- 921 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Dershaneme Dokunma!
Dershanelerin kapatılması konusu tekrar gündemin en başına oturdu. Üstelik bu sefer cemaat de işin içine girdi. Öyle ki olay sanki iktidar-cemaat restleşmesi olarak algılanmaya başlandı.
Biz bu iktidar-cemaat kavgasına daha sonra tekrar döneriz, ama öncelikle dershanelerin kapanıp kapanmayacağı konusundaki tahminimizi yazının başında söyleyelim. Bana göre:
-İktidar gider, ama dershaneler ka-pa-tı-la-maz…
Dershanelerin neden kapatılamayacağını, kapatılmaması gerektiğini 9 Eylül 2012 günü çok sayıda sitede yayımladığım yazımda belirtmiştim. Aynı şeyleri tekrarlamamak için mesela merak eden okurlara Milliyetblog’da da yayımlanan yazımın linkini vereyim, oradan incelesinler: blog.milliyet.com.tr/dershane...?BlogNo=379654
Ayrıca yayımladığı basın bülteninde benim bu yazımdan da alıntılar yapan Özel Dershaneler Birliği Derneği’ne (Öz-De-Bir) de teşekkür etmek istiyorum.
**
İki Bakan Dershaneleri kapatamadıkları için mi görevlerinden alındılar?
14 ay önce başbakan diyordu ki: ’’(Dershaneler) Eğitim öğretime hizmet verecekseniz, okullaşın, okullar kurun. Biz de sizden hizmet alımı yapalım ve sizin sınıflarınızı öğrencilerimizle biz dolduralım. Bedeli neyse biz verelim. Sizi açıkta bırakacak değiliz. Biz yatırımdan kurtulmuş oluruz, siz de hizmetinize aynen devam edersiniz. Bakıyorsunuz bu güzel bir teklif demiyorlar. Niye. Öbür taraf çok daha tatlı da onun için. Orada adeta merdiven altı hizmet var, diğerinde ciddi bir kurumsallaşma olacak da onun için. Bunun adımını atacağız ve en geç 2013-2014’e de biz o sistemle birlikte girmiş olacağız.’’
Bu açıklamaya göre şu anda dershanelerin çoktan kapatılmış olması gerekirdi. Ancak başarılamadı. Oysa biz bu açıklamaya rağmen ısrarla “Dershaneler kapatılamaz.” Diyorduk. Gene aynısını söylüyoruz. Bunu iktidarı tahrik etmek için değil, dershaneciliğin bir Türkiye gerçeği olduğunu bildiğimiz için söylüyoruz.
Geçen gün başbakan, önceki iki Milli Eğitim Bakanı’nın dershaneleri kapatma işini halledemediğini, bu bakanın bunu başaracağını söylüyor. O zaman aklıma şu sorular geliyor: Önceki iki bakanın görevlerinden alınmasının nedeni dershanelerin kapanması konusundaki beceriksizlikleri midir? Şimdiki bakan da bunu başaramazsa onun da görevine son verilecek midir?
**
Dershaneleri Kapatmaya Niçin Bu Kadar Heveslisiniz?
-Milyonlarca öğrenciyi sokaktan, kahvehane köşelerinden aldığı için mi?
-Yüz binlerce öğretmene, memura, hizmetliye istihdam sağladığı için mi?
-Devlete vergi ödediği için mi?
-Yoksul öğrencilere ücretsiz kurs verip eğitimde fırsat eşitliği sağladığı için mi?
Kapatmak istiyorsunuz?
Biliyorum hemen “Bu benim halkımın, vatandaşlarımın ortak talebidir.” Diyeceksiniz. Ama bunu “Hangi araştırmaya, hangi ankete, hangi çalışmaya göre söylediğinizi açıklayamayacaksınız. Çünkü elinizde böyle sağlam bir veri yok.
**
Dershaneler Kapanınca Ne Olacak?
Diyelim ki dershaneleri kapattınız. Sonra ne olacak?
-Dershaneler okula dönüşecek.
-Etüt eğitim merkezlerine dönüşecek.
-Açık lise ya da akademik liseye dönüşecek.
