onu olağanüstü bir insan olduğunu söylerken oda insanların sadece kendisine acıdıkları için böyle dediklerini ve kendisinin zaruri ihtiyaçlarını bile karşılamayacak derecede engelli ve çaresiz biri olduğunu düşünüyordu. Bazen kendisiyle çok barışık bazen de çok hassas oluyordu. Hiçbir zaman diğer insanlar gibi olamayacağım diyordu.
En az etkilendiğim bölüm ise kendisine ev yapılan bölümdü babasının otoriteler karşısında oğlunun ihtiyaçlarını yerine getirmemesi idi. Çünkü chrısty onların yardımına ihtiyacı vardı fakat babası otoriteler var diye bir şey yapmak istemiyor.
Aslında Chrısty Brown gibi belki de çok sayıda insan vardır. Hatta daha fazlası vardır. Sadece sol ayağını değil belki başka organlarını da kullanabilen. Ama şu fark vardır ki Chrısty dünyaya açılmayı başarabilmişti. Sol ayaklarını kullanarak karmaşık dünyanın yaşantısına girebilmeyi ve onlarla aynı düşünmeyi başarmıştı. Sevmeyi, sevilmeyi, mutlu olmayı, başarmayı belki de kendisi gibi birçok engelli için bir ilham kaynağı olmayı başarabilmişti. Onu karanlık dünyasında sol ayağı bir güneş gibi olmuştu, hem ısıtıyor hem de aydınlatıyordu. Chrısty Brown azmin ve mücadelenin sonunda var olan örnek bir insan olmuştu. Elleri ve kolları olmayan ve konuşamayan bir insanın neler yapabileceğinin en iyi örneği idi. Ve belki de başka bir alternatifi olmadığı içindi Chrısty Brown’un sol ayağını kullanması. Belki de ölüm ve yaşam arasındaki tek bağıydı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.