- 1524 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYASOFYA'MA BAKTIM DEĞİŞEN YOK HER YER ZİFİRİ KARANLIK !!....
İstanbul’a her gelişimde Sultanahmet camisinin altında bulunan Cankurtaran Öğretmenevi’nde bir kaç gün kalır,
İstanbul’un manevi ziyaret yerlerini bir güzel gezerim.
Akşamları yatsı namazını Sultanahmet camiinde kılmak insana ayrı bir huzur verir,bu huzura ermek için hanımla beraber Yatsı namazını kılmak için S.Ahmet camisine gideriz,meydanda dolaşırız...
Yine bir akşam Sultanahmet’te yatsıyı kıldıktan sonra hanımla elele tutuşup parkın içinden geçerek Ayasofya’mın yanından yürümek istedim.
Gündüzleri pek farkında olmadığım bu ulvi mabedin geceleyin aydınlatılmadığını,karanlıklar içerisinde olduğunu görmek içimi derinden yaraladı.
Kapısına bekçi koymuşlar,birileri girer izinsiz namaz kılar diye.Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına?Gecenin henüz başlangıcında İstanbul’un her tarafı ışıl ışıldı.
İnsanlar yerlisi yabancısı açığı,kapalısı ortalıkta geziyor,satıcılar kafelere,lokantalara onları buyur ediyorlardı.
Yalnız Ayasofya’mın içinde,kenarında bir sessizlik,bir durgunluk vardı.Ayasofya’m karanlığa bürünmüş,bir kabristanmış gibi insanları korkutuyor,
heybetli görünüşünü sergilemeden, gece uykusuna yatar gibi günün yorgunluğunu çıkarıyordu.
Üzerinde pis ayaklarıyla,çıplak bedenleriyle günboyu gezinenler ruhunu incitmişler,yaralamışlardı...
Bu Ulu Mabedimi nedense bir tarihte müze yapmışlar,camilik vasfından uzaklaştırmışlar,Fatihin Vakfiyesi olduğu emrine muhalefet ederek,bir yerlerin emrine boyun eğerek,önce kalın bir zincirle kapatmışlar,sonrada müze olarak açmışlar.
Müminler İstiklal Harbinden çıkmış,bilgisiz,aç,bi ilaç,fakir insanlarım geçiminden perişan.Karşı koymak mı nerde,olacak demişler her şeyde olduğu gibi,karşı koyanı sallandırmışlar darağaçlarında.
Ayasofya’m ne yapsın kalın bir zincir germişler kapısına,haydi girin bakalım.Siz olsanız ne yapardınız Ayasofya’nın yerinde?
Boynunu bükmüş ağlamış,açın,açın, ne olur beni diye kapatanlara yalvarmış.Sağır kesilmiş kulakları,görmez olmuş gören gözleri,dilsiz kesilmiş alimlerin dilleri...
Ayasofya’ya bir de bu gözle baktım,gözümün önüne Osmanlı Ecdadım geldi,Padişahlarım geldi,Surre alayları,cuma selamlıkları geldi.Osman Yüksel Serdengeçtinin şiirinde soruyor:
Ayasofya ...
Ey İslam’ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya!
Şerefelerinde fethin, Fatih’in şerefi,
Işıl ışıl yanan muhteşem mabet!...
Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?
Hani minarelerinden göklere yükselen,
Ta maveradan gelen ezanlar?...
Hani o ilahi devir, ilahi nizamlar?...
Ayasofya ses vermiyor,
Ayasofya bir hoş,
Ayasofya bomboş!...
Hani nerede?
Şu muhteşem minberde,
Binlerce erin baş koyduğu şu temiz yerde,
Şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?...
Ayasofya! Ayasofya!...Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...
Hani nerede?
Gönüllerden kubbelere,
Kubbelerden gönüllere
Gürül gürül akan Kur’an sesleri?...
Kur’an sesleri dindirilmiş,
Müslümanlar sindirilmiş!...
Allah-Muhammed-Hülafa-i raşidinin
İsimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!...
Fethin, Fatih’in mabedinden kitab-ı mübini,
Bu ulu dini kaldıran kim?
Dinimize, imanımıza saldıran kim?
Mabedimin göğsüne uzanan namahrem eli,
Kimin elidir?!...
Söyle Ayasofya, söyle.
Seni puthane yapan hangi delidir?!...
Elleri kurusun, dilleri kurusun!
Ayasofya! Ayasofya! Seni bu hale koyan kim?
Seni çırılçıplak soyan kim?!...
Ayasofya,
Ey muhteşem mabet;
Gel etme,
Bizi terketme!...
Bizler, Fatih’in torunları, yakında putları devirip,
Yine seni camiye çevireceğiz...
Dindaşlarımızla,
Kanlı göz yaşlarımızla,
Abdest alarak secdelere kapanacağız,
Tekbir ve tehlil sadalarıboş kubbelerini yeniden dolduracak
İkinci bir fetih olacak,
Ezanlar bu fethin ilanını,
Ozanlar destanını yazacaklar...
Putperest Roma’ya yeni bir mezar kazacaklar, sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen ezan sesleri fezaları yeniden inletecek!
Şerefelerin yine Allah’ın ve O’nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed’in aşkına, şerefine ışıl ışıl yanacak; bütün cihan Fatih Sultan Mehmed Han dirildi sanacak!...
Bu olacak Ayasofya,
Bu muhakkak olacak...
İkinci bir fetih, yine bir ba’sü ba’delmevt...
Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır,
Ayasofya, belki yarından da yakın!...
Osman Yüksel Serdengeçti...
O beddua ki katmerli dua,muhatabını kahreden,yıkan,yakan bir beddua!Seneler seneleri kovalamış,1940-1950 lı yıllar,memlekette muazzam bir maddi-manevi istibdat,baskı,korku var.
Allah demek yasak,meclis kürsüsünden bir kere bile Allah demeyen,tanrı diyen Devletlilerin hüküm sürdüğü,Kuran okuyanların sürüldüğü,zindanlara koyulduğu,ezanı Arapça okudu,şapka giymedi diye Hoca Efendilerin ipte sallandırıldığı yıllar,
Ayasofya’m kapalı,tekkelerim kapalı,türbelerim kapalı,medreselerimin köküne kibrit suyu döküldüğü yıllar.
Ayasofya’ya kim bakar,cenazeler kokmuş,kaldırılamamış,kaç köyü gezip te bir tek hocanın bile köy köy cenaze yıkatmak için arandığı yıllar...
Derken bir sürgün filizlenmiş Anadolumun bağrından,Allahın takdiri,Allahın bir Sevgili Kulu filizleri bir bir yeşertmiş toprağın bağrından.
Kur’an Kursları açılmış memleketin her yerinde ,hocalar yetişmiş, Allahın adını anmış,ezan aslınca
okunmuş,memleketin kaderi değişmiş,tabiri caizse memleketim ipten dönmüş...
Eshab-ı Kehfin Tarsus’daki mağaradan çıkıp da dünyayı bir başka ,değişmiş,İslamın hakim olmuş olduğunu gördükleri günler gibi bu müslüman memlekette değişmiş,Allahın rahmetine bürünmüş,türbeler açılmış,dini neşriyat tekrar başlamış,idarecilerde halkıyla kucaklaşmış...
Hz.Üstadım ksa. , o sıralar İstanbulun selatin camilerinde S.Ahmette,Bayazıd Camisinde, vaaz kürsüsünden Cezayir müslümanlarının uğradığı Fransız zulmü için cemaatle dualarda bulunduğu için hapse mahkum edilmiş.
Adnan Menderes hükümette,-Ayasofyayı aç! Menderes bu şeref sana nasip olsun demiş,her hafta bu dileğini yenilemiş.Kulak tıkamış Devletliler.
Adnan Menderes açmadı da noldu?.Kapatanların felaket bulduğu gibi Ayasofya’yı açmayanlarda felaket buldu.
Fatihin bedduası yerde mi kalacaktı?Gücü olduğu halde açmayanlara beddua ediyor mübarek ceddim.
Ayasofya’ya bakarken bunlar bir bir aklıma geldi.Gözümün önünden bir film şeridi gibi aktı geçti tarihdeki olaylar.
Ümidimiz -inşaallah- en kısa zamanda açılacaktır. Böylece necip milletimiz bu ayıptan kurtulacak, belki bazıları da bu vesileyle Hz. Fatih’in (k.s.) bedduasının şiddet ve dehşetinden bir nebze de olsa rahatlayacak...
Fethin sembolü olan mübarek mabet de, fizikî açıdan olduğu kadar manevi cihetten de ihya ve imarla zinetlenip nurlanacaktır.
Fakat unutmamak gerekir ki, yılların birikimi olan bir takım sıkıntılar-tortular öyle bir günde, bir ayda ya da birkaç yılda giderilip temizlenemiyor. “Tedrîcî tekâmül” kaidesi her alanda olduğu gibi bu hususta da işliyor.
Yavaş yavaş, basamak basamak mesafe alınabiliyor. Ama ümitvarız, zaman ve zeminin olgunlaştığı, açılması için artık halin ve şartların, gerek ülke gerekse dünya konjonktürü açısından müsait hale geldiğini görüyoruz.
Şahsen, akşamdan sabaha bir şeylerin değişip oluşabileceği ümidini taşıyorum. Niyazımız, duamız, ilticamız Rabbimiz celle celâluhu’ya:“Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb, iftah lenâ hayra’l-bâb."
“Ey (kapalı bütün) kapıları açan Allah’ım! Bizim için de maddî-mânevî hayır kapılarını (ve bâ-husus Ayasofya’nın kapısını) açıver.” Amin... Halis Ece...’
