Geleceğe mektuplar-5
GELECEĞE MEKTUPLAR-5
Geleceğe mektuplar -5
Mezardan, rüşvete ve istismara açılan kapı-1
Aşağıdaki okuyacağınız yazı, NE YAZIK Kİ yaşanmış bir gerçektir ve bir gün, mutlaka ve mutlaka bizzat sizin de başınıza gelecektir. Eğer bu yazıyı paylaşarak, “KANUN YAPICILAR”ın dikkatini çeker ve eksikliği hissedilen kanunların eksiklerinin giderilmesine, siz de elinizden gelen çabayı sarfetmezseniz. Takdir de sizin, bu yazıyı daha çok kişi ile paylaşmak hakkı da.
Önemli not: Maksadım kimseyi itham etmek, şerefi veya ekmeğiyle oynamak olmayıp, tamamen bizzat şahit olduğum ve yaşadığım gerçekleri kamu oyuyla bölüşmekdir. Dolayısiyle de; niyetim kişilerden ziyade kurumlar üzerinde durmak ve eksik bulunan kanunların bir an önce tesbit edilerek çıkarılmasına öncü olmak.. derdi tesbit ederek,derman aramakdan dolayı; yer, şehir ve kişilerin ismini vermeden, şehirleri A,B, C, gibi büyük; kişiler ise a, b, c, gibi küçük harfler ile gösterilmiştir. Eğer, eksik olan kanunların çıkmasına vesile olacaksa veya inanma konusunda bir kuşku doğarsa, ilgililere aşağıdaki iddaalarımın tamamını belgeleri ile birlikte ispatlayabilirim. Fakat, “benim için önemli olan mevcut yarayı tekrar kanatmak değil, tedavisine katılıp pansuman yapmaya yardımcı olmaktır. Bu yazıyı sevdiklerinizle paylaşarak, sizlerde bu tedavide rol alıp sevap kazanabilir veya bu rezaleti, en acılı gününüzde bizzat yaşayıp bire-bir canlı şahitleri olabilirsiniz.
Çok çok yakınlarımdan birisi, 84 yaşında ve felçli olarak (A) şehrinde ve bizzat benimde gözlerimin önünde akşam saat on sularında vefat etti. Meftanın yanında o anda yalnızca ben ve eşi vardı. Hasta daha önce öğlen vaktinde ağırlaştığından bizzat ben A şehrinin 112’kisini arayıp Dr ve yardım talep ettim.. Dr. gelip muayene etti ve hasta felçli ve konuşamadığından, “hastanız üşütmüş biraz ateşi var, bizim ilaç yazmamız yasak olduğundan dolayı aile hekimi arayın ve gelip hastayı muayane etsin gerekli ilacını yazsın” diyip gittiler. Ayni gün akşamı hasta ağırlaşınca, yine ayni 112’ yi aradım. Adımı ve gündüz de aradığımı söyleyip tekrar yardım istedim. Yine ayni ekip geldi. Yaptığı muayene sonunda hastanız son anlarını yaşıyor. Başınız sağolsun, rapor yazmak için Aile hekiminizi çağırın diyip gettiler. 112’yi tekrar aradım ve Dr.’un dediklerini aynen bildirince bize ölüm raporu yazacak yeni bir Dr. göndereceklerin söylediler. Gecenin geç saatinde de olsa tanımadığımız bir Dr. Gelip muayenesini yaptı ve raporunu yazmak için hastanın nüfüs cüzdanın geri vermemek üzere alıp raporunu yazdı ve raporun bir örneğini bize verip, yine112’yi arayıp gerekli işlemleri başlatmamızı söyleyip gitti.
Cenaze arabası gelip cenazeyi morga götürdü. Ertesi sabah, şehir dışından gelen mevtanın kızları ile buluşup, cenazenin defni için hazırlığa başlayacaktık. Fakat kızları, babalarını B şehrine gömmek istediklerini belirtip cenazeyi A şehrinin Mezarlıklar Müdürlüğünün cenaze taşıma aracıyla ve ücretini de peşin ödeyerek B şehrine götürdüler. İşte rezaletler resmi geçidi de, tam bu sırada başladı. A şehrinin Cenaze İşleri Müdürlüğünden resmi işlemlerde kullanmak üzere “ÖLÜM RAPORU’nu istedim. Bana; yaklaşık bir hafta sonra B şehrinin Mezarlıklar Müdürlüğünden alacağımızı söyleyip bizi yanılttılar. (Nedenini az sonra yazacağım.)
Mevtanın 70 yaşında olan eşi, gerek cenaze dolayısiyle, gerekse de önceden gelen rahasızlıkları dolayısiyle SGK’ya tedavi için çıkıp muayene ve ilaç almak için ölüm raporuna ihtiyaç duyduk. A şehrindeki ilgili müdürlüğün ilgilileri, daha önce bize raporu mevtanın gömüldüğü B şehrinden alacağımızı söylediklerindendolayı; mevtanın hasta olan eşi ile beraber, tekrar B şehrinin Cenaze İşleri Müdürlüğüne gittik.Yolda mevtanın eşi takatsızlıktan caddenin tam ortasına düşerek tehlike atlattı. Yine de ilgili müdürlüğe gittik, müracatımızı yaptık ve aldığımız cevap karşısında birinci şaşkınlığımızı yaşadık. Verilen cevap şöyleydi: “Sizi buraya gönderen A şehrindeki ilgili müdürlük sizi neden buraya gönderdi? Ölüm raporu diye bir şey yok. Resmi işlemler için sadece ve hem de istediğiniz bir nüfüs müdürlüğünden alacağınız bir VUKUATLI NÜFÜS KAYDIbelgesiyle her türlü resmi işlemi yapabilirsiniz”. Yani A şehrinin ilgilileri, gereksiz yere HEM HASTA HEM EŞİNİ KAYBETMİŞ VE 70 YAŞINDAKİ VE ÜSTELİKDE YANINDAKİLERE TUTUNARAK YÜRÜYEN BİR KADINA ve de 67 yaşında hasta olan BANA, GAVUR EZİYETİ ÇEKTİRDİLER. Boşa giden zaman ve harcanan para da cabası.
İkinci rezalet: B şehrinden geri dönüp, tekrar A şehrine geldik. Mevtanın eşi üç günde kendisine ancak gelebildi ve ölümün gerçekleştiği onuncu günde bu defa A şehrinin Nüfüs Müdürlüğüne “vukuatlı nüfüs kaydını” almak için gittik. Sıra bize gelince, mevtanın halen yaşadığını ve ölüm raporu kaydının ayni şehirde yaşadığımız halde henüz gelmediğini söylediler. Ben tekrar A şehrinin Cenaze İşlerine Müdürlüğüne gittim ve durumu açıkladım. Bu konunun kendileri ile bir ilgisi olmadığını, mevtanın gömüldüğü B şehrine gitmemi ve oradan araştırmamı söylediler.
Üçüncü rezalet: Mevtanın en yakını olarak ben 67 yaşında ve ayaklarında topuk çökmesi, topuk dikeni ve de KOAH hastası olmama rağmen, bu sefer tek başıma yine mevtanın gömüldüğü B şehrinin Cenaze İşleri Müdürlüğüne gittim. “Mevta vefat etmemiş ve yaşıyor görünüyor. Bana burada gömüldüğüne dair resmi bir belge verin dedim.” Bana şöyle cevap verdiler:
Dördüncü rezalet: Bu raporu biz değil, ilk defa ölüm raporu yazan Dr. vefat olayını mevtanın kayıtlı olduğu A şehrinin Nüfus Müdürlüğüne bildirecek ve kayıtlarda vefat ancak o zaman görünecek. Bizimle de A şehrinin Cenaze İşleri Müdürlüğü ile de bir ilgisi yok. Sinirimden ve bitkinliğimden çıldırmak üzere idim. B şehrinin Cenaze İşleri Müd. yetkilileri, hiç de mecbur değilken, sırf bitkinliğimi görüp bana yardımcı olmak adına; resmi sıfatlarını kullanarak benim tanımadığım doktoru çok uzun bir araştırmadan sonra nihayet telefonunu tesbit ederek yardımcısına ulaştılar ve işlemin on gün sonrasında ve o gün (Cuma) akşamına kadar yetiştirileceğine dair söz aldılar. Ben tekrar, A şehrine döndüm.
Beşinci rezalet: Vefatın 15. Günü. Pazartesi saat 11 ve mevtanın eşi ile beraber nihayet vukuatlı nüfus kaydını almak için, beraberce A şehrinin Nüfüs Müdürlüğüne gittik. Sıra bize gelince, vukuatlı nüfüs kaydı yerine şu cevabı aldık. Mevtanın kaydı, yaşıyor görünüyor. Dijital işlem çağında devletin hantal bürokrasisi, önce insanları DELİ ediyor. Sonra da, eğer sigortalı isen bir servet harcayıp tedavi…
Bayılmamak için ilgili memurun karşısındaki boş sandalyeye izinsiz oturdum ve ilgili memura bu evraklar Cumartesi akşamı gelecekti, bu gün Pazartesi neden hâlâ kayıtlarda görünmüyor diye sordum. Devletin hantallığı yüzünden ve halimin perişanlığından dolayı halime üzelen ilgili memur benim alime acıyıp, son anda beni “AYRI BİR MASAYA YÖNLENDİRİP, BEKLİ GELMİŞTİR FAKAT masada henüz KAYDA GEÇMEMİŞTİR” bir de o masadan araştır.. dedi.Nitekim dediği doğru çıktı ve rapor bulundu, 10 dakika içinde kayda geçti. Sonunda BU KADAR REZALETTEN CEFA VE ÇİLEDEN ZAMAN VE PARA ISRAFINDAN SONRA, ÜSTELİK DE DİJİTAL ÇAĞDA vefatı kaydettirip VUKUATLI NÜFUS KAYDINI ALABİLDİK.
Değerli okurlar. Ben bu rezaletler perdesini bire-bir yaşayıp, sizlere faydalı olabilmek içinde bu yazıyı yazıp yayınladım. Siz de böyle bir durumla karşılaşmak istemiyorsanız, birinci paragrafı, bir defa daha okumanızı öneririm.
Başlıkta kullanmış olduğum “RÜŞVET” kelimesine gelince; Eğer yukarıda yazdığım gibi, B şehrindeki Nüfus Müdürlüğüne ikince defa gitmemden, oradaki personelin benim yaşlılığıma ve yorgun halime acımasalardı da; hiç de mecbur değillerken resmi sıfatlarını kullanıp ölüm raporunu ilk defa yazan o doktoru uzun çabalar sonunda bularak, bu raporun neden geciktiğini sormasalardı; ve hemen hazırlanmasına sebep olmasalardı; ben şimdi hâlâ, o doktoru bulabilmek ve bir an önce ölüm raporunu yazdırabilmek için, o doktorun peşinde koşuyor ve usanınca da mecburen kesenin ağzını açacak ve mecburen rüşvet rezaletine bulaşıyor olacaktım. Bu rüşvete kapı açan ben miyim, yoksa vatandaşını burokrasiye boğduran DEVLET mi? Hem de 21.asırda!..
Ayrıca raporu yazan Dr. bu işlemi, “BASININ HAYRINA MI” yapıyor ki; raporu dilediği gibi geçiktirebiliyor ve insanlara zulmediyor? Bunalan insaların zulmü kısaltmalarının ve sonlandırmalarının yolunun, RÜŞVET OLDUĞUNU” ilgili Dr. selahiyet veren kurum bilmiyor mu? Rezalet denen şey, bu değil ise nedir?
Bu rezalete, “MEZARDAN RÜŞVETE AÇILAN KAPI” derken, haksız mıyım?
EĞER HAKLI İSEM, BU REZALETLER RESMİ GEÇİDİNİ; BU DİJİTAL ÇAĞDA VE HAZIR ALTYAPISI DA KURULMUŞKEN KİM, NE ZAMAN VE NASIL ÖNLEYECEK?.. Ne dersiniz? Vah, benim aziz vatanım Vah!.. Vah, bu ülkenin bozuk düzen bürokrasisinin vatandaşı olmak zorunda kalmış yurttalarına vah!...
Hakkını aramayanlar, yarın sıra sizde olduğunu unutmayın…
Gelecek yazıda ise, mezardan istirmara ve mevta yakınlarını söğüşlenmeye açılan yepyeni bir kapıyı anlatan, yine bizzat yaşanmış gerçek bir yazı okuyacaksınız.
23/11/2013
Mürsel Münevveroğlu
Surprizsite.com ve Has-gül vakfı.com
Genel Yayın Yönetmeni
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.