- 931 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
SORU İŞARETLERİ ...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ruh ve beden...
Beli bükülür bedenin, ruhun ağırlığı çökertmiştir omuzları...
Bedenin dinginliği mi ruhu dimdik ayakta tutar,...
Ruh ulu bir çınar gibi başı yükseklerde bakınca mı?
Beden yaşına rağmen genç durur, adeta yıllara meydan okur...
Hangisi gizlidir... Bedenin arkasında bir yerlerde ruh mu? Her an yaşamakta.
Vücut bir nesne, araç, gereç mi?
Sadece acaba...
Asıl olan ruh mu? Beden mi?
Çok albenili bir hediye paketi ve içi boş. Alalade bir kağıda sarılmış ufak bir kutu ve içinde tek taş bir yüzük...
Beden ne kadar güzel olsa, ruhun çirkinliği yüzüne vurur ve çirkinleştirir mi o güzel simayı...
Kötülükle beslenen ruh, kusar mı? tüm çirkinlikleri tek tek... içinde bulunduğu bedenin suratına. Onun içindir belki, nursuzlaşmış derler ya! Nur olmayınca kapkara kararıverir işte ruhun maskesi...
Yoksa bedenin yaptığı cümle günahlardan mı? Ruh ekşir kokar...Genç bile olsa beden :
’’ Senin için çökmüş be kardeşim ... Derler.
Ve bazen söyleniriz :
’’ Yaşım genç ama ruhum yaşlı ’’
Bize kısıtlanan hayat sıkktıkça, ruhumuz mu? Daralır...
Ruhumuz daraldıkça bedenimiz mi? Sıktıkça sıkılır kocaman bir mengenenin arasında... Bedenin başı ağrıyınca mı? ruh bezer, tüm güzelliklerden elini ayağını çeker, vazgeçer yaşamaktan...
Ruhun mu migreni tutar, bedenin mi? Ruhmudur bedenin başını ağrıtan.
Hangisi ölür ecel kapıyı çalınca...
Kabirde kemikler mi ? Çürür ...
Ruh!
Yürür gider mi ?
Beden,teneşir tahtasında boylu boyunca uzanmış yatarken...
İçi paralarla dolu bir kumbara...
Kumbara mı?
İçindekilerinden alıyor değerini. İçindekiler olmadan ne kadar eder değeri...
Kumbaranın içinden çıkınca liralar, değerini kaybeder mi? Kumbara kaç kuruşluk bir nesne, belki bir pilastik maymuncuk, belki bir tenekecik...
Altın dolu bir testi,kırılınca etrafa saçılan altınlardır bizim aklımızı başımızdan alan... Testi topraktan oluşan bir nesne.
Bedenin güzelliği mi bizi aşka düşüren. Gece gündüz hayalimizden gitmeyen. Kimi zaman yataklara düşüren, kimi zaman dağları deldiren, kimi zaman çöllere düşüren...
Ruhu güzel olmayan için kaç gün gözyaşı dökeriz. Kaç aşık pişman olmamıştır, yüzü güzel olup huyu güzel olmayana deliler gibi sevdalandığına...
Nedir bu rağbet geçici güzelliğe...
Boşa söylenmemiş:
’’ Yüzü güzel olana 40 gunde doyarsın.. huyu güzel olana 40 yılda doyamazsın... ’’
İşte Necip Fazıl Kısakürek inciler :
AIdığımız nefesi biIe geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değiI.
Sustum ! Birikti yanakIarıma aIfabe.
Ya iIahi ya rab sükutumu en güzeI duam eyIe!.
ZıtIar arası ahenk, af ve günah yarışta..
Patıska kefen çürük teneşir işIi kazan. Minarede “öIü var!” diye bir acı saIâ.. Er kişi niyetine saf saf namaz.. Ne aIâ! BöyIedir de öIüme kimse inanmaz hâIâ! Ne tabutu taşıyan ne de toprağı kazan..
EIindeyse zamana, dur, geçme diye dayat.! Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat...
YORUMLAR
Evet beden dünyaya ait ve ısrarla kendinin sağ ve sağlıklı kalması adına nefs'e ayar verir...der ki..sen ruha söyle..! dünya çok güzel mümkünse ebediyete kadar onunla burada yaşamaktan mutluluk duyarım...Lakin Ruh bu....Fırsatını bulunca rüyalar süresince bile bedeni terk ettiği anlarda sayısız formların lezzetini tatmaya gider...Rabbine kavuşmak en büyük isteğidir...Ama nefs tarafından Dünya lezzetine alıştırılmıştır...Cezbedilmiştir...Kandırılmıştır dünyalıklarla....
YÜREĞİNE SAGLIK....