- 1103 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Kağıttan gemilerini kaybeden büyüklüğüm
Gökyüzüne çıkmalı şeffaf kanatlı bir Meleğin gölgesine tutunup. Ve bir balatta ağlamalı
göğün yüzünden düşerken bir öğle vakti. Lime lime, parça parça akmalı toprağa
Ulaşmalı sonsuzluğa
***
Belki de bir sabahın tan vaktinde bulutlarla selamlaşıp gök-kuşağından kaymalı. Öyle inmeli dünyaya bu güzellikleri kucaklayarak. Tüm armoniler bize hizmet etmeli günün doğuşuyla. Sonra gün yükselirken ufukta az daha sokulmalı hayallere az daha...
Ve Vivaldi dinlemeli mesela kış mevsiminin eteğinde. Pencereden yağmuru görüp kentin sokaklarına koşmalı ve ıslanmalı müzik eşliğinde. Çocuklar gibi coşmalı ıslanırken sağanakta.
İşte ıslanırken dışarıdaki yağmurda, tutamaz hayallerimi hiç kimse ve boyayamaz bir ressam benim istediğim rengin dışında başka bir renge. Beni boyasalar da türlü renklere hayallerim hep benim istediğim rengi sever ve hep o rengi giyer..
Aralık ayının gelmesiyle birlikte kışın iliklerimize kadar işlediği zamanları soluyoruz. Bu doğadaki tüm güzelliklerin başka bir yönüdür bana kalırsa. Kış mevsimi mükemmel bir zarafetin örneğini sunar tüm görkemiyle. Belki de şunu söylemektedir insanlara. Hadi soğuğumu, yağmurlarımı yolluyorum üzerinize sokulun bir birinize. Sevin birbirinizi. Güzelleşsin ısınsın sevginizle dünya...
Soğuk ve güzel, donuk ama etkili olan kış mevsimi en sevdiğim mevsimlerin başında gelir.
belki kar nedir bilmeyen küçük bir taşrada büyümüş olmanın etkisidir bu. Çocukluğumdan beri karlı masallara ilgim vardır hep. Sanırım büyük bir özlemdi kar yağmayan bu kasabada karı seven ve kar yağmasını isteyen bir çocuk olmak. Son derece de normaldi tabi şimdi düşünüyorum da. Görmediğim bir şeyi özlemekti. Belki de kar içinde bir kent’te veya kasaba da yaşasam çok üşüyecek yolların kayıyor olmasına hafiften kızacaktım. Ama yine de kış ve kar benim kafamda müthiş bir güzellik olarak kalırdı bence zira yağmuru ve fırtınalı havaları da severim. Bu belki de benim özgür donanımlı ruhumla aynı paralelde seyrettiği için öyledir. O yüzden kış kapımızı çaldığında bunca coşku duyuyorum...
Kestaneleri düşündüm şu an sobamızın üzerinde kızarmalarını çocuksu bir sabırsızlıkla kestanelerin olmalarını beklediğimizi. Ve annemin onları bir maşayla almasını. Kocaman kuzine sobamızı. Eski evimizdeki sıcaklığı babaannemi onun yaptığı yemekleri.
Babamın havadis saatini. Babannemim yaptığı kağıttan gemileri onları küçücük su birikintisinde nasıl yüzdürdüğümüzü...
Ve artık gemilerimin olmadığını hatırladım birden onları nasıl yüzdüremediğimi düşündüm. Söz verdim kendime kağıttan bir gemi yapıp yüzdüreceğim onu suda. Ve sanırım görünmeyen yelkenlerle savrulacağım rüzgarda masmavi dalgaların kucağında. Bu kez gemilerimi kaybetmeyeceğim bir sakinlikte. Ben kaybolacağım belki de onların ahşap güvertesinde. Ve bir martı çığlığında doğacağım yeniden ve yeniden, şiirler okurken dalgalara...
Selam gönderecek babam rüzgarlarla. Ve eyvallah diyeceğim Eyvallah baba’cığım
Deniz gözlerimden akacak bir rüyanın sonunda. Ben işte o zaman uyanacağım.
Hayallerimi alnından öpüp başıma koyacağım.
Maide Özgüç
Bodrum/Aralık/2013
www.youtube.com/watch?v=nGdFHJXciAQ
Kağıttan gemilerini kaybeden büyüklüğüm Yazısına Yorum Yap
"Kağıttan gemilerini kaybeden büyüklüğüm" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
5 Aralık 2013 Perşembe 22:28:23
Su müziği eşliği, en çok bulutları izlemeyi severdim kışın soğuğunda; kar'ı getirecekler diye beklerdim sabahtan akşama;bende sizin gibi... Ne çok şey anımsattı ne çok...Hiç yaşamamışım geçmişte gibi ya da hiç bugünde değilmişim gibi geldi...Aradanlık ve sıradanlıktan uzağa alıp götürdü ..teşekkürler kendi adıma çokça...
Çok sevdim ben bu yazınızı
Yüreğinize sağlık
Sevgilerimle
İpekyildiz
@ipekyildiz
Daha önce yazmıştınız siz bana teşekkür ki bende yanıt vermiştim. O yazılar nereye gitti :))
Şaşırdım şimdi ...pembelik için tekrar teşekkürler.,,
Şaşırdım şimdi ...pembelik için tekrar teşekkürler.,,