Kayıp Zaman
Şerden uzak duramaz, olacaktan kaçınamazsınız. Ne yapsanız bulur sizi. Bir de çıkacak kan damarda, harcanacak para cepte durmaz bunu böyle bilmek gerekir. Sorun para pul değil,sorun işin sıkıntısı, çektiğiniz çile,katlandığınız onca mesele..
Sizlerin de mutlaka üyeliği olmuştur bir kooperatife. Eğer girmemişseniz böyle dipsiz bir kuyuya kendinizi bahtiyar hissetmelisiniz. Bu ucu bucağı görünmeyen, başı sonu belli olmayan bir iş.
Dedim ya olacaktan kaçınamazsınız diye. Bir yaz akşamı çocuklarımızın elinden tutmuş her günkünün aksine farklı bir yöne doğru yönelmişiz. Oysa her akşam tam da zıttı yöne giderdik. Küçükler biraz hava alsın,biz biraz adımlayalım gamı kasavatı dağıtalım diye..
Olanlar başımıza gelenler o gün oldu işte. O adımlama pahalıya maloldu, sonrasında neler geldi neler.. Uzun hikaye. Anlatsam roman olur ama şöyle kısa başlıklarla geçeyim,başınızı fazla ağrıtmayayım.
İşyerimizin hemen yanıbaşında okullara,çarşıya pazara yakın,yol üzeri,ferah havadar bir yer..O güne kadar bağlık bahçelik ağaçlık yeşillik bir yerdi ama demekki her şey bir anda gelişmiş ağaçlar sökülmüş,temeller kazılmış,demir çimento yığılmış ve bir tabela asılmış. ........ Yapı Kooperatifi, üye kaydı yapılır yazıyor tabelada.
Hemen zihne odaklanıyor. Adı ....... diyoruz. Sıcak bir çağrışım yapıyor. Erdemli,faziletli insanlardır diye düşünüyoruz. Bir anda muhasebesini yapıyoruz.
Ertesi günü iş yerinde konu ediyorum ve hemen yedi kişi oluyoruz. Hepimiz sabırsızlanıyoruz. Bir an önce görüşelim,üyelik işlemlerimizi başlatalım diyoruz.
Başkan Kadir çok sıcak ve samimi tavırlarla karşılıyor bizleri ve sizi ev sahibi yapmak en kutsal görevimizdir diyor ve sıralıyor bugüne kadar hangi hizmetleri yaptıklarını.
Tamam diyoruz hazırlıklarımızı yapalım en kısa sürede size uğrarız diyor ve müsaade istiyoruz.
Bir de ekliyor hiç haram karışmayacak bu işe, hiç faize bulaşmayacağız, hiç kredi kullanmayacağız..
Yorumluyoruz hemen arkasından; ne dürüst ne samimi ve sıcak bir insan diyoruz hep birden.
Olumsuzlukları da tartışıyoruz kendi aramızda. Diyoruz ki; hele bir girelim, faklı bir gelişme olursa çoğunluğu oluşturur yönetimi ele geçiririz diyoruz.
Geceyi zor geçiriyor,sabahı zor ediyor ve ertesi günü tekrar büronun yolunu tutuyoruz.
Merhaba Kadir Bey diyoruz merhaba.
Hiç karşılık göremiyoruz ne selamı alıyor ne doğrulup bir hoş geldin diyor. Dünkünün aksine çok sevimsiz bir surat görüyoruz. Ne oldu bir şey mi oldu biz mi yanlış gördük yoksa dün diyoruz ama adam hiç yakınlık göstermiyor.
Hayrola Kadir bey bir sorun mu var yoksa diyoruz.
Hazırlandık geldik,altını akçeyi,dövizi mövizi bozdurduk şu işlemleri başlatalım diyoruz ama beton gibi bir surat hala,hiç esneme ve yumuşama yok.
Hayır arkadaş diyor, ben sizi üye müye yapamam.
Ama dün tam aksini söylüyordun,Peki niçin?
Niçini miçini yok üye yapamam sizi.
Dün başka söylüyor başka davranıyordunuz ama..
Dünü münü yok kabul etmiyorum sizi.
Manisalı arkadaşım Zekeriya dayanamıyor ve gerilmiş bir vaziyette, torpil yapar gene girerim bu kooperatife nasıl almazmışın görürsün diyor.
Yumuşatmaya çalışıyorum. Kadir bey ne oldu bir gelişme mi oldu yoksa diyorum.
Düşünürseniz bulursunuz arkadaş diyor ve birden anlıyoruz..
Tamam dün dairede öylesine bir söz etmiştik, mesele o mu yoksa diyoruz.
Bak düşününce nasıl da buluyorsunuz nedenini diyor.
Yaslandığı koltuktan bir hışımla doğrularak bakın arkadaşlar burayı kimseye yedirtmem, bunu bilesiniz, bunu ben kurdum yiyeceksem ben yerim, haberiniz olsun öyle yönetime falan heveslenmeyin diyor.
Bir anda muhbirimiz kimdir, dün konuştuğumuzu anında kim servis etmiş diye düşünüyoruz ve zihnimizi kurcalayınca buluyoruz.
Bakın diyor soyadlarımız farklı ama Fevzi bizim emmoğlu. İş arkadaşınız. Ne konuştuğunuza dikkat edin.
Suçlanıyoruz bir de. Meğerse amca çocuklarıymış Fevzi ile Kadir. Fevzi olanı biteni hemen yetiştirivermiş.
Bakın arkadaşlar siz okumuş adamlarsınız hepiniz mühendissiniz ben sizinle baş edemem, baştan anlaşalım bu işe kalkışmayın lütfen diyor ve muameleyi başlatıyoruz hemen orada ve imzaları çakıyor,parayı sayıveriyoruz.
Giriş o giriş. Tam yirmi yıl oldu bizim ev maceramız. Ne büyük bir kayıp zaman düşünün.Girdik ve hemen sonrasında oradan ayrıldım ama kooperatiften ayrılamadım. Bu iş bir başkaymış meğerse. Girermişin ama çıkamazmışın. Bir türlü çıkamadık ve çeyrek asra yaklaştığı halde hala feshedemedik. Çocuklarımız küçüktü hepsi büyüdü genç oldular, biz gençtik orta yaşa geldik neredeyse. Kadir bir süre sonra diğer emmoğlu Mustafa’ya devretti işi.. Neler yaşandı neler kooperatifte anlatmakla bitmez.
Neyse ki sonunda bir ev oldu ama demode bir ev. Yirmi yıl öncesinin tasarımı. Şimdi çok klasik, çok yetersiz.
Sadece birkaç genel kuruluna katıldım. Gariban üyelerin çoğu eğitimci öğretmen. Onlar da bizim gibi yolunmuşlar. Bir seferinde toplantı sonrası yan yana oturduğumuz mesleğinin eğitimci olduğunu öğrendiğim kişi arkamdan çıkıp yaklaşıverdi. Kimsin nesin arkadaş seni ilk kez görüyorum dedi. Nasılsın sağlığın iyi mi diye sordu. İyiyim, bir sorun yok dedim.
Mahvetti, bitirdi bu kooperatif beni dedi. Buranın sıkıntısıyla üç ameliyat geçirdim, organ morgan kalmadı aldırdım hepsini şimdi de dört sabah, dört akşam hap alıyorum, İyi maşaallah sen iyi kalmışısn dedi.
Tek avantajım uzakta olmamdı. Onlar her gün sıkıntısını yaşarken biz gözden ıraktaydık. Görmüyor duymuyorduk ne oluyor ne bitiyor.
İyi ki uzaktaymışız, yoksa biz de kalpten,karaciğerden,yürekten olurduk. Bütünüyle organları kaybederdik. Maldan olmak ayrı,candan olmak ayrı. Orada olanlar hem maldan hem candan olmuşlardı. Şükür ki biz sadece maldan olmuştuk. Yiyenler içenler mi, en kötüsü onlar itibardan oldu,eğer öyle bir meseleleri varsa tabii.
Bizim için bir kayıp zamandı bu. Yuva maceramız ömrümüzün önemli bir dönemini almış
götürmüştü. Hem de gençlik dönemimizi..
Kemal GÜL
04.12.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.