- 461 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İki Aralık Buldum Yazdım
Bugünün 1 Aralık olduğunu sanarak attığım nidanın aslında yerinde olmadğını şimdi fark ediyorum. "Günaydın Üsküdar’da sabah oldu" efektini vermeli bir. Kafamda bu kadar çok şey debelenirken sorularıma cevap bulmayı, derdimi anlatmayı ve sonuca ulaşmayı umduğum sistemli, kurallı ve okunası bir yazı kaleme almak istiyorum. Olduğu kadar olmadığı kader... Ne yapalım?
İnsanın yazabilmesi ve bu işi doğru bir metotla başarabilmesi için genelde eğitilmesi gerekir. 7 yaşında aldığı okuma yazma eğitimiyle çocuk önce düz sağa ve sloa yatık olarak çzdiği çizgilerle başlar yazın hayatına. Eğer akıllı bir sınıf öğretmeninin elindeyse 2. sınıfta tutmuş olduğu günlük ilk eseridir. Yazısı için öncliklii konusunu; sabah kaçta kalktığı, tuvaleti, kahvaltısı, öğretmeninin söyledikleri, arkadaşlarıyla oyunları, sıra arkadaşları küsmesi ve bilumum güncel yaşadıkları oluştururken aslında bu yazılardan kişilik analizi, gelecekteki olası karakter, yetenek ve şahsiyet tahlilleri pek ala yapılabilir.
Genellikle ortalama yetenekle kurulan cümleler kendini okutuyorsa daha 3. sınıfta bu çocuğa geleceğin yazarı olarak dahi bakılabilir. Ama çocuk büyüyüp malzemesinin tükendiğinin farkında varınca ilk yaptığı şey 10 yaşından beri sahip olduğu gözlüklerle kitap okumaya başlamasıdır. Başlamasıdır diyorum çünü bu yaşa kadar okuduğu kitapları sadece okumak için okumuş anlama kısmını hesaba katmamıştır. -İlk okulda yapılan okuma yarışmaları çocuğu anlama güzü değil diline motorluk kazandırır. Okumaktan kasıt dilin, ses tellerinin ve çene kaslarının hareketiyse bu başarılı bir yöntemdir belki ama okumaktan kasıt anlamak ve anladığını kendinde hazmedip düşünce ufkunu geliştirmektir. Bunun yanında kelime bilgisi, kültür vs. de kazandırır.-
Evet, 10 yaşından itibaren Cin Ali ve Ali atat bak içerikli kitapları geirde bırakmış çocuğumuz zaman zaman kaleme aldığı yazılarda derdini anlatmaya çalışsa da yıldızı henüz parlamıştır. Konu olarak atasözü ve deyim açıklamaları verilen çocuk farklı bir yazı ortaya koymak için kitaplardan sağdan soldan yararlanmıştır. Potansiyel yazı yeteneğini harekete geçirmek için önce rencide olmalı daha sonra rencide olduğu konuda kendini aklamalı, hocasından takdir görüp kendine inanmalıdır. Bu safhadan sonra artık çocuk ’yzarcık’ ünvanını alacağı Mevlana Yazma Kulübüne üye olmuştur ki; sene 2010...
Geçmişi anlatmak değildi derdim. Bir kronoloji oluşturmuş gibi durmakla birlikte aslında yazı yetenği ve bu yeteneğin işlenişini içeren yakın geçmişe gözatmak istedim. Zira şüphelerim var ve bunları gidermeliyim. Yazmak dediğimiz deryayı; okumak, izlemek, dinlemek, dil öğrenmek gibi kaynağı temiz olması elzem olan nehirler besler. Aksi takdirde herkes yazar çizer veya karalar. Fakat yazmak, mesaj kaygısı taşımak, anlaşılabilirlik, edebiyat ve bir dert işidir. Önüne gelen, eline kalem alan yazar değildir. Öyle olsaydı milyonlarca insanın ismini veya soymismini yazan nüfus müdürü yazarken hata yapmasına rağmen üstad olması gerekirdi... Haksız mıyım? -Nurbike Okçu-
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.