- 1298 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
SON NOKTA
Hayat denen hercâi melodramın ikinci bölümünde rastlamıştım sana. Tüm güven gemilerimin su aldığı yaşam kıvılcımlarımın alabora olduğu bir dönemde. Her ne kadar güçlü dik ve sağlam bir duruş sergilesem de yavru bir kedi gibi çaresiz, parkta kaybolmuş bir çocuk gibiydim. Hayli acımasız yaşam çarkının girdabında "tutacağım bir el olsun yeterli" dilimiydi zamanın. Ve bu durumda insanın inanç koridorları da daralıyor ister istemez. Hani her başarısızlık, damlatan musluğu bile şebeke şikayetine dönüştürür çaresizlik içinde. İşte sen o aranan çâreydin belki de... Anaç davranışlı sahiplenici örtülü bir güven çeşmesi... Çürüyen bir conta kendini tâmir etmek değiştirmek yerine daha sağlam daha güvenilir bir eli yeğler hani...
Aslında tanımı zor ruh halinin çekici gelen yanını anlatmak hâlâ zor olsa da, ben bunu hep o espri kabiliyetinin ardında duran dik başlı, eli belinde küçük kadına vermişimdir.
Sahiplenici ruhunun kıskançlık derecesi yüksek ama bir o kadar da yenilgiden nefret eder "ilgisizmiş gibi ilgilenmek" giyimli yanına...
Yeri bulunan veya bilinen bir define mutlak eşilmek ister. İnsan ruhunun cosmosunda tanrı vergisi merak olur.
Ve inanç terazisi külfetli zor durumlarda yanaştırır kulu tanrıya. Hep bir sebep arar insan içindeki bu yenik bitap hâlin hâlline. Öyleydin bence...
ne doğan güneş tam sarıdır
ne ay her zamanki renginde
tükenmez bir açlıksa vuran ellerine
yalnızlığın yorgun yanı vurur yüzüne
Hiç söyleyemesem de yoksul yorganıydın o yalnızlığın.Doktorların bile çâre teşhiste zorlandığı aspirin
rahatsızlığının. Sen işte ilacıydın; dayanma gücüme hücum eden türlü entrikalarla beni yiyen bitiren o mekanizmanın. Hayatın...
Aynı acı suyunu içmiştik hayatın. Aynı görevlerine kol kanat germiş. Yanlış kurulmuş bir oyunun yanlış kurgusuna daha fazla tahammül edememiş. Formül acıydı iki yanlış bir yalnızlık doğurur! bir boşluk vardı içimdeki bilmecede beni hayli yoran; acaba o anki yalnızlığıma doğru soru muydun?
Yazıyordum. Adına karalama dediğim
sesinin değmediği ama adına ithaf edilen şiirlerden . Ve sen de bunları biliyordun. Ve hayli hercâiydim sana göre! Yeterince güvenmiyordun. Çevremde ne kadar çiçek açsa hangi ağaç yeşillense sebebi bendim. Oysa güneşini kaybetmiş bir gündöndü gibi dökülmekteydim. Oysa aklımın kalan yanı, ’tâze soba izi taşıyan bir çocuk eli’ gibi sıradan bir ısı değil anne arıyordu kendine.Tutacak, sarılacak sahiplenecek, koruyacak. Hiç yakmayacak, sımsıcak...
Yumuşacık bir battaniye ihtiyacını daha kalın diye bir halı giderir miydi? Üzerinde denediği herşeyi alır mıydı insan! Vitrinde duran bir manken kime diyebilirdi " hadi gidin defolun oradan"!
Zaman bildiği güzergâhta ilerlerken, terkisi çift eyerli bir atın üzerinde bekliyordum hisseli rüyâlarıma müstakil bir karargâhta öyle. Üzerime hızla gelen bir trendin, değdiği yeri yakan bir türkü, kendinden başka tüm hülya’ları tüm öykü’leri ezgi’leri ezip geçen yok eden!
Kıskanıyordun biliyordum. Aslında hoşuma da gidiyordu. Aşk kitaplarında sağlama deniyordu buna. Birini kadar kıskanıyorsan o kadar seviyorsun!..
ToprağınSesi
.
YORUMLAR
Ne güzel bir çalışmadır bu.
Soluksuz okudum, hissederek.
Kaleminize sağlık...
Sevgiyle.
Serhat AKDENİZ
bir karalamacının başka neyi olur ki diye
ufacık bir hediye...
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/587262/teyemmume-sokulmus-arsiz-kibir.html
şiir mi okudum hikaye mi bilmiyorum
rengi mor'a çalan hayatın flu penceresinden hayatı izledim
öyle ki hayata dair ne ararsan var bu hikaye de
her ne kadar baştan sona lirizm koksada
bir çok yerde ruhsal durum
gözlemci bir bakış açısıyla tomluma yönelmiş
sevgilinin var oluşu ise bu eksikleri giderecek tek şey oluşu
'Yumuşacık bir battaniye ihtiyacını daha kalın diye bir halı giderir miydi? Üzerinde denediği herşeyi alır mıydı insan! Vitrinde duran bir manken kime diyebilirdi " hadi gidin defolun oradan"!
son zamanlarda okuduğum en etkili hikaye (daha doğrusu son zamanlarda okuduğum tek hikaye)
ama bence şiir olarak da paylaşılabilir di
ve en güzel tarafı da nefessiz okunuşu
" acaba o anki yalnızlığıma doğru soru muydun? "
...
bazen istiyoruz ki
güvenli ve sıcacık bir liman bulup,
demirleyelim yüreğimizi
ve dinlenelim alabildiğine, huzurla...
:(
nedense bunu anlatabilmek,
hissettirebilmek
bazen de inandırabilmek o kadar zor ki...
sorundan çok cevap beklemek,
soğuktan çok sıcak aramak,
s u s m a k t a n çok konuşmaya çalışmak çalışmak çalışmak
ama a n l a ş ı l a m a m a k öyle zor ki...
....
Sevgili Serhat, yazı dilinde kendine has kendine özgü...
ve okuması, paylaşması keyifli...
tebrikler arkadaşım...
dostça hep...