- 1610 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Günaydın Nar Ağacım.
Son günlerde kendime pek dikkat etmediğimi fark etmişsindir. Aslına bakarsan uzun zamandır bir boşvermişlik mevcut bünyemde. Çoğu zaman kendimi sorgularken farkediyorum. Hayatımdaki herşeyi -ben de dahil- önemlilik sırasına göre dizmek, muma çevirmek, hadlerini bildirmek ister gibiyim. Ama aklımdan süzülürken bu düşünceler, bir yerlerde ayağı tökezleyip düşen sakar bir çocuk gibi yere yığılıyorum ve hiç bir şey olmamış gibi, ellerimde sıkışmış bu saçmalıkları olduğum yere bırakıp tek başıma yol alırken buluyorum kendimi. Sonra neleri ardımda bıraktığımı hatırlamıyorum bile .
Sigarayı sevdiğim doğru. Ama bazen ondan bile sıkılıyorum. Kaldı ki neyi, kimi, neden seviyorum ki. Kendimi sevmediğimi zaten görebiliyorsundur.
Susmayı çocukken oynadığımız ‘Tıp!’ oyunuyla sevdim. Oyunu hep ben kazanırdım. En iyi yaptığım şeydi susmak ve hala öyle..
Kör olmayı ise körebeyle öğrendim. Gözlerimin bağlanmasından hiç hoşlanmazdım. Çünkü karanlıktan hala korkuyorum. Şimdi bağlamadan da kör olmayı becerebiliyorum. Duyarsız bir durum. Nötr. Hiç bir şey hissedememek ne acı.
Kendime çoğu zaman acıyorum. Elimden tutup kaybolduğum yoldan çıkarmak, doğru zamanı kaybedeli çok oldu ama belki doğru bir yerlere zamansız da olsa ulaşmamı sağlamak istiyorum. Ama sonra her şeyin anlamsız olduğunu fısıldıyor içimden bir ses. Vazgeçiyorum.
Beni bilirsin. Üzgün değilim. Sadece yorgun.
Öptüm.