- 847 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BOŞ PATİKA AYNACISI
Yorulmuştu rüzgarsız denizin yaşlı martısı hem de çok...
Yorulmasıda çok normaldi, koca şehrin en işlek iskelesinin en bilge martısıydı o. Küçük martılara rotalarını gösterir, nasıl balık avlayacaklarını öğretir, büyüklerinde dertlerini dinler çareler üretirdi. Ancak son zamanlarda artık eskisi gibi olamayacağına ve artık dinlenmeye çekilmesi gerektiğine karar vermişti. Tam yüz yıl önce söz vermişti aynacıya bugün için, yola koyulma vaktiydi şimdi...
Umut rengi ormana doğru kanat çırptı. Gece güzel bir rakkase gibi siyah tüllerini gökyüzüne sediğinde oradaydı...
Eski dostu aynacının boş patikasını üşengeç birkaç fener aydınlatıyordu. Aynacı,asi nehirlerin büyük kayalarına benzeyen simsiyah ve parlak gülen gözleriyle onu karşıladı. Şöminenin içinde yanan odunların şarkısı eşliğinde hasret giderdi iki eski dost. Aynacı benbeyaz bılutları andıran uzun ve yumuşak saçlarını yüzünden çekerek martıyı dinlemeye koyuldu....
Martı usulca fısıldadı: ’’İnsanları çok seviyorum dostum ama artık çok az kaldılar hangi aynanda onları görebilirim’’?...
Odadaki tüm aynalar ansızın karadı.Boş patika aynacısı sustu...
Esra TÜRKER - BOŞ PATİKA AYNACISI - İkibinonüç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.