- 2077 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beðeni
MUALLÝM ÖÐRETMEN OLURSA...
ÖÐRETMENLER GÜNÜ DOLAYISIYLA
MUALLÝM ÖÐRETMEN OLURSA ...
Keyfiyet, her zaman kemiyetten önemlidir dostlar. Bu ülkeye sayýsý çok deðil, kaliteli ve ideal sahibi muallim gerek. Gönüllerinde ve zihinlerinde iyi bir ad, güzel bir yâd býrakabilen muallim gerek. Ehliyetli, dirayetli, liyakatlý, on parmaðýnda on hüner olan, donanýmlý ve performans sahibi öðrencileri ve kitleleri yetiþtirip bu vatana ve aziz millete sýradan deðil, sýra dýþý üstün hizmetler sunabilen muallim gerek.
Hz. Ýsa (as) da bir muallimdi. Çarmýha gerilmeyi göze alarak yetiþtirdiði 12 havarisiyle (öðretmeniyle) o kadar etki býraktý ki, bu gün dünyanýn yarýdan fazlasý O’nun dininin temsilcisidir. Demek ki muallim muallim olunca maðarada dahi yetiþtirdiði öðrenciler, dünyayý þekillendirebiliyormuþ.
Hz. Muhammed (sav) de bir muallimdi Hemde kâinatýn en büyük muallimi. “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim” diyordu. Tek baþýna ortaya çýkan bu insanlýk ehramýnýn zirvetaþý, gaye insan ve ufuk Peygamber, Rabbinden aldýðý ilk “OKU!” mesajýyla, kaba saba, cahil cuhela yeryüzündeki en acýmasýz bir toplumu, kýsa zamanda temelinden dönüþtürüp, dünyaya örnek olan ve yön veren dillere destan o muazzam Ýslam medeniyetinin temellerini atabiliyordu.
Eli öpülesi, karþýlarýnda temana durulasý ve gönüllerin manevi mimarlarý olan bütün din görevlilerimiz de birer muallimdirler.
Demek ki, muallim muallim olunca, çöl ortasýnda ve hurma dallarýnýn gölgesinde yetiþtirdiði öðrencilerle dünyayý, bir baþka dünyaya dönüþtürebiliyordu.
Hoca Ahmet Yesevi de bir muallimdi. Ama O’nun yeriþtirdiði talebeleri olan Horasan Erenleri, gaza ruhuyla yurtlarýný terkedip Anadolu’ya gelmiþler ve bütün bir Anadolu’nun Türkleþmesi ve Ýslamlaþmasýný saðlayabilmiþlerdi.
Mevlana’da bir muallimdi. Ama O öyle bir evrensel öðretmendi ki,
“Düne ait sözler dünde kaldý cancaðýzým. Bugün yeni bir gün, yeni þeyler söylemek lazým” diye, çevresini hep yeniliðe, ilime ve irfana yönlendiriyordu. Binlerce öðrenci yanýnda, Ýzzeddin Keykavus gibi cihangir bir hükümdar yetiþtirebiliyordu.
Hacý Bektaþi Veli de bir muallimdi. Ama o gönül insaný, incinse de incinmeyen, bir olan, beraber olan, iri olan ve diri olan, eline, beline, diline sahip, ilim, irfan ve edep sahibi öðrenciler yetiþtirebilmiþti.
Nasrettin Hoca da bir muallimdi. Hem de güldürürken düþündüren, ibret ve hikmetle insanlarý doðruluða ve güzelliðe yönlendiren bir öðretmen.
Þeyh Edebali de bir muallimdi. Fakat O öyle bir öðretmendi ki, Cihan devletinin temellerini atan Osman Gazi gibi nice öðrenciler yetiþtirmiþti.
Aziz Mahmut Hüdai de bir muallimdi. Bir okuduðunu bir daha okumaya gerek görmeden hafýzasýna alabilen ve nice padiþahlara hocalýk yapan ve onlarý irþad eden bir öðretmen.
Hacý Bayram-ý Veli de bir muallimdi. “Yandý bu gönlüm yandý bu gönlüm, yanmada derman buldu bu gönlüm” diye diye ve ilâhi aþk ateþiyle yana yana Ýstanbul’un manevi fatihi Akþemsettin gibi nice deðerler yetiþtirebilen bir muallim.
Molla Gürani, Molla Hüsrev ve Akþemseddin de birer muallimdiler. Onlarýn elinde þekillenen ve eleðinden geçen Fatih, Ýstanbul gibi bir dünya þehrini fethedebilmiþti. Öðretmeninin karþýsýnda O’nun elleri titriyor ve surlardan içeri girerken kendisine çiçek sunan Bizans kýzlarýna: “Siz bu çiçekleri benim öðretmenime verin”diye Akþemseddin’i iþaret ediyordu.
