- 540 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DERSANE KAVGASININ ALTINDA NE VAR?
Akparti ve Gülen Cemaati…
Bu yazımızda “Parti” ve “Cemaat” diye anacağız.
Milli Görüş’ten ayrılışı, Parti’nin kuruluşu ve iktidar edilişi sürecinde tam bir işbirliği içinde çalıştıklarını herkes bilir.
Parti’nin, Müslümanlara karşı “Haçlı Seferleri” başlatanların yanında yer almak gibi büyük yanlışlıkları konusunda, Cemaat yöneticilerinden hiçbir ikaz gelmedi.
Büyük Ortadoğu Projesi gibi, Siyonist emellere hizmet edecek bir oluşumun Eşbaşkanı olan Parti’nin Genel Başkanı, Cemaat yöneticileri tarafından asla uyarılmamıştır.
Parti’nin, Afganistan gibi Müslüman bir ülkeyi işgalinde, Haçlı güçleri yanında fiilen yer alması şeklindeki garabeti konusunda, Cemaat yöneticilerinin bir itirazı olmadığı gibi, bu ülkede halen devam eden Müslüman katliamı milyon sayısı ile ifade edilirken de bir üzüntü ifadesi gelmedi, gelmiyor.
Yine Afganistanda öldürdükleri Müslümanların cesetlerine işeyen ve yakan zalimlere, ne Parti’den, ne de Cemaat yöneticilerinden en ufak bir kınama gelmezken, Kuran sayfalarını çiğnemeleri ve tecavüz etmeleri konusunda da sessiz kaldılar.
Bir Müslüman ülke olan Irak’ı işgal kararı alan Haçlılara, milletlerarası kuruluşlarda destek ve oy veren Parti için, Cemaat yöneticilerinden bir uyarı gelmiş miydi? Biz hatırlamıyoruz. Yine bu ülkede milyonlarca Müslümanı katleden, tecavüz eden, soyan, aşağılayarak hakaret eden, camileri kirleten Haçlı zalimlerine destek veren, dua eden, Türkiye topraklarını ve tesislerini kullandıran Parti için, Cemaat yöneticilerinden bir kınama geldiğini duymadık.
NATO’nun insansız canavarları hergün Pakistanda insan katliamı ve stratejik yerleri bombardıman ederken sessiz kalan Parti hakkında, Cemaat yöneticileri bir tepki göstermedi, göstermiyor.
Bir Müslüman ülke olan ve Türkiye’ye geçmişte en büyük destekleri vermiş bulunan kardeş Libya, Haçlılarca bombardımanla yerlebir edilirken, yağmalanırken, bu yıkıma fiilen iştirak kararı veren Parti’ye, Cemaat yöneticileri tarafından bir tepki gelmemiştir.
2001 yılında İslam ülkelerine karşı başlatılan ve halen de bütün şiddetiyle devam eden Haçlı saldırıları sırasında, minareleri nişangah olarak kullanılıp yıkılan, kirletilen, hakarete maruz bırakılan, binlerce cami, mescit, türbe, eski eser katliamı, müze yağmacılığı, altyapı bombardımanları, servet yağmacılığı konusunda hep sessiz kalan Parti hakkında, Cemaat yöneticilerinin bir itirazı duyulmamıştır.
Müslüman ülklerinin imamesi olması gereken bir Türkiye’nin, kumandası Haçlı ve Siyonist’in elinde olan silahlarla doldurulması kararı veren Parti için, Cemaat yöneticilerinin bir itirazı olmamıştır.
Haçlı ve Siyonist tahriki ile Suriye’de karışıklık çıkarıp kıyamet koparılırken, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırırlarken ve onları kınayarak mani olması gerektiği halde, onları bölgeye davet eden Parti için, Cemaat yöneticileri en azından yol gösterici bir tavır takınmamıştır.
Peygamberimizin düşmanı Rasmussen’in, NATO’nun ve dolayısıyla ordumuzun kumanda mevkiine getirilmesi konusunda, şaşırtıcı bir karar veren ve sonra da bu kararını bir dönem daha uzatan Parti için, Cemaat yöneticileri suskun kalarak onay vermiştir.
Parti Genel Başkanı’nın “biz 10 yıldır milletin gazını aldık” gibi bir garip açıklaması konusunda, Cemaat yöneticileri, bunun ne demek olduğuna dair bilgi isteme gereği bile duymamışlardır.
Çıkardığı Avrupa uyum kanunları ile, zina ve domuz eti benzeri haramların, bir İslam ülkesi olan Türkiye’de yaygınlaşmasının önünü açan Parti’ye, Cemaat yöneticilerinden bir tepki geldiği duyulmamıştır.
İslam Birliği’nin ve onun hazır çekirdeği olan D-8 lerin önü, Parti ve Genel Başkanı tarafından kesilirken, Cemaat yöneticileri en azından yol gösterici bir tavsiyede bulunmamışlardır.
Devlet eliyle oynatılan kumar, Parti tarafından çeşitlendirilip yaygınlaştırılırken, Cemaat yöneticileri ayağa kalkıp da, bunu yapamazsınız, dememişlerdir!
Parti’nin, Türkiye’yi Avrupa kapılarında ayakta bekletip, adeta azarlanmak suretiyle şerefinin aşındırılmasına göz yumulurken, Cemaat yöneticileri bir tepki bile göstermemişlerdir.
Örnekler çok. Ama yazımızın hacmi yetersiz.
Şunu da ilave etmekte fayda var:
Cemaat’in tabanını oluşturan bizim insanımızın; Parti’nin, bir kaçını yukarıda saydığımız yanlışları karşısında, tıpkı bizler gibi kahrolduğunu da yakınen biliyoruz. Kahroluyorlar ama, Cemaat disiplini gereği tepkiyi hep yukardakilerden bekliyorlar. Tavır koyamıyorlar, ortaya çıkamıyorlar, ses edemiyorlar. Susuyorlarsa da kerhen susuyorlar.
Her biri Müslüman bir toplumda fırtına estirmesi gerek bu kadar büyük yanlışları konusunda, Cemaat yöneticileri, Parti’ye bir tepki göstermezken, bu yanlışların yanında devede kulak mesabesinde kalan dersanelerin kapatılması, ya da dönüştürülmesi konusunda kıyameti koparması bizce inandırıcılıktan uzaktır.
En azından asıl sebep desrsane değildir. Dersaneler başka çok büyük sebeplerin bir son damlasıdır, diye düşünmekteyiz.
Bu sebeplerin ise, Parti’nin yukarıda bazısını saydığımız devasa yanlışları değil, belki daha özel sebeplerin olabileceğini tahmin etmekteyiz.
DERSANE SAVAŞLARI
Haçlı seli aksın diye Doğu’ya,
Hep beraberdiler ırmakta çayda;
Ortaktılar mükellef ziyafette,
Şimdi ihtilaf var bir bardak çayda!..
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
Hocam iktidarın din sömürüsüne aldanan, ilk defa alnı secde gören bir başbakanımız oldu diye sevinen ve hâlâ bu partinin peşinde koşan bir kesim var bu ülkede.
Yapılan bunca dinsizliği dindarlık olarak, vatana ihaneti de barış diye yutturuyorlar bu millete, beyni yıkanmış bir kesim de bunlara destek veriyor.
Söyleyecek şey çok ama gerçekler yazınızın içinde var zaten, kaleminize, yüreğinize teşekkürler.
Selam ve saygımla.