Gibi açıklamalar duyuyoruz sayın bakandan. Okula dönüşeceği görüşü hayalden öteye gidemez. Alt yapısı okul olmaya müsait dershane sayısı ne kadardır diye bir araştırma yapsınlar ve neden hayali olduğunu görsünler. Etüt eğitim merkezine dönüşürse burada verilen kurslar ücretsiz olacakmış. Pekiyi bu merkezlerde çalışanların ücretlerini kim karşılayacak. Bir de “açık lise” ya da “akademik lise” gibi ne idüğü belirsiz kavramlar ortaya atılıyor. Bunlarla ilgili yasa ve yönetmelikler hazır mı? Bu kurumlar hangi konuda faaliyet gösterecekler? Faaliyetleri arasında üniversite sınavlarına hazırlık da var mı? Üniversite sınavlarına öğrenci hazırlayacaklarsa, o zaman mevcut kurumlar zaten bu işi yapıyor. Neden onları kapatıyorsunuz?
Dershaneler kapanırsa olan orta halli ve yoksul vatandaşların çocuklarına olacaktır. Çünkü varlıklı aileler evlerinde çok yüksek ücretler ödeyerek çocuklarına özel öğretmenlerden sınavlara hazırlık kursları aldırmaya devam edeceklerdir. “Bu yasa dışı uygulamaya izin vermeyiz!” gibi açıklamalara inanmam. Bunu önleyemezsiniz.
**
Cemaat-İktidar Restleşmesi
Cemaatin dershanecilikteki payının %20 civarında olduğunu söyleyenler var. Bu rakam neye göre saptandı bilmiyorum, ama bence cemaatin bu konudaki payı bunun çok çok üstündedir.
Yüzde yirminin çok üstünde olduğunu düşünmemin nedeni şu: Bundan 15-16 sene önce cemaate ait dershanelerde çalışan bir arkadaşım, yeni dershane açarken hep farklı adlar kullandıklarını, bunu cemaat dershanelerinin kapatılma ihtimaline karşılık bir tedbir olarak uyguladıklarını söylemişti.
Cemaat ve iktidar dershanecilik konusunda amansız bir mücadeleye girişti. Bazıları bunu bir “kayıkçı kavgası” olarak yorumlasa da böyle değil. Bence asıl sorun hükümet aynı zamanda iktidar da olmak istiyor ve bu erki hiçbir kurum ya da toplulukla da paylaşmak niyetinde değil.
Yani kılıçlar çekildi, herkes yer alacağı safını belirledi. Acımasızca bir savaş olacağa benzer…
**
Cemaat Artık “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” Şarkısını Söylemeyecek
İktidar, “Komşu ülkelerle sıfır sorun.” Dedi ama kavga etmediği komşu ülke kalmadı. Dışarıyı halledince sıra içeriye geldi ve bu yollarda beraber yürüdükleriyle kavgaya başladı.
O nedenle “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” Şarkısı cemaat için artık “out”. Pekiyi hangi şarkı cemaat için "in"? Selahattin İçli’nin Ayrılık Var Çıkan Falda şarkısı…
**
Bu konudaki son sözü gene Oruç Baba’ya bırakalım. Oruç Baba Der ki:
“Ortada bir hasta ve bir de acemi doktor var. Hasta: Eğitim Sistemi, Acemi Doktor: Dershanecilik. İktidar, hastayı tedavi edip iyileştirmeye çalışacağına acemi doktoru öldürerek sorunu çözebileceğini zannediyor!”
Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ-Emekli Felsefe Öğretmeni
YORUMLAR
Dershaneler, devlet okullarının kalitesiz
ve
yetersiz eğitiminden doğdu,i herşey düzeltilmiş devlet okullarında gerekli kalite olsa kim cebinden daha
fazla para
çıkmasını ister, kardeşim eğitim göçmüş bunun için millet yemeğinden, içmeğinden para ayırıp çocuğunu dershaneye gönderiyor.Kutlarım duyarlı bir yazı
Sayın Hüsmüllü her zamanki duyarlılığınız ve güçlü kaleminizle güncel bir tartışma konusu hakkındaki görüşlerinizi samimiyetle dile getirmişsiniz.Sizi yürekten kutluyorum ve yazdıklarınıza sonuna kadar hak veriyorum. Atalarımız "Yanlış hesap, Bağdat'tan döner." demişler. Eninde sonunda hatalarını fark edeceklerdir dileğiyle...