Dar Sokak
İzmir’de bir mesleki kongreye katılacağız. Vaktimiz var ve güzergahı uzun tutuyoruz. Kaptanımız Fevzi,Osman Işık,Cengiz ve ben.. Niyetimiz Yalova’dan girip Ege’yi turladıktan sonra gerisin geri Tokat’a dönmek.
Bir gece vakti atlıyoruz arabaya ve sürüyoruz Ankara üzeri Yalova’ya. Hem vazife hem gezi. Uğrayarak ilerliyoruz. Bursa, Balıkesir, Manisa ve nihayetinde İzmir. Daha indiğimizde gözümüze ilişiyor bir tabela. Yıl doksan ve sonu sıfır olduğu için sayım yılı. Sıfır ve beşle biten yıllarda sayılıyor ve kaç kişi olduğumuzu öğreniyoruz. O gün sokağa çıkamıyor, evlerimize hapsediliyoruz bu iş için.
İlan bir davet; bir bez parçasındaki yazı,sayımı Bodrum’da geçirenlerin iki gün misafir edileceğini bildiriyor. Osmanımız bunu görür de durur mu hiç. Arkadaşlar haftasonu Bodrum’dayız, işimizi tamamladığımızda süreriz arabayı oraya şimdiden biline diyor. Kim itiraz eder ki buna. Tamam diyoruz ve vazifeden sonra sürüyoruz Bodrum’a..
Zannediyoruz ki merasimle karşılanacağız, kim bilir kimler bunu duyup gelmiştir diye düşünüyoruz ama kimseciklerin haberi yok olandan bitenden.. Sorup soruşturuyoruz. Kim ilgileniyor, nerede nasıl kalacağız, ne yiyip ne içeceğiz diye. En nihayetinde güç bela bir büroya yönlendiriliyoruz ve arkasından bir otele yerleşiyoruz.
İlk kez böylesine turistik bir yöredeyiz ve öğrenmek istiyoruz ne yapalım,vakti nasıl geçirelim diye.
Esmer zayıf sıska bir otel işletmeni size bir program yapayım mı diye soruyor.
Dördümüz bir ağızdan yap da görelim diyoruz.
Aman dikkat çarpılırsınız diyor.
Nedir niçin çarpılalım sorun nedir diyoruz.
Burda hayat akşam başlar sabah beşte biter,ona göre diyor.
Yani;
Yanisi yok, yavaş yavaş içeceksiniz.Yavaş yavaş demleneceksiniz. Öbür türlü çarpılır tadını ve zevkini çıkaramazsınız diyor.
Bir anda duraksıyoruz.
Söyle arkadaş biz yanlış yere mi geldik yoksa. Değil içki, hiç birimiz sigara bile içmeyiz.
Evet yanlış yer, içmeyenin burda işi ne diyor.
Ne yapalım o zaman.
Bir anlamı yok dönün tekrar gerisin geri..
Burası Bodrum;içmeden, eğlenmeden buraya gelmenin bir anlamı olur mu?
Olmaz mı?
Elbette olmaz.
Yine de bize bir program yapın.Gelmişken tanıyalım,gezelim görelim Bodrum’u..
Anlatıyor şurası kale,burası barlar sokağı,şurası plaj orası deniz diye..
Ne mi yapıyoruz iki günüz iki gece. Yaptığımız her zamankinden farksız. Karada nasılsak sahilde de aynı hayat. Görmemişiz girmemişiz o güne kadar ne anlarız denizden plajdan..
…………….
İlgimizi çeken barlar sokağının ılık bir sonbahar gecesi sessizliğiydi. Hep gürültülü denilirdi Bodrum için ama biz sakinliğini ve sessizliğini yaşadık bu sürede.
Böylesi daha mı iyiydi acaba..Hiç denenmiş miydi sessizliğin,sakinliğin kol gezdiği Bodrum’da yaşam..Beyaz badanalı dar sokaklı Bodrum’a bu yakışırdı herhalde. Gürültü ve patırtıdan uzak, sessiz ve sakin geceler.
……………..
Sayıldık orada bir pazar günü ve tekrar yola koyulduk..O yıl dört kişi ilaveliydi Bodrum’un nüfusu.
Dört genç adam bir Bodrum gecesi yaşayamamış olsa da, Bodrum’un nüfusuna bir katkı sağlamıştı. Sayılmıştık Bodrum’da..
Kemal GÜL
29.11.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.