Matematikçi Mustafa Bey’de bir muallimdi. Fakat o Mustafa Kemal Atatürk gibi dahi bir komutan yetiþtirebilmiþti. Mustafa Kemal Paþa’da bir öðretmendi, Hem de baþöðretmenlik yapmýþ ve bir millete lider olarak ve milletle kol kola Ýstiklal mücadelesini kazanabilmiþti.
“Kâinatta en büyük hakikat imandýr. Ýmandan sonra namazdýr…”diyen Bediüzzaman Hazretleri de, Fethullah Gülen Hocaefendi de birer muallimdiler. Ama onlar bütün zulümlere ve engellemelere karþý, mücadelelerine devam ederek eserlerini yazabilmiþler ve bütün dünyaya yayýlan kutlu bir hizmet hareketinin öncüleri olabilmiþlerdi.
M. Zait Kotku Hazretleri, hayatýný ilme, ibadete ve zikre adamýþ, nice fedakarlýklara katlanarak ideal bir din görevlisi olarak hizmet vermiþ ve nice pýrlanta öðrenciler yetiþtirmiþ eli öpülesi, karþýsýnda selam çakýlasý ve temenna durulasý âbidevi mübarek ve mümtaz bir muallimdi. Sevgisi, sevenlerinin gönlünde ebedileþmiþ ve abideleþmiþ bir muallim. Sev,sevdir ve sevindir hedefini gösteren münevver bir muallim.
Evet, Süleyman H. Tunahan Hazretleri de bir muallimdi. Henüz 30 yaþýn da bugünkü anlamda Profesörlük olan, Ýstanbul Müderrisliði Dersiamlýðý payesini almýþtý. Ýslam hizmetinde tüm engellemeler elini kolunu baðlayýnca da, þu destanýmsý mücadeleye baþlayacaktý. Gidiþ dönüþ tren bilet ücretlerini cebinden ödeyen ve öðrencilerini Haydarpaþa’dan Adapazarý trenine bindiren Süleyman H. Tunahan Hazretleri, gidiþ dönüþ süresince ve yol boyunca onlara Kur’an öðretiyor ve Ýslam’ý anlatýyordu. Ömrünü Kur’an öðretmenliðine vakfeden böylesi Hoca Efendiler, bugüne ne güzel bir örnek miras býrakmýþlardýr.
Mahmut Ustaosmanoðlu Hoca Efendi de bir muallimdi. Fakat O, öðrencileriyle Anadolu gezileri düzenlemiþ ve oralarda “Allah(cc)’ýn Rýzasýna Uygun Yaþama Daveti” adýný verdiði derslerine devam etmiþtir. Sohbetlerinde tarikatten ziyade, okumak, Kur’aný anlamak, deðerlerimize sahip çýkmak ile helal ve haramlar üzerinde durmuþ ve sürekli cemaatler arasý birliðe vurgu yapmýþ bir muallimdi.
Reisü’l-Kurra Gönenli Mehmet Efendi Hazretleri de, tam ideal bir muallim ve Din Görevlisi portresi çizmiþ büyük Ýslam âlimlerimizden biriydi. Anadolu’dan Ýstanbul’a okumaya gelen öðrencilerden, ihtiyaç sahiplerine maddi ve manevi her türlü yardýmý yapmayý kendine bir vazife edinmiþti. Öðrencilerin yiyecek içecek ve giyim ihtiyaçlarýný o temin eder, ceplerine de harçlýklarýný koyardý. Hatta kirli çamaþýrlarýný evine getirir, takva sahibi eþi onlarý elde yýkar ve ütüleyerek tekrar sahiplerine gönderirdi. Bediüzzaman’ýn dilinde “Kahraman Mehmetçik” ti O. Kendine has tavýr, fikir ve þahsiyetiyle baþlý baþýna bir ekoldü. Hâza muallimdi O. 90 yaþýnda ve iki kiþinin desteðiyle ayakta zor dururken dahi, ders vermeden geri durmayan fedakâr, ideal ve örnek bir din muallimiydi o.
Necmettin Okyay Hoca da bir muallimdi. Medrese tahsilinden sonra, Üsküdar Valide Sultan Camii’nde yarým asra yakýn Ýmam Hatip olarak çalýþan ve Güzel Sanatlar Akademisi hocalýðýna kadar yükselen hocalarýn hocasý Necmettin Okyay Hoca’nýn, üstün vazife anlayýþý yanýnda, pek çok sanat dalýndaki üstadlýðý da dillere destandý.
Cellalettin Ökten Hoca da muallimdi. Zira O, Ýmam Hatip Okullarýnýn ve Yüksek Ýslam Enstitülerinin kurulmasýnda, birinci derecede rol oynamýþ son devrin en önemli din âlimlerinden biriydi. Adý, hatýrasý ve hizmetleri ebediyen bu milletin gönlünde yaþamaya devam edecek numune-i imtisal bir muallim. O, Ýmam Hatip neslinin öncüsüydü. Ýmam Hatip Liseleri’nin fikir babasý, bizzat kurusu ve ilk müdürüydü. Bu altýn neslin ardýndaki bir büyük meçhul kahramandý o. Ýstanbul Yüksek Ýslam Enstitüsü’ünde de kelam ve ilm-i Tevhit dersleri okutan ideal ve idol bir muallim. Her Ýmam Hatiplinin, Celal Hoca’nýn bu fedakârlýk destanýný okuyup öðrenmesi, bir þeref borcudur.
Ýlim ve irfan sahibi üstün ve abidevi þahsiyetleri ve bu güzel örnekleri daha da çoðaltmak mümkündür. Rabbim hepsinden razý olsun. Vefat edenlere gani gani rahmet eylesin.
Öte yandan Molme de bir öðretmendi. Ama O yetiþtirdiði öðrencisi Napolyon’nun yumruklarýna hedef olmuþtu. Çünkü O’nun ölçeði yanlýþtý. Ölçek yanlýþ olunca, ölçümler de yanýlmýþtý. Buna karþý, Kemalpaþazade’nin yetiþtirdiði Cihangir Yavuz’un ölçüsü vahiy ve sünnetti ki o, mualliminin atýnýn ayaðýndan sýçrayan çamuru þeref olarak addediyor ve ona saygý duyuyordu. Ýþte bu performansla 8 yýlda Osmanlý coðrafyasýna iki Osmanlý daha ilave edebiliyordu.
Muallim Emir Sultan Yýldýrým Beyazýd’ý, Muallim Hacý Bayramý Veli II. Murad’ý, Muallim Zenbilli Ali Cemali Yavuz’u, Muallim Ebussuud Efendi Kanuni’yi, Muallim Sadettin Efendi III. Mehmet’i, Muallim Aziz Mahmut Hüdai de I. Ahmet gibi cihan hükümdarlarý yetiþtirebilmiþlerdi.
Yýllarca bu milletin baþýna geçip onu idare ettiðini sanan liyakatsýz, dirayetsiz, çapsýz ve hicapsýz, Rabbini ve haddini bilmeyen sözde devlet adamlarýný yetiþtirenler de birer öðretmendiler. Ama oöðretmenler yetiþtiremedikleri öðrencileri ile, muasýr medeniyeti yakalamada bu millete yarým asýrdan daha fazla zaman kaybettiriyorlardý. Onlar baþý kapalý kýzlarýmýza bu vatanda okumayý dahi çok görerek, adres olarak Arabaistan’ý iþaret ediyorlardý. Bu büyük utanç ve vebal onlarýn omuzlarýnda mahþere dek devam edecektir.
Tarihi süreç içinde yâdettiðimiz önek ve önder muallimler, örnek ve fedakâr olduklarý için çýðýr açabilmeþlerdi.
Öðrencisine emeði geçen herkese Allah razý olsun derken, gerçek muallimlere minnet ve þükranlarýmýzý arzediyoruz. Mümtaz ve fedakâr nice muallimi de, hayýrla yadediyoruz. Hayatta olanlara hayýrlý ve bereketli ömürler, dâr-ý Bekâ’ya göç edenlere de Cenâb-ý Hak’tan gani gani rahmet diliyoruz.
Muallim, o muallimdir ki, Din Görevlisi o Din Görevlisidir ki, ahlak ve fazilet kokan, edep ve haya kokan, yedi veren güller gibi vatan, bayrak kokan, ilim, irfan kokan, baþarý ve performans kokan cemaatler ve öðrenciler yetiþtirerek koca bir milletin maküs talihini deðiþtirir. DÜÞÜNMEK GEREK; MUALLÝMLER ÖÐRETMEN OLDUÐUNDAN BERÝ HANGÝ DEÐERÝ YETÝÞTÝREBÝLDÝK?
Yukarýda anlattýðýmýz öðrencileri en ideal biçimde yetiþtirebilen ideal muallimi ve bu vizyondaki kitleleri eðiten ideal Ýmam Hatib’i ve Kur’an Kursu Hocasýný alkýþlamak da, bizim uçsuz bucaksýz bir bahtiyarlýðýmýz olur.
Selam olsun böylesi eli öpülecek ideal muallimlere ve ideal Din Görevlilerine...
ÝLMÝ VE ÝRFANI, AHLAK VE FAZÝLETÝ, EDEP VE HAYAYI, ADAP VE ERKANI NESÝLLERÝMÝZE ÖÐRETEBÝLEN ÖÐRETMENLERÝN BU ÖZEL GÜNÜ KUTLU OLSUN.
mustafaturan11.com