Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

BU SANA YAZDIĞIM İLK VE SON MEKTUP

Yorum

BU SANA YAZDIĞIM İLK VE SON MEKTUP

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2093

Okunma

BU SANA YAZDIĞIM İLK VE SON MEKTUP

BU SANA YAZDIĞIM İLK VE SON MEKTUP

Keşke, mektubuma canım deyip de ardından ismini zikrederek başlasaydım…

Yapamadım; bilirsin ki asla riyayla işim olmaz. Zira beraber geçen o güzelim yılları, elinin tersiyle ittiğin günden beri; içimdeki sana dair tüm o ulvi duygular yok olup gitti, esen rüzgârın sürüklemesiyle senin sebep olduğun…

Kırgınım hem de çok. Keşke sebebini bilseydim sonu gerektirecek ne yaptığımın. Tahmin bile edemezken, zaten artık bir önemi de kalmadı.

Anladım ki; sevgi yetmiyormuş diğer duyguların gölgesindeyken. Ve anladım ki bir kez daha; kan bağı olmaksızın aramızda geliştirdiğimiz kardeşlik bağı pamuk ipliğimden farksızmış, bizi birbirimize bağladığına inandığım.

Sana en çok ihtiyaç duyduğum anda bana yüz çevirmen, aldığım en büyük derslerden biri oldu son yıllarda yaşamış olduğum. Hoş ardından daha neler neler yaşadım da, hiç birinin önemi kalmadı artık. Boşuna yoldaş olmadı bana zaman, Mevlana’nın zikrettiği gibi:

‘’Dünle beraber gitti düne ait ne varsa, bugün yeni şeyler söylemek lazım.’’

Ama yine de kopup giden bu dostluk, dilimde çok acı bir tat bıraktı, desem yeridir.

Ben seninle hep gurur uymuşumdur ve senin de aynı duygulara vakıf olduğunu sanırdım, gerçi gurur duymanı gerektirecek fazla bir özelliğim yok günümüz kuralları itibariyle ama ikimizin özel dünyasında ortak kanaatlerimiz ve erdemlerimiz vardı yoksa ben mi olduğunu farz etmişim, zira bunu sık sık soruyorum kendime son zamanlarda: Özellikle nerede yanlış yaptığıma dair…

Dedim ya; zaman en iyi ilaç diye çünkü sana dair hiçbir şey hissetmiyorum, koca bir boşluk haricinde. Bir keresinde, bunun çok tehlikeli ve acı bir his olduğunu söylemiştin; ne yazık ki, şimdi ben de aynı şeyi senin için söylüyorum.

Hani bazen bana sormuyorlar değil hani; neden bu kadar güvensizsin diye. Sence…

Asla ve asla böyle değildim önceleri, hatta hep derdin; ‘’İçini açma,’’ diye. Oysa içimdekileri en iyi bilen sendin ve sonuç işte meydanda.

Senin köprüleri yıkmandan sonra, ben de çok şey yıktım, bilemediğin kadar hem de…

Kabul ediyorum artık: ‘’Suçluyum, sana ve çok insana güvendiğim için.’’ Bir daha mı? Bunu zaman gösterecek…

Ne zaman sana baksam, yansımamı görürdüm. Demek ki; gözlerim bayağı bozukmuş…

Ne zaman sesini duysam, mutlu olurdum neşeli bir şarkının eşliğinde. Demek ki; duyma yetimi yitirmişim…

Ne zaman seni ve sahip olduklarını düşünsem, gurur duyardım. Demek ki; oldukça safmışım…

Heyhat, ne yaman çelişki. Şimdi yüzünü bile hatırlamıyorum. Sahi, senin bir yüzün vardı değil mi. Yoksa ikiyüzlü müydün de ben görmemişim…

Üzgünüm inan ki hem de çok. Diğer yandan de sevinmiyor değilim hani. Zira içimde biriken ne varsa, durmaksızın yazıyorum, oku ya da okuma. Ama inan ki; çok isterdim bunları seninle paylaşıp, senden iyi ya da kötü bir şeyler duymayı. İlk zamanlarda bunu o kadar çok hayal ettim ki: Senin fikrini almak, seninle paylaşmak, hatta senin tarafından yerden yer vurulmak.

‘’Acıya sabrettim, metanet oldu; insanlara sabrettim, hoş görü oldu, dileklerime sabrediyorum şimdi, adı dua oldu. Hep duygularıma sabrettim, adı gözyaşı oldu. Özlemi iyi bilirim adı hasret olsa da. Ve hep sevgiye sabretmişimdir adının aşk olduğunu bilerek…’’

Yüce Mevlana’nın bu güzel deyişi öylesine uyumlu ki yaşadıklarımla, bir nebze de olsa haddim olmadan, uyarlamak istedim yaşadıklarımla…

Son bir şey daha: sen gerçekten var mıydın yoksa bir halüsinasyon muydu tüm yaşadıklarım, gördüğümü sandığım bir ömür boyu…

Olsun, ben alışkınım hayal kırıklıklarına, bildiğin kadar ve bilemeyeceğin kadar.

Her şeye rağmen, güzellikler temenni ediyorum sana; her nerede isen, her kimleysen ve her ne yapıyorsan. Bilirsin sen de; eski dost düşman olmaz.

Ya sen… Eminim ki; benim için hiç de güzel şeyler temenni etmiyorsundur. Yoksa şu an yanımda olurdun. Biliyorsun, öyle sözleşmiştik yoksa yanlış mı hatırlıyorum…

Ne yazık ki; sana bir hoşça kal bile diyemedim, izin bile vermedin buna. Ben de buradan diyorum ki; ‘’Hoşça kal.’’

Umarım bir gün bir yerlerde karşılaşmayız. Zira artık biliyorum ki; sana bakınca asla kendimi göremeyeceğim…


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bu sana yazdığım ilk ve son mektup Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bu sana yazdığım ilk ve son mektup yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BU SANA YAZDIĞIM İLK VE SON MEKTUP yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL