- 2090 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Düştük / Kırıldık / Dağıldık
Önce düştüm dudaklardan / el oldum tanıdık bildiğim duraklarda
Dilsizim ve bi o kadar adressiz. Gidiyorum karanlığın izdüşümüne saf tutarak. Hesabım bitti / şimdi infazımı beklemekteyim. Dudaklarımı ısırarak isyan ettiğim yetimliğime bir de öksüzlüğüm eklendi. Artık ayaklarım beni aynı yere götürmüyor. Sığındığım yerlerden tek tek kovulan ben, şimdi el oldum tanıdık bildiğim yerlerde. Gözlerimin nemi kurumadan yüreğimin adreslerine denk geliyor bulutlar. Soyadımı taşıyan cümlelerden kovulan yüzümü bulamıyorum eski yerinde. Ya ben uzaklardayım ya da biz “ biz “ olmaktan imtina etmekteyiz galiba. Susuyorum bilmediklerime susarak. Boyun büküyorum benden bihaber parçalara ağlamaklı gözyaşlarımı deste yaparak. Elimde dört kişilik bir fotoğraf ve düşündüklerim. En büyük parça babamdı; bizi ayakta tutan bizi biz yapan.. En büyük parçamızı, canımız kaybettik sonra da gayri ictimalarımız hep bir eksikti. Babamız olmadan sanki o varmışcasına yaşayacak, savaşacaktık..Ama olmadı..Bölündük ilk önce sonra da düştük..Eksildik birer birer. Tesbih tanelerine mi özendik yoksa..Biz bir hayattık dört parçaya ayrılmış..Şimdi el olduk birbirimize..Oysa biz hep bir’dik..Şimdi her birimiz ayrı saflara düştük. Bir kere düşmüşken içimizdeki canlar kırılmaz mı ?
Kırıkları toplamaya çalıştım / daha çok kırıldık kendi içimizde..
Ben bu savaşı kaybetmeyecektim. Düştük diye dağılmayacaktık. Kırıklarımızı sarıp yeniden ayağa kalkacaktık. Bensiz kurulan sofralara ses çıkarmadım. Bana biçilmiş tüm sıfatlara razı oldum. Susmam istendi sustum, konuş denildi bana verilen tüm sufleleri söyledim dilimi ısırarak. Bile bile gelen fırtınaya rağmen kırıklarımıza kendimi bastım. her şeyimi benden olmayanlara ayırdım kendimi / isteklerimi öteledim. Acaba sorunlar benden mi kaynaklanıyor diye eksik tuttum içimdekileri. Bilmediğim yüzlere selam vermeye başladım ilk önce. Yaralarımıza merhem diye kendimi basacakken, gölgesini bile hatırlamadığım yerlerden topladım parçalarımızı. Akşam üstleri yalnızlığa alıştım önce. Ve bir gece bensiz toplanan umutların yabancı gözlerde yeşerdiğini gördüm bir sokak bankında. Bir yanda canımın canı, bir yanda canımın diğer yarısı ve de yabancısı olduğum gözler..Bir ben eksiktim..Gözyaşıma tuz bastım o an..Tutuldum / uzadım eksikliğime..Ben kırıklarıma bir umut ararken, kırıklarım kırıklarına çoktan yamayı vurmuş..Meğer bir ben fazlaymış cümlelere..Ayıklandım biz’den / kırıklarımdan düştüm az önce..Dağılmayı bekliyorum aynalara gözlerimin nemi miras bırakarak…
Düştük / Kırıldık / Dağıldık / Oysa biz hep bir’dik..
Şimdilerde evden işe giderken tertemiz bir yalnızlığını giyiniyorum üzerime. İki oda bir salona sığdırdığım bir umut gökyüzünün altında nüfussuzluğuma isyan ediyorum. Kirpiklerimden birikmiş bulutlara sırlarımı verdikçe eriyor içimdekiler. Yavaş yavaş bükülüyorum cocukluğuma. Yeni bir umut yolculuğuna hazır olmayan bu yüreğe yine kefen örmekte ellerim. Oysa ben sadece susmayı bilirim. Yapabildiğim en iyi şeyin gitmek olduğunun farkında olsam da kendi içimden kovulmak öyle ağır ki..Kanatlarım kırık / düşlerim ise düştü kollarımdan.
Sevinebilirsin artık hüzün…
Zafer senindir. Önce bizi bana düşürdün sonra da kırdın bizi..Merak etme yakında da dağılırız biz. Sen kalbini ferah tut..Dudak payımda bir hayat vardı..Al o da sana feda olsun...Bana dair ne varsa ele geçir. Kazandıklarımdan da feragat ediyorum..Düştüğümü kabul ediyor, kırıklarımı sana bırakıyor ve dağınıklığımı ilan ediyorum. Ama tek bir şartım var..
Yüreğimdeki gül’e sakın dokunma…
Gözlerimdeki yeşeren Elif’i dalından koparma..
Dudak kenarımdaki umuduma hüzün bulaştırma…
Ne olur sevdama yalnızlığı yakıştırma..
Ey her nefesi ölüm kokan hüzün ;
Beni sevdamdan ayırma….
Çünkü düştüğümde sadece “ o “ ellerimden tuttu..
Kırıklarıma sadece “ o “ dokundu…
Dağınıklığımda bana sadece “ o “ umut oldu…
Ey hayat…
Bana ölümleri müjdele ama
Sakın sevdama / Elif/ime / umuduma dokunma….
Dokunma diyorum…
Dokunma…
26.04.2008 22.10
İsmail Sarıgene
YORUMLAR
Dilsizim ve bi o kadar adressiz. Gidiyorum karanlığın izdüşümüne saf tutarak. Hesabım bitti / şimdi infazımı beklemekteyim. Dudaklarımı ısırarak isyan ettiğim yetimliğime bir de öksüzlüğüm eklendi. Artık ayaklarım beni aynı yere götürmüyor. Sığındığım yerlerden tek tek kovulan ben, şimdi el oldum tanıdık bildiğim yerlerde. Gözlerimin nemi kurumadan yüreğimin adreslerine denk geliyor bulutlar.
.....................
Yaralı bir gençlik taşırız bedenimizde bazen, yanmadan savrulur küllerimiz yaban ellerde.
Adressiz düşlerimizde düşeriz düş kırıklıklarına.
Hem düş hem gerçek üzerken bizi ne zordur yaşamak bilirim.
Mütemadiyen hepimiz düşüyor, kırılıyor, dağılıyoruz.
Her bir parçamızı ayrı yerlere bıraksak da
Parçalanmadan bütün olunmuyor inanın.
Kendimize küstüğümüz zamanlar olsa da umudumuz yetişir imdadımıza
O da olmasa nasıl tutunurduk bu sevilesi yaşama...
Hayal'siz, umut'suz ve Elif'siz kalmayın dilerim.
Buram buram hüzün kokan muhteşem bir SARIGENE klasiği okudum...
Kutlamaktan öte yüreğinizin önünde saygıyla eğiliyorum.