- 2770 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yürekten dökülen karmaşalar…
Hoş Geldin Hayat… Yeni bir gün… Yeni bir günle, yeni bir hayat… dün ne götürdü, bu gün ne getirecek, yeni bir gün nelere gebe… dünün götürdüklerini otur bi düşün vardır götürdükleri sen getirdiklerini sayarken… yeni günlerin neler getireceğini biliyor musun?
Bak o zaman güne, neler getirecek kalbine..
"Güneşler yüreklerde doğsun doğmalı ki aydınlık geri gelebilsin.."
Düşlerde kalan gülüşlere asılmak, çürük umutlara bel bağlamak, gelmeyeceğini bile bile ya da gelse bile! Aynı şarkılar aynı tatta söylenebilir mi? Bence söylenemez..
“Ben bu şarkıları sana yazdım derdim
Sen bilmezsin benim nedir derdim
Ben seni ölümüne seviyorum derdim
Yine de içimde kalır bu bitmeyen derdim”
diye dörtlüğü düşürürken kalemden ölümüne sevdaya bu diye düşündüm..
Ama bu kez kahpe olan bendim hayat değil.. umudu bir nefes gibi bıraktım kalbinde.. keşke sevmeseydim keşke sevilmeseydim.. keşke demeseydim tutulsaydı dilim.. konuşamasaydım, düşünemeseydim, söylemeseydi yüreğim.. söylemeseydi dilim ben gidiyorum diye..
İşte mesele bu; ben geldim demek değil, ben gidiyorum dememek arkadaş...
Mesaj verebilmenin, en iyi yollarındandır şiir.
Acıtmadan, yüz göz olmadan...
Yürek üzülmesin gerçekte, hiç kimse üzülmesin, şu ölümlü âlemde...
İçimizi kanatan o denli konular, sorunlar varken...
’ SEVİYORUM ’ diyebilmek en önemlisi...
Hayatın bize verdikleri şiir diliyle düştükçe kaleme etki deriz. Nedir etki; etki şiirde duygunun en yüksek mertebeden okuyucuya sunulmasıdır.. Zaten şair hassasiyeti bu değil midir, yalnızca yaşadıklarını, sübjektif anlamda yaşanması muhtemel olanları değil, aynı zamanda şairin konumundan uzak acı ve duyguları okuyucusuna da aktarabilecek yoğunlukta hissedebilmesi?
İşte şiirlerde hikâyeler hep böyle gider/Bir volkan gibi şairlerin içinde coşan nehirler/Coştukça umutlar hep sayfalara dökülürler…
Şöyle diyebilmeli âşık şiiri okuyunca sevdalısına…
Hani dinlerken bu güzel şiirleri, seni anlatan cümleleri, içinden seçip seçipte yüreğime batırıyorum ya, tüylerim diken diken oluyor ya.. işte bu başka..
Demeli ve belki de devam etmeli söylencesine:
Çok özledim seni sevdiğim, özlemin bile yeter seni seviyorum!!. diye bilmeyi çok isterdim.. En zor olan aşkı da ben seçtim cehennem ile cennet arası. Bir yanım cennet öteki yanım cehennem... Ne yapacağımı şaşırdım kaldım... Yasak elma misali umutsuz vaka..
Ne varsa bu aşkta..
Kalbimi kanatmakta, yaramı yoksa?
Aşk yara mı yoksa?
Hayır!!!
Aşk yara değil...tam tersi yasamanın sonsuzluğudur...aşkı nasıl algıladığın önemli, ona verdiğin kutsallık önemli, saygı önemli, onu benimsemek içine almak dolu dolu yasamak gerçekçi kılar..
Acı yokken bilmez, ölümü, hiçliği bilmez, sonsuz bir yasamdır onun adresi ona takıldın mı yasadığın acılar silinip gider, onu bir çocuk özeniyle büyütürsün kıyamazsın acı çekmesine, silahşörü olursun korursun bütün kötülüklerden..
ASK SONSUZLUK DEMEK...
“Mecnun’un aşkına özenip de yürüdüğümüz yollar, çöl değil.
Oysa aşk, çölde haz verir insana.
Kalp, çöl yanmışlığında kanıyorsa aşk vardır..”
Demiş yazar;
Demişte sitem etmiş yanmayanlara.
Aşklarımız tenlere sürgün artık. Sevdalar kuytulardan çıkmış, sırrın esrarı dillere düşmüş.
Aşk bu değildi oysa. Yanmak bu değildi. Aşk mıdır yakan ya da ateş midir yakan Aşk’ı...?
Peki ya neydi yanık olmak?
Yakan ne aşk, ne de ateştir? Belki yalnızca Maşukun varlığıdır. Bu varlıksa ruhu hem ummanlara atan, hem gayyalardan çıkaran, yakan nedir?
Yakmak meziyet değil? Hele yandığını sanmak hiç değil. Ateş olmak hoştur amma yanık olmak başkadır, demişler? Yanmak cesaret ister. Dünyayı bazen arkana, bazen omzuna atmak ister? Ateşte ise şöhret var. Şöhrette afet, ifşada sırra halel var?
Yar ile nardan geçmektir yanmak? İbrahim-i bir nefesle, nar-ın nununu yar-ın serinliğine salmaktır.
Karşılık beklemeden sevebilmekse sevda/Sevenler yangın yerine döner her çağda/ yazarsın bunları sayfalara/ dolaşır durur ayaklara/ okunur hoşlukta/unutulur kalır boşlukta/ özlemdir dumanı çıkan kalpteki sonuçta..
Özlem bence; ne bir şeye duyulan hasret nede ulu bir hasret. O bence; içten içe ağlayış yada sevgiliden ayrı yaşayış.. Yaşamak özlemsiz, özlem sevgisiz, sevgide özlenensiz olmaz.. Unutmayınız ki sevmek daima beraber olmak değildir. O yokken bile onu yürekte yaşatabilmektir…
Özlemek; özlediğinle ilgili her şeyi unutsan da özlediğini unutamamandır.
İnsana, insan olduğunu hatırlatan, yaşanması kimi zaman tatlı, kimi zamansa dünyayı zindan eden duygu, yoksunluktur.. Akşam yattığında, sabah uyandığında, hep aklında olan ama yanında olmadığı için içini sızlatan duygu.. Gerçek bir sevginin varlığında insanı bitirip tüketen bir duygu.
Alışılmayan tek his belki de... Çünkü hep pusuda bekler, en zayıf anını kollar, kalabalıklar içinde yalnız bırakır insanı ve hiç bir insanoğlu ve canlının üstünlük sağlayamadığı bir duygudur. Birden, aniden, yürürken aşkın güllü yolunda, elinden kayı verir gonca gül, tutmak istediğinde dikenini görür gözün, görmek fayda etmez batmıştır kanamaktadır yüreğin..
“Biz diyerek çıktığımız bu yolda / şimdi sen ayrı ben ayrı kolda/ o kadar emek boşa gitti bu sevdada/ kırıldık, yıkıldık, yok olduk biz bu uğurda.”.
Neyse ben acemi şair, acemi aşık gibi karaladım birkaç satır. Etrafta saçılmış durmuş, gözümün iliştiklerini, yüreğimdeki karmaşanın içinden rastgele topladığım kelimeleri cümle yapmaya uğraşarak ortaya bir karışık meze koymaya çalıştım.. Gönül soframdan bir yudum okuyasınız diye. Neyse okumazsanız bile ben yazdım yine, bu sabah yazmış olmak için..
Hayat barikatlarla doludur. Ama onu aşmak için sağlam bir yüreğe güçlü iradeye sahip olmak gerekir. Oysaki şartları ne olursa olsun süregelen hayatınızda ki bulunduğunuz şartın bir altında hayatını sürdürenlere bakın…
Hayat acılarla süslüdür, neşesi, sevinci hep ardındadır…
O halde hayatı şöyle değerlendirelim mi?
Belki hepimiz için iyi olan budur…
Bence budur değil, bu olmalıdır…
Ama sizler daha başka çeşniler katabilirsiniz devam eden hayatınızın içerisine onu daha güzel, daha yaşanası yapmak adına…
Ve tüm dostlarıma yeni günün hayatlarınızda yeni ufuklar açmasını, hayırlı olmasını, sağlıklı olmasını, mutlu olmasını, sevdiklerinizle olmasını dileyerek günü başlatıyorum…
Sevgi ve muhabbetlerimi iletiyorum gününüze…
05.12.2013
Ömer Sabri Kurşun
YORUMLAR
Şairim ,
Bu yazının en güzel yorumu da yazının içinde .
Karışık bir meze. İnanıyorum ki gördüklerinden çok , yaşadıklarınla oluşturulmuş
bir meze. Mezeden tat almamak olanaksız.
E bu tat bugün doyurdu beni de.
Selam ve umutlarla kalın dost kalem.