- 1065 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Tuncay Özinel ve Perde
Tuncay Özinel ve Perde
Yine bir kara haber ve yine üzülerek “muhalif sanat 2” yazımı erteliyorum… Keşke böyle olmasa diyorum içimden ama yıldızlar ölmez düşüncesi bir nebze olsun hafifletiyor kederimi.
Türk tiyatrosuna büyük emekler vermiş bir ustayı kaybettik yine “Tuncay Özinel”. Ben kendisini tanıdıkça şaşırdım, şaşırdıkça da sevdim, huzur içinde uyu güzel adam…
Tuncay Özinel iyi bir aktör, yönetmen, yazar ve tiyatro adamıydı ama hepsinden önemlisi iyi bir “insan”dı. Son oyunlarından birinin adı da “ben büyüyünce insan olacağım” dı. Ali Yaylı’nın yönettiği Tuncay abi nin yazıp oynadığı bu tek kişilik oyundan gözlerim dolu dolu çıkmıştım. O hafta da oyun hakkındaki yazımı yayınlamıştım. Oyunda Tuncay abi kendi hayat öyküsündeki insanları unutmamış, sanki tüm o sevdiği insanlara bir vefa borcu öder gibiydi. Oyunun finalinde de sanki seyirciye artık yavaş yavaş vedalaşma vakti geldi der gibiydi. Aslında ne kadar üzücü gibi görünse de bir oyuncu için büyük bir şanstı bence bu, ardınızda ölmeyecek şeyler bırakmış olmanın haklı gururu beklide… Oyundan uzun uzadıya söz etmek istemiyorum merak edenler için yazımın sonuna ekleyeceğim.
Tuncay Özinel sinema filmlerinde ve televizyon dizilerinde oynamış bir dönemin en popüler oyuncularından biri haline gelmiş olsa da tiyatro aşkından hiç bir zaman vazgeçmemiştir. Kitaplar yazmış, ödüller almış, hatta önemli üniversitelerden birinde kitapları ders olarak okutulmuş bir savaşçıdır. Savaşçıdır diyorum çünkü aynı zamanda Atatürk hayranı bir Cumhuriyet savaşçısıdır. Bu konuda yazılar yazmış, konferanslar vermiş, oyunlar yazıp oynamıştır. Kendisiyle aynı sahneyi paylaşma lüksüne sahip olmuş şanslı oyunculardan biri olarak bunun canlı bir tanığıyım da üstelik.
Yine ismini anmadan geçemeyeceğim rahmetli Hadi Çaman’la da çalışma şansım olmuştu… Hadi Çaman’la çalıştığım dönem de ki o zamanlar gencim bende prova aralarında, oyun sonralarında eski tiyatro anılarını anlatırdı. Hani şimdilerde ütopik hikayeler gibi dinlediğimiz tiyatroların haftanın 6 günü perde açtığı, uzun seyirci kuyruklarının olduğu, gişelerin yıkıldığı anılar… İşte o anıların içerisinde hep vardı Tuncay abi, bir dönemin bu hızlı ikilisi az şey yaşamamıştı. Burada konuya çok detaylı giremiyorum çünkü birçoğu da özel yaşamları ile ilgili bu anıların ancak benim için durumu asıl ilginç hale getiren şey başkaydı. Uzun yıllar sonra Hadi abi rahmetli oldu ve tüm anlattıkları da hafızama kazınmış hoş bir seda olarak kaldı.
Derken aradan yıllar geçti ve benim yolum bu kez de Tuncay Özinel tiyatrosuyla kesişti. Bu tiyatro da bir oyuncu olarak çalışmaya başladım, elbette önce provalar yapıldı, arkasından oyunlar ve turneler geldi. Tuncay abi de geçmişte Hadi Çaman’la, eski kadim dostuyla çalıştığımı öğrenince klasik tiyatrocu kulisi başladı. Uzun turne yolculuklarında, oyun ve prova aralarında başladık muhabbete. Tuncay abi Hadi abiyle olan anılarını anlatıyor ben de şaşkınlıkla geçmişten bildiğim bu hikâyelerin yeni versiyonlarını dinliyordum. Hikâyeler aynı aslında, konu da hiçbir değişiklik yok, olayı ilginç kılan şeyse benim için aynı anıyı Hadi abiden dinlerken olay kahramanı Hadi abi, Tuncay abiden dinlerken de Tuncay abi olması. O zamanlar gazinolar da komedyenlikte yapan bu ikilinin aynı anı içerisinde oyuna geç kalan kişisinin farklı olması durumu benim için çok enteresan hale getirmişti. Bir gün yine gazinolardan birinde sahneye çıkacaklar, bu anıyı Hadi abi anlattığın da Tuncay abi gösteriye geç kalıyor ve Hadi abi de yaşadığı stresi anlatıyordu. Tuncay abi anlattığında da Hadi abi geç kalıyor Tuncay abi stresin dorukların da yaşıyordu.
Gerçekte o gün gösteriye hangisinin geç kaldığını bilmiyorum, bunu bilmem de artık imkânsız, ikisi de hayatta değil. Ama şunu biliyorum ki bu insanlar çok güzel adamlardı ve aramızdan ayrılmak için hep aceleci davrandılar. Ne mutlu ki giderken bana yeni ve güzel anılar bıraktılar…
15 Ocak 2012 Tarihli “Ben Büyüyünce İnsan Olucam” adlı yazım…
www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=91162
YORUMLAR
Vefana hayranım Erkan' cım.
Öyle güzel kaleme alıyorsun ki çok beğendim bu yazını da.
Ne şanslısın diyorum tiyatro tozunu yutanlardan olmakla...
O güzel insanlar arkalarında senin gibi güzel bir insan bırakarak gittiler.
Ruhları şad olsun, ışıklar içinde uyusunlar dilerim...