- 924 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ona mektuplar
Tanrı seni yeniden yaratsaydı önce galiba ellerini severdim boğazıma dolanan ipin düğümünü iyi öğrendiğin için.
Biliyor musun zaman buldukça sevgi ve aşkı çok düşünürüm.Derinden irdelerim..
Dünya kadar kitap karıştırdım bulamadım şuramdakinin bir benzerini..
Adamın biri almış eline kalemi aşkın tarifini yazıyor. Kah kahalarla güldüm. Hani çocuklar plastik oyuncaklarını dizer ya onun gibi bir şey..Onca oyuncak arasında renkleri tek tek seçip bulma peşinde..
Birazdan öğrenecek aşkın fabrikalarda üretilmediğini
Şarkılarda “senede bir gün” derken içim sızlar.
Sahi aşk senede bir gün müdür ?
Öyleyse her gün bizleri benliğimizden sıyırıp alan, onu gördğümüzde mest eden, ve uçuran şey aşk değilde nedir ?
Aşk ? Sen misin, yoksa ben miyim ?
Korkuları ve kaprisleri içinde barındıran duyguda aşkın tarifini nasıl yaparsınız..
Örneğin ayağım kırıldı...Ah sen de o acıyı hissettin mi ?
Öyleyse bir geçmiş olsuna üşeniyorsan bunun adı nasıl aşk olabilir ?
Neyse..
Bazen dilim sürçüyor, özür dilerim.
Yine şu meret cigara dumanı kalbimin can damarlarını tıkamış olmalı.
“Öhhe öhhe öh !”
Dışarı çıkıp bir hava almam gerek.
Belki yıldızlardan alnıma bir kaç yağmur damlası düşer..
Ya da karanlığın dalgasına bırakırım kendimi
Bir rıhtıma asılı kalır ceketim. Bir kaç kaburga kırığı ve maviye boyanan bedenim.
Önemli değil, gözlüğüme bişey olmasın da...
Ya sen..Sen iyi misin ? Belini sıcak tut, üşütme emi...
Bir de..
Bir de her şeye üzülme..Bilirsin dayanamam
Çünkü...
Neyse...boşver gitsin
Söylemeyi unuttum; hiç değişmemişsin..Hala çocuk gibisin :)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.