***
Said-i Nursi merhumda Adnan Menderes’e gel fırsat varken,iktidardayken Ayasofya’yı ibadete cami olarak aç,korkma demişler.Korkmuş olacak ki açmak için bir çaba göstermemiş,diğerleri baskın gelmiş.
CHPliler tertipte çok ustadır,Menemen tezgahını tertipleyenler,28 şubat öncesinde Fadime Şahin-Ali Kalkancı,Müslüm Gündüz tertibini hazırlayan Sisi benzeri, Beypazarı’nda da Ticanilik denilen bir hareketi,peydahlamışlar,bunun müritleri sarık cüppe giyerek,geceleri Atatürk büstlerine saldırmışlar.
Adnan Menderes bunları engellemek için meşhur 5818 sayılı Atatürkü Koruma Kanununu çıkarmak zorunda kalmış!...
Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğunun mimarı,İslami sahadaki neşriyatın banisi,matbaasını kurarken Üstadımın yardım ettiği bu değerli şair ve yazarımız da Büyük Doğu’da Ayasofya’nın açılması için yazılar yazmış.
Birgün sabır taşları çatlayacak,Ayasofya patlayacak kapısını kendisi bize bizzat açacak demiş...
Osman Yüksel Serdengeçti merhum Ayasofya’ya bir şiir yazmış,ağlamamak mümkün değil,okurken ve dinlerken,bu kadar mı Ayasofya sevilir?Şairler,yazarlar duygularını şiire,kağıda dökmüşler.
Heyhate heyhat!Taş kesilmiş yürekler.Taşa seslensen ses gelir, Devletlilerden ses gelmemiş!..Derken 1960-1971 muhtırasıyla gelen idareler,komunizm tehdidi memleketin gençlerini birbirine zıt kutuplar haline getirmiş,yıllarca gençler birbirini kırmış,para babaları servetlerine para katmış,
ABD nin güdümüne giren Türkiye ümüğünden bağlandığı bu Batının en güçlü Birleşik Devletinin elinden kurtulmayı başaramamıştır.
1980 ve 28 şubat darbesi yakın tarihimizde yaşanmış,adı konmayan sayısız darbe teşebbüsleri akim kalmıştır.
Hala da darbe olasılığı vardır,istedikleri zaman Mısırda aptıkları gibi ajan marifetiyle iktidarları alaşağı etmeye muktedirler...
Yıl 2013 Büyük Doğu gençliği iktidarda.Milli Türk Talebe Birliğinde yetişen akıncı gençlik en olgun çağında,on yılı geçen bir zamandırda iktidarda!.
Her şeye yeten güçleri, Ayasofya’yı açmaya yetmiyor!Çocuğun ağzına bal şerbeti verir gibi bizi oyalıyorlar.
Neymiş Bursa’daki ve Trabzon’daki küçük Ayasofya’ları açtık sıra İstanbul’daki Büyük Ayasofya’da diyorlar,yine bizi oyalıyorlar.
Onları kimse bilmiyor zaten ,önemli olan bunu açabiliyor musun sen ?Açamazsınız Efendiler onu siz açamazsınız.
Onu açacak Allahın Sevgili bir kulu.Uzun bir süre daha Ayasofya’nın açılacağını sanmıyorum.
Açılışı Türkiyenin selametine eşik olacak güzel günlerin habercisi olacak Ayasofya, bir süre daha müze olmaya ,karanlığa mahkum olmaya ve ağlamaya devam edecektir anlaşılan...
Lozan’da verilen bir söz müdür,ayağımızı bağlıyan bir anlaşma mıdır onu mahkum eden bilmiyorum.
Çok kalmadı 2023 e ,hani mazeret olarak ileri sürdükleri,yüz yıllık anlaşma efsanesine...
Madenlerimiz,petrolümüz,Ayasofyamız o tarihe bağlıymış.2023 te hepsi çıkarılacakmış...
2023’e kadar bekleyeceksek,bir şeyler yapalım.Ayasofya’nın içinde pis,Avrupa’lı turisleri görmekten ben kahroluyorum.Nasıl çıplak,pis ayakkabıları ile,taharetsiz,açık,saçık bir mabette gezebilirler?
Avrupa’da bir kiliseye,İsrailde bir sinagoga bu kıyafetlerle girebilir misiniz?Halılar serilip de,bir bölümüne kadar girip gezseler,diğer alanda müslümanlar namazlarını kılsalar olmaz mı?Hiç değilse ziyaret eden müminlere namaz kılmak için bir yer ayırsanız günaha mı girersiniz?
Ayasofya’mın içerisine kandiller,lambalar konulup,dışıda geceleri yeşil ışıkla aydınlatılsa,vakit namazlarında minarelerinden ezanımız çınlasa olmaz mı?Her taraftan müminlere ışısa,Yaralı gönüllere nur saçsa olmaz mı?
Ayasