- 1194 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
En İyi Dostum.
Pişmanlık bir insanı intihara sürükleyebilecek en büyük faktördür bence.
Beyninin salgıladığı düşünceler tüm hormonlarını ayağa kaldırdı ve hangi zamanda olmak istediğini düşündü.Tanrı’ya inandığı günler de genetiği bunu bozuyordu.Aynı evi paylaştığı ailesi,onların toprakları,kararlarını ona kabul ettirme çabaları,adımlarını her defasında yanlış bulmaları ve niceleri.
Bir gün bıraktığı yerden okula tekrar başladı farklı yüzler tanıyıp farklı zamanlar geçirdi ama bu dünyayada ait olmadığı hissetti.Hala sahip olmak istediği hayatına ulaşamadığı günlerde benliğinde büyük yırtıklar oluşuyordu.İçinde ki pişmanlıkları,yeniden varolma isteğini sırtında bir yük gibi hissediyor ve atamıyor.Tırnaklarının içi yaşadığı o lanet günlerin pisliğiyle doluydu ve üzerini kırmızı ojeyle kapatıyor.Yeniden başlamış olduğu günlere saçının rengini değiştirerek başladı ancak diplerinden eskileri unutturmamak adına devamı geliyordu.Son günlerde kanına karışan bir çok madde kendini bulmak yerine olan biteni daha çok düşünmesine neden oluyor.Ömrü boyunca bağımsız bir hayata sahip olmak istedi,bunun mücadelesini verdi.Umutsuz bir şekilde avuçlarından damlayan terle zamana karşı savaştı. Bırakıyorum kendimi dediği anlarda ise yalnız kalmaktan korktu.
Sevdiği,seviştiği ama aşık olamadığım adamlar da var tabi.Gece iki kişi yattığı,gün ışığında yalnız uyandığı yataklar var.Bedeninde farklı ten kokuları var.Beyaz bir çarşafın üstünde kaybetti masumiyetini.En çok beyaz ve kırmızıyı bir arada görünce sinirlenir bu yüzden..Siyahı sevdi,aşık oldu,tenine en çok o yakıştı.
Aralarında hep birileri vardı hep bazı insanlar.Mesafelerce uzaklaştılar bazen birbirlerinden sonra tekrar sarıldılar.Bahsetmek istediğim pişmanlıklarının,hatalarının baş yapıtıdır.Siz bayım,doğru bildiniz bahsetmek istediğim sizsiniz.Yirmi bir senenin tam üç senesini ziyan ettiniz.Gram beyni olmamış olmalı ki eksilerinizi, artı bildi.Özlediği günler ve nefret ettiği geceleri matematiksel olarak sunamam sizlere.Bilirsiniz matematikle aram bok gibi.Ama özetleyebilirim sevgisini.Teninizin burnunun direğini kaç saniyede bir sızlattığını,bir insanın 3 senede nasıl eksildiğini,benliğini terkedip sizi nasıl sevdiğini.Ayrı ayrı hepsine birer roman yazabilirim.Gayet net hatırlıyorum olanları ancak sonuna varamıyorum.Yarım yamalak bir aşk yaşamışsınız.
14 mart 2010 da kollarına minik bir adam verdiler. Ona ait olduğunu,onu çok seviceğini söylediler. En çok onun kucağında güvende hissettiğini okuyabiliyordum gözlerinden.Yanında uyumadığında gezegenler kadar uzak gelirdi uyuduğu yer.Kasıklarında O’nu hissettiği gün omuzlarına büyük yükler inmişti.Yüzünü gördüğünde ise çarpılmıştı.Doğduğu an herşeye bir anlam etrafa umut saçmıştı.Kimseye anlatamıycak kadar sahiplendi.O’na sarılmak tüm dünyayı kucaklamaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.