- 471 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEKSENLERİN VELİAHTIYDI ÇOCUKLUĞUM
Aslında dizi izlemeyi pek sevmem. Ve hep bir önyargım olmuştur dizi izleyenlere karşı. Bir gün bu önyargımı kırmak için dizi izlemeye karar verdim. Kanalları değiştirirken bir yazı dikkatimi çekti seksenler. Ve nedenini bilmediğim bir sempati oluştu seksenler dizisine karşı. Ve şansa yeni başlamıştı ilk bölümden itibaren izlemeye başladım. Günler geçtikçe hiçbir diziyi izlemeyen ben her Salı bir misafir ağırlar oldum evimde. Annemler çocukluklarını anlatırken keşke o dönemi yaşasaydım diye geçirirdim içimden. Seksenler dizisinin çıkmasıyla hayalini kurduğum o imkânsız düşüm bir anda gerçekleşivermişti. Birol Güven ve ekip arkadaşlarının sayesinde annem ve babamın anlata anlata bitiremedikleri güzellikleri görsel olarak da yaşama şansı buldum. Aslında o siyasi olaylar olmasa seksenlerde yaşanan hadiseler çocukluğumda yaşadığım güzelliklerle bire bir örtüşmekte. Bu yüzden ben hep ‘’seksenlerin veliaht’ıydı çocukluğum’’ derim.
Çocukluğum küçük mü küçük bir köyde geçti. Sabahları erken uyanırdık; çünkü atalarımızdan kalma bir söz hayat felsefemiz olmuştu’’erken kalkan yol alır’’herkesin o gün içerisinde yapacağı iş bir gün önceden belirlenirdi. Koyunları otlatmak, bahçe ve bostanları sulamak ayrı bir keyif verirdi. Akşamları tüm köylü halkı bir eve toplanır sohbetler ederdik. Çaylar, kahveler art arda tazelenirdi. Köyde konuşanları dinlemek çok güzeldi. Anlatılan her hikâyeden bir ders çıkarmamız önerilirdi. Kim bilir belki de bu yüzdendir teknolojik araçlarından uzak duruşum. Ve beklide bu yüzden arttı önyargılarım…
Köyde yaşanan aşklar masum ve de saftı. Bir bakış yeterdi aşk olmak için ve köyde aşkını itiraf etmek zordur bakışmalar dahi iki üç sene sürebilirdi. Çocukluğum postacılık yapmakla geçti. Köydeki ağabeyler ve ablalar birbirinin yüzüne karşı itiraf edemediği duyguları en güzel şekilde karşıya iletmenin yolunu mektup yazmakta buluyordu. Bunu karşıya iletmek de biz çocuklara kalıyordu. İyi mi yapıyorduk yoksa kötü inanın bende bilmiyorum bildiğim tek şey köyde aşka bir suçmuş gibi bakıyordu büyüklerimiz. Ve sırf milletin lafı için aşkından vazgeçecek kadar sevdalıydılar çocukluğumda ki ağabeylerim. Aradan geçen zaman hep aleyhine işliyordu ağabeylerimin. Sevdikleriyle mutlu bir ömür geçirmeyi amaçlarken, umduklarından çok umdukları karşısında bulduklarıydı ağabeylerimi şoke eden. Ve her nedense sevmeler hep hüzünle sonuçlanırdı. Ve sevdikleriyle birlikte uyanmak hayalini kuran ağabeylerim. Farklı ve başka hayatlarda uyanırlardı güne. Yine de başkaydı köyde hayat her şey en samimi en dokunulmamış şekliyle sunulurdu bize, bize düşense bu düzeni bozmadan vaat edilen hayatı doya doya yaşamaktı.
Çocukluğum, küçük mü küçük bir köyde geçti. Ve en az köyümüz kadar küçüktü hayallerimiz, hüznümüz kaybettiğimiz oyunlarla sınırlıydı yalnızca
Cemal Süreyya’nın da dediği gibi:
Çocuk olsam yeniden. Bir tek düştüğüm için açısa içim ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece.
Seksenlerin veliaht’ıydı çocukluğum
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.