- 444 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Arılar
ARILAR
Bir Amerikan filmi “Arı”. 2007 yapımı.Animasyon. Komedi,macera iç içe. Steve Hickner ve Simon J.Smith’in yönettiği film, 91 dakika süreli. Filmin konusuna gelince Barry B.Benson, arı kovanında yaşayan sıradan bir arıdır. Liseden yeni mezun olmuştur. İşsizdir. Bal üreten bir firmada iş bulur. İşe başlamak üzeredir...Olaylar gelişir. İlgi çekici bir hal alır.
Bir de benim bildiğim “Eşekarıları” var. Ünlü komedi yazarı Aristofan’ın en önemli eserlerinden biri Eşekarıları. Eşekarıları’nda Aristofan eski Yunan’da çığırından çıkmış yargı sistemini kıya sıya eleştirmiştir. M.Ö. 422’de sahnelenir oyun. Büyük ilgi görür. Aristofan,hakimleri seçme yetkisi olan jüri üyelerini arkalarında kocaman iğneleriyle eşek arılarına benzetmiştir.
Gelelim bizim arılara. Dünyalar durdukça durası Osman gardaş sebep oldu bir kovan arı aldık. Doğru mu yazdım ola? Evet bir kovan arı. Boğazlıyanlı Adil’den. Hiç hesapta yoktu. Önceki yıl Arif’in dükkanında oturuyoruz. Osman dedi ki:
“Abi arı ister misin? Arı alalım mı size?”
Ben arıcılıktan ne anlarım yahu? İnce iş arıcılık. Ama hiç geri durmadım:
“Tamam gardaş...Alalım. Lakin ben bu işten anlamam. Eğer bakımında yardımcı olursan peki!”
Osman:
“Tabii abi... Bakımını yaparım. Sen onu bana bırak.”
Gittik Adil candan bir kovan arı aldık. Yatsıdan sonra yükledik arı kovanını Polo’ya. Tuttuk Oğulcuk’un yolunu. Gündüz gözüyle nakil işi olmazmış. Hem de 5 km yakın mesafeye arı kovanı taşınırsa arılar eski mekanına döner gelirmiş. Bunu da öğrendik.
Önceki yıl arıdan bal almadık. Ama bu yıl maşallahı vardı arımızın. Bakımını becerir hale geldim. Kesiminden anlamıyorum. Kesim zamanı geldi. Bizim Memet enişte sağolsun kolları sıvadı. Bir ağustos akşamı giydi tulumu, taktı maskeyi. Ben de beraber canım. Cengaverler gibi olduk. “Bismillah” dedik,başladık. Aman Allah! Birkaç petek zor alabildik. Arılar bizi haşladı. Öylece bıraktık. Ertesi akşam kaldığımız yerden devam ettik. Ballığı ayırdık kovandan. Arılar bırakmıyor. Dellendiler. Memet enişteyi daladılar. Beni de beraber yahu... Kaçıştık o mahalden. Memet bırakıp gitti. İş başa düştü. Birkaç saat sonra çok sıkı giyindim. Yavaş yavaş ballığı temizledim. Bu arada bir hayli arı telef oldu. Ben de de kafa göz kalmadı. Botoks yaptırmış gibi...Buz masajı. Arı sokmasına karşı merhem sürmeler falan...Biraz bal alacağız. Arılar bizi hakladı. aAldığımız balın tadı kaçtı dostlar.
Hacefendiler buluşmasında bizim Melahat’i arı soktu. Bizim kızlar:
“Aman halamı arı soktu.” dediler.
Ali İhsan enişte heyecanlandı:
“Ayşe’yi mi? Ayşe’yi mi?”
“Yok enişte... Melahat halamı.”
Ali İhsan rahatladı:
“Ha iyi o zaman!..”
Gülüştük. Sonra başladı bir arı muhabbeti. Bizim Hatice dedi ki:
“Babam arı keseceğim diye arıların gazabına uğramış.”
Hacer atıldı öte yandan:
“Abiyim neyse de...Siz Memet’i görseniz... Arılar Memet’i kevgire çevirmiş.”
Ya işte böyle azizler! Deveyi yardan atan bir tutam ot. Biz de bir tadımlık bal için epey iğne yedik. Ama gelin oldum,el öpmeyi öğrendim. Bundan sonra arı kesme işinde kendime güveniyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.