Kaburga Cinayeti
Gizem kuyusunda ellerin karıştığı kargaşada lazım gelen selamlama. Kimsesizliğiyle övünen suratlardık aranılası zamanda.
Yetmedi epriyen yanların kuşatması...Yetmedi tınısını kesmeye..
O sırtlan çığlığı esnetir ucuz kalabalıkları. Griye boyanan düşlerin hikmetinden sual olunur mu, kadırga kasvetiyle yamalarken gülüşleri?
Sayfalarını arkasına alanlar, sağırdırlar tüm çirkin seslere.
Kokusunu aldığım tümcelerin lezzetine sığınıyorum.
Kelimeler bölücülüğünde aydınlanıyor kaburga cinayetleri.
Yoksuzluğumdur seni kaçırtan tadını bilmediğin, rengine dokunmadığın o yerlere.
Bilseydim; yanlılığımın sana sonsöz olacağını, çoktan devirmiştim ellerimle çizdiğim o yüzü. Susuşlarında biriken tüm çığlıklar... Mat halim yüzünü boyamaya başlayınca anlayacaksın siyahtan başka rengimizin olmadığını... Olamayacağını...
İsyanım sen kokuyor sandın. Yokuş aşağı inen kırmızı kar taneleri ivmesiyle... Saklayabildiğimiz kadar yanarız ya, olsun...
Tünesin gecikmiş zamanlarımıza hüzün. Dar alanlarda kimyası bozuk suratlarıâ?¦ Görmemezlikten gelmek gibi bir şey buâ?¦
Erteleyebileceğim cinayetler gözlerimde... Gözlerim, olduğu yerde. Tanımı henüz yapılmamış, keşfi ciğerlerinde aldığın nefes kadar gerekli.
Roda Uyanık