BÜTÜN ÖĞRETMENLER BENİM ÖĞRETMENİMDİR. HEPSİNİN DE, ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ SEVGİLERİMLE, İÇTENLİKLE KUTLUYORUM
Ama anılarımızda yaşayan, hiç unutamadığımız bazı öğretmenlerimiz var ki onlar hem anamız, hem de babalarımız kadar bizlere yön vermiş yaşamımızın her safhasında yer almışlardır.
Örneğin ilk okul öğretmenim FEHMİ MIHÇIOĞLU; ( Ünlü TÜRK dili bilimcisi iktisat ve ekonomi Profesörü CEMAL MIHÇIOĞLUNUN ve EDİBE, ÜLKER, NURAN öğretmenlerin de rahmetli babaları.) ALLAH, CUMHURİTET sevdalısı Fehmi öğretmenimden, Prof. Dr. Cemal Mıçıoğlundan gani rahmetini esirgemesin.
Bir geceyarısı, köy evimizin o allame bahçe kapısının davul gibi dövüldüğünü duydum. Kapıyı açmak için avluya çıktığımda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Allame ahşap kapıyı güc bela açtığımda, öğretmenim Fehmi Mıhçıoğlu’nu karşımda gördüm. Oda kapımız gibi enine boyuna gelişmiş güçlü kuvvetli bir adamdı. Şiddetli yağmur sularını emmiş kalın paltusundan dam oluklarından akan sular gibi yağmur suları süzülüyordu.
Öğretmenimi eve aldık, ateş yakıp üstünü başını kuruttuk; ama o yerinde duramıyordu, “okulun tutya çatısı uçtu, bütün yağmur suları okulu bastı, hemen gidip oraları temizliyelim, yoksa, çocuklar ders yapamaz, eğitim aksar” diyor, gözlerinden sicim gibi yaşlar süzülüyordu.
Tek sınıflı, iki küçük odalı okulumuz neredeyse bir metre yüksekliğinde suyla doluydu. Öğretmenimin kitapları, yer yatağı su üzerinde yüzüyordu. Amcam ve abilerim duvarı delerek suların akmasını sağlamaktan başka birşey yapamadılar o kış gecesinde. Çaresiz eve döndük, öğretmenimin dinlenip uyumasını sağladık. Gerçekten de onun söylediği gibi bir kaç gün ders yapılamadı. Çünkü okulda pek çok eşya ve araçlar, öğretmen barınma odası ve eşyaları kullanılamaz hale gelmişti. Bir haftadır yalnızdı, kızları ve hanımı Kilis deki dayılarına gitmişler.
İşte bizi yetiştiren o gayyur ve gayretli öğretmenler bu denlii olumsuz şartlarda öğretmelik yaptı ve CUMHURİYETE SEVGİ SEVDALARINI hiç bir surette terketmedi, toplumsal çalışmalarını ve sevgilerini bizlerden esirgemediler. Onlara sonsuz minnet ve şükran borcumuz vardır.
1950 yılı seçimleri sonucunda, iktidar değişmiş, Türkiye de sağ görüşlü dinsel tutuculuğu referans alan DP. Iktidara gelmişti. İlk icraatları Türkçe okunan EZAN’ı arapçaya çevirmek oldu. Köy Enstitülerinin kapatılması için yoğun eleştiri ve iftira kampanyaları başlatıldı. Benim ve birkaç kız – erkek arkadaşlarımızın Haruniye köy Entitüsünde okuyup öğretmen olarak köyümüze dönüp hizmet etme aşkımız da böylece hayal oluyordu.
Fehmi Mıhçıoğlu öğretmenimiz sayesinde düşe kalka okuduğumuz ilk okulu bitirip mezun olmuştuk bizlerde.
1950 yılı eylül başlarıydı. Fötr şapkalı, tebeşir suratlı bir takım adamlar gelip, sağlık ocağı yapmak bahanesiyle, halkevi ve kütüphane binasını yıkıp yerle bir ettiler. Dünya klasikleri, Türk dili derleme sözlüklerinin yayınlanmış 30 cildi, nekadar devrim içerikli değerli kitap varsa hepsini yerlere attı, yıkıntılar içinde toza- tabara buladılar. Yine Fehmi öğretmenim ve karakul başçavuşu, bucak müdürümüz yıkıntılar içinde kalan kitapları elleri koltuklarında büyük üzüntü ile izliyorlardı..Fehmi öğretmen yine göz yaşlarına boğulmuştu. Bana ve arkadaşlarıma; “Hadi çocuklar! Bulduğunuz bütün el arabalarını getirin!...” diyor yıkıntılar içinde kalan kitapları bir araya toplamya çalışıyordu.
Onlarca el arabaları yıkılan halkevinin kitaplarıyla doldu. Yüzlerce kitabın bir kısmı okula, birkısmı karakola, birkaç araba dolusu artanları da bizim samanlığa istifledik.
Her okul bitişinde, öğrencilerin şaşkınlığının bir mezuniyet sendromu olduğunu lise mezuniyetimde öğrenecekmişim meğer yıllar sonra. İlk okulu biitirdiğimiz zamanda “Bundan sonar ne yapacağız” diye yaşadığımız şaşkınlık da meğer bir mezunuyet sendromuymuş.
Kasabamız sanat okulunun Müdürü, CUMHURİYET sevdalısı mefkureci öğretömen SABRİ OZANOĞLU köyleri dolaşıyormuş, bucak olan bizim köye de uğrayarak, Fehmi öğretmenle de görüşmüş: ve “Köy çocuklarının, artık köy enstitülerine gitme yolları kesildi, onları sanat okullarına yönlendirelim, uygun bulduğunuz öğrencileri bana gönderin, biz onlara yatacak yer, öyle ve akşam yemeği de sağlayacağız” demiş.
İncir bahçemizde öğretmenimle ailesini ağırladığımız bir yemekte “Ben Kemali Sabri beye önerdim, derhal gidip kaydını yaptırsın; Zaten Edibe ve Ülker de Kız enstitüsüne kaydolacaklar, ben de kasabaya tayinimi isteyeceğim, endişelenmeyin gözetimimde olacakjlar” diye açıklama yapmasına abilerim şiddetle itiraz ettiler.
“Bu kadar çok mal mülkün içinde bizler ırgat olarak çalışacağız, Kemal de okuyup kalem efendisi olacak; hayır okuması bitti, oda köyde kalıp bizimle birlikter çalışacak” diyerek, o köylülüğe has olumsuz tavırlarını belli ettiler. Bayılcak kadar üzüldüğümü gören öğretmenim giderken kolumdan tutarak beni yanına çekti: Sen üzülme ve moralini bozma ben seni kaydettireceğim, elim ve gözüm üstünde olacak, seni kızlarımdan bile ayrı tutmayacağım, hiç kuşkulanma” dedi.
Öğretmenimin şefkat dolu bu yaklaşımı ve sözleri, bana dünyayı bağışlamış gibi geldi. Umutlarım kırılmışken, varolduğumu, daha yaşanacak çok güzel günlerimin de olacağını beynime adeta elmas kalemlerle yazmıştı, bu değerli CUMHURİYET sevdalısı FEHMİ MIHÇIOĞLU öğretmenim. Allah ondan gani rahmetini hiç esirgemesin. Bütün öğretmenlerim gerçekten de bana hem ana, hem de baba oldular. Bu yalnız benim için değil, eğitim gören, hele de zor şartlar içnde bulunan ve okumak azmiyle çırpınan her çocuk ve gençler için geçerlidir. Bende hiç unutamadığım emek ve destekleri olan başka öğretmenlerim de var elbette. Sabrınızı zorlamamak için, onları bir sonraki anı yazımda siz değerli dostlarıma sunacağım.
Bütün öğretmenlerimizin bu mutlu günlerini içten sonsuz sevgilerimle kutlarken onlara olan minnet ve şükran borçlarımızı hiç unutmayacağım.
Kemal Polat 24 Kasım 2013
YORUMLAR
Kemal bey, böylesi öğrencisini düşünen bir öğretmenle karşılaşmışsınız. Aslında çoğunlukla öğretmenlerimiz böyledir. Benim ilkokul öğretmenim de anneme beni okutmalarını söylemiş.
Öğretmenler her koşulda öğrencilerini ve öğretme aşkı içinde olurlar. Böylesi öğretmenlerimiz şimdi de var,
bunu kızım ve damadımdan ve onların arkadaşlarından biliyorum. Büyük bir köy olan İstanbul'da öğretmenlik
yapıyorlar.
Bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum. Bu güzel anıyı bizlerle paylaştığınız için çok
teşekkürler,
selâm ve saygılar..
.