- 384 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Totem Kültürden Dini Kültüre 1
Dinler sosyolojik olurla da totemi bir kültürler sentezinin ürünüdürler. Dinler totem kültürler gibi tek fazlı bir frekansı içlerinde taşımazlar. Dinler çok fazlı (totemler kültürlü) sentez oluşla, milleti olmayı öngörürler. Bu nedenle dinler, çok köklü kültür fazlarının senkronizesini oluşmanın da aracıdırlar. Bu tevhidi sözleşme nedenledir ki tevhidi ilaha ortaklar (farklı sözleşmelerini) kabul etmek, şirk oluşla en büyük dışlanma ve aforoz nedeniydi. Sosyal deyimle en temel lanetlenmeydi.
Çok fazlı yansımanın tevhidi görünümü; millet kaynaşırımı olacaktı. Milleti olma da kendi dini aitliğini ortaya koymanın bağıntılı yansıması ve bağıntıyı yansıtmasıydılar. Dinler; kardeşlik, kültür gibi farklı totem aitliği devinmeli oluşun faz farkından ötürü, dini kardeşlikler ortaya koydu.
Dinler; totemler aitliği farkından ötürü farklı kaderlerin birliğini; farklı kültürlerin birliğini; farklı tasa kaynaklarını kendi tasaları gibi görüp, tasalar birliğini vs. senkronize edişle, bu kabilden farklı faz açılı frekansları, sosyo öznel ideler üzerine oturtmanın, idece savlarıydı.
Günümüz uluslarının kader, sevinç birliği; sosyal ide üzerinde değil, üreten ilişkiler üzerinden uyumlaş kılınmakla gerçekleşir. Üreten ilişkiler somutluğu demek; yükümlersen üreten, araştırıp geliştiren, üretimi, bilimi, bilgiyi paylaşan ve bunları sürdüren ilişkiler şeklinde idealizesiyle neşvü nemalanırlar.
İttifakı sürecin gelişmeleriyle yeni yeni ortaya çıkan toplumların, yeni yeni yaşadığı yükümlensen ilişkiler, bir sorumluluk ilişkisiydiler. Tüm grubun cezalanması yerine, sorumlu olan kişi ya da o iş alandaki kişilerin cezalanmasını ortaya koyan yepyeni bir anlayıştı. Sorumlulukları benimsetip pekiştirmek; dinlerin en temel vurguları olacaktı. Totem dönemden beri olan toptan algılı davranışlar, kişisel sorumluluk algısıyla, sorumluluğu ittifakı bütünden parçaya doğru kategorize edişin bilinciydi.
Bu anlayış, yani bir tür tekil hesap verme; yaptığından, yapacağından, görevlerinden tekil sorulur olmanın bağıntısıydı. Diğer yönü ile sorumluluğun ayrışması; efendi-köle sorumluluğu şeklinde ortaya konup; efendi-köle vurgularıyla hukuk oluşturuluyordu. Yani dini anlama, totemdik tevhidi birliği sağlamanın yanında, dağılan özelliklerden ötürü tekil tikel düzenlemeleri içinde kişiselliği de görmeğe başlamıştı. Efendi-köle zemin hareketli girişmeleri de, bu her iki bağıntı anlayışlarla düzenletilmenin gayretiydiler.
Kısmen yükümlensen (karşılıklı bağıntılı sorumlu) olma girişmesi. Oluşan sistemin zemini üreten ilişkiler olarak yarılması demekti. Sosyal zeminli yapı, sosyal totem kültürden ötürü faylıydı. Toplumsal zeminli yapı da totem mesleklerden ve üreten ilişkilerden ötürü faylıydı. Faylı hareketler, tekil, tikel kişilerin de hesap edilir olmalarını öngörüyordu. Yine tekil tikel kişilerin de meslekten ötürü ve efendi köle ilişkilerinden ötürü hesap verir olmaları gibi ilişkilerle, köleci hukuk içerenli ilişkileri; insan bilincine; toplamsal süreçle kıyaslanmış yargı olmanın, düşüncesi (muhasebesi) oluşla yansıyordu.
Sorumlu olmaktan, hesaba çekilir (hesabı alınır) olmaktan ve hesap verebilir olmaktan oluşan insan düşüncesi; diğer yandan da farklı farklı köleci hukuk yansımalarıyla da bir iyice sarmalanmaktaydı.
Sosyo-toplumsa alan gibi iki kaynağa da bağıntılı bir fonksiyon olan dağılımlar, düzenlenen totem osilasyon saçılışıyla, sosyo toplumu düzenleyen ilişkilere ve şimdiki dinlerin kaynağı olmaya doğru temel bir zorunlu girişendi yorumlanmalar, olacaktılar.
Oysa totem düzende; toptan algılamanın, toptan yansıtılmasıyla, toptan katlanılması vardı. Totem alanda zemin hareketi, efendi köle ilişkisi gibi faz farklarına yarılmamıştı. Sosyal zemin hareketi de ittifakı dönemler gibi totemi etnik faz farklarını içermiyordu. Dinler bunları işleyen tevhitti, olacaktı.
Totem dönemde dinler yoktu ve olamazdı da. Çünkü totem yapı; ittifakı dönem gibi çok kültürlü bir dönem değildi. Totem yapıların. Mal edinmeden kaynaklı ezen ezilen ikilemi yoktu. Köleci hukuk sistemi ve köleci sorumluluk ruhu, insanı ve insan bilincini keskinleştiriyordu.
Bu keskinleştirme gasp işinde insanlar meşruti olmayışla, oligarşik çeteci menfaatlere kaydıkları gibi bu menfaati olan gerçekleştirmelerini, göz önünde olmayışla yapıyorlardı. Zorbalıkla yapıyorlardı. Ve hatta yasal kılıflar içinde kalışla yapıyorlardı. Yine şantajla yapıyorlardı. Yetkiyi kötüye kullanmakla vs. yapabiliyorlardı.
Totem mesleğinden hareketle emekler kişisel sahiplenmeye ve kişisel mal edinmeye dönüşmekle, bunların yansıması olan hukuk ta, kişisel müeyyidelere dönüşmüştü. Totem düzenin toptan nimet, toptan külfeti olan cennet algılı totem dönemli yargılarıyla; şimdiki kişi sel mal mülk edinimli yaşantı olan nimet, külfet içerenli yargıları, çelişip; yepyeni ütopya ve düşünce ürünlerini ortaya koyuyordu.
İttifakı yapılı zaman, totemdik kültürlerle ve üreten ilişkilerin kutsal me’leriyle, üretimin paylaşışlarıyla ittifakı zemin zorunlu olarak yeni ve çoklu zaman zemin yarılmasına dönüşmüştü. İttifakı zeminin yarılmasından kaynaklı zemin hareketi; mal edinip edinememenize ve mülkiyetçi çatışmalarınızdan ilhamla, şimdiye dek olmadığı kadarla hayal gücünüzü ve ütopya gücünüzü de çeşitlendirmişti.
Bu tür tekil, tikel ve tümel oluşun sorumluluktu yükümlensen oluşması vardı. Ve bu yükümlensen oluşmalı köleci hukuki biçimlenişin, oldurup bitirenleri; insan bilincine ve insan bilinci düzenlemesi içine, apayrı bir yansımanın ütopyası oluyordular. Süreç; şimdiki gibi bilinmedik, beklenmedik olan girişme, etkileme ve etkilenme ve tekrar onlardan yeniden etkilenmemizin süreciydi.
İttifakı süreç, tek boyutlu totem zaman zemin dalgalanmasından çıkmıştı. İttifakı süreç, farklı farklı totemler zaman zemin hareketleriyle, totemler hiyerarşisinden düzenletiliyordu. Ve ittifakı zaman zemin alanının içi, totemik panteondu plüralist realiteli bir yaşam alanıydı. Ve çok sesli ittifakı alanda totemler tek başına karar alıp tek osilasyon kaynağı gibi sürecin senkronize salınımını yapamıyorlardı.
Ve bir çok bağıntılar girişmesi olmadan da senkronlanma olmuyordu. Yeni zemin faysız ya da tek faylı değildi. Totemler temsilcilikti kurullarda ittifakın işleri, kurul içinde danışılıp, tartışıldıktan sonra kararlarını alıyorlardı. Bu daha önceki sosyal birlikti totemi yaşam düzeni içinde hiç görülmemişti. Kurul iç işleyiş düzeni, zorunlu oluşla kurul başı oluşturmayı ortaya koymuştu. Kurul başı olan işlerlik görüntüsü giderek, totem başı tanrı olma anlayışını ortaya çıkaracaktı.
İttifakı birliğin zaman zemin alanı içindeki yükümlersen sorumlulukların tartışılıp onaylanması ve onaydan sonra meşruiyetlik kazanması kurula ve kurulun başına bağlandı.
Tarihte ilk kez insanlık, kendilerine aktarılışla yol tutmadıkları, önlerinde atalar deneyimli yol haritası olmayan bir ittifakı oluşmanın içine girmişlerdi. Önlerinde insana seslenilecek ne bir söz, ne de bir iz vardı. Pekiyi de ne olacaktı şimdi? Olan şuydu, insanlık süreç girişmelerinin nesnel oluşma dilini kendi diline çevirecekti.
Yani insanlık oluşma süreci içinde sosyo toplumsa özneli nesnel oluşmanın dilini konuşturacaktı. Bunu tıpkı kendi dili gibi bunu tıpkı kendi odak noktasının konuşması gibi sosyal alan içinde dillendirecekti. İlerde de, bu oluşma içinde bilim diliyle, kendi bilimselliğini ilan edecekti.
Sosyo öznel ve sosyo nesnel süreçler, kural ve kaideler şeklinde bilinç ediliyordu. Bu nedenle kurul kararları ve ittifakın şölenleri; SÖZLÜ AHİT oluşla (kalü bela oluşla); çok keskin etkilere ve kutsallıklara neden oluyordu. Sosyal alanda süreç, bu ahitlere iman etme şekline dönüşüyordu. Bu ahdi kutsallık bağlacından ötürüdür ki kutsal kitaplar “önce söz” vardı. Önce iman edilenin, inanılanın, kurul kararı olan ittifaklaşmanın ya da sözleşmenin imani kavli vardı, diyecekti.
Sürecek
YORUMLAR
Bu tür tekil, tikel ve tümel oluşun sorumluluktu yükümlensen oluşması vardı.'yeni bir dil oluşturma gayretinizi kutlamak gerekiyor..
Bayram KAYA 1
İşte dediğim buydu. yazılarımı bir kişi okusun oda bir farkı dillendrebilsin bu benim mutluluğumdur...
teşekür ederim