- 1505 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ADIMINI KAYBETMİŞ BİR GİDİŞİN HİKAYESİ BU
Yaşı yetmişin, başı kambur bedeninin üzerinde,
geçmişe doymuş, geleceği yalandan dua dilinde ve alışkanlıklarını dilenmekte.
Utancını gözlerine, gözlerini toprağa dikmiş filizlenmesini beklemekte.
Sağ eliyle, orada olduğundan bile emin olmadığı kalbini tutmakta.
Dizine yaslı sol dirseği, göğe açılmış avucunda ki boşluğu tutmaktan yorgun.
Karnı tok ama akşamki açlığını bastırmak için yalvarmakta…
Güneş gibi batıyor önceler, akşam özentili karanlık kucaklıyor sonraları…
—Biz kimdik?
diyor kızarmış balık yosun yeşili marula dönüp…
Marul biraz kıvırcık birazda ıslak, alaycı bir deniz kıvamında gülüyor balığa
Balık üzgün!
Marul;
—Yan geldin yatıyorsun tabakta tadını çıkar, şu keyfi yüreğinden büyük adam senin tadını çıkarmadan önce diyor…
Balık daha bir kızarıyor durduğu yerde, marulun yenmeye alışmış ama taze tavırlarından sonra…
Balığın kaderine sinmiş soğan kokusu, taze ekmeğin hamurumsu tanıda karışmadan, tüketilmiş korkular zincirinden koparılmış bir halkayı, kadının parmağına takıyor keyfi yüreğinden büyük adam...
Kendi parmağında ise ödenmemiş hesaplardan artırarak satın aldığı dişlisi bozuk bir gülüş…
Kadın adama alık alık bakıyor, adam aynı alıklıkla balığa…
Balık marula dönüp,
—Nerdeyiz biz
Diyor
Marul, balığın cahilliğinden sıkılmış olsa gerek, karşı masadaki limonla mayhoşlaşıyor…
Balık daha bir yüksek sesle soruyor
—Sana söylüyorum, nerdeyiz biz?
Marul, bir an balığın limon tadı vermeye başladığını düşünüyor, ardından hangisine haksızlık ettiğinin bilincine varmaya çalışırken, balık telaşla tekrar soruyor
—Nerdeyiz biz?
Marul kararını vermiş görünüyor ki, alaycı tavrının beline yenmeye alışmış edasını bağlayıp
—Denizde
diyor…
_Bu nasıl deniz
diyor balık, kızgın ve kızarmış bir halde
Marul,
—Deniz işte, diyor bildiğin deniz…
Balık marulla arasındaki kültür farkından bihaber sorucuklar çıkartıyor ağzından baloncuk yerine…
Marul arkasını dönüp mırıldanıyor
—Tanrım bu balığın soruları yenmekten çok daha kötü…
Balık “bilmemek değil öğrenmemek ayıp sözünü benimseyen bir ısrarla,
kendisini yiyen insanoğlunun atalarına saygı babında devam ediyor…
—Ben denizden geldim bana denizi mi öğretiyorsun?
—Orası senin denizindi, burası da onların
diyor marul ve devam ediyor
— Siz onları yiyorsunuz onlarda sizi ne var bunda büyütecek?
Balık şaşkın…
Marul yeşil…
Kadın yalnız…
Keyfi yüreğinden büyük adam tok…
Garson telaşlı…
Aşk kırgın…
Sevgi yorgun…
Yalnızlık cesur…
Azılı yanlışlar hayatı öldürmeye devam etmekte yazıyor alınlarda büyük puntolarla…
Köşelere atılmış yazıların cümleleri kırık, kelimeleri kan içinde…
Kışa saklıyoruz baharı bozulmasın diye ama, kış bozuluyor bu duruma…
“Yanlış zamanda yanlış yerde olduğunda yalnız olmuyormuş insan,
yanlış zamanda yanlış yerde olan diğer insanların kalabalığında yalnız hissediyormuş kendini sadece”
Bir deli söylemişti bunu delirmeden önce doktora! ! !
Ayaklarımın ölçüsünü alıyor yollar çünkü yeni adımlar diktireceğim kendime
Anladım ki kaybedilince anlaşılıyormuş hiçbir şeyin değeri…
Belki bir akşam önünden geçerim keyfi yüreğinden büyük adamın oturduğu boşluğun…
Belki beni yemeğe davet ederler ve balık kızartır bize, parmağında tüketilmiş korkular zincirinden koparılmış bir halkayı taşıyan yalnız kadın, yanına da biraz kıvırcık birazda ıslak marul koyar…
Balık cesur…
Marul yeşil…
Kadın silik…
Keyfi yüreğinden büyük adam tok…
Ben pişman…
HÜMEYRAYILMAZ
31.01.2006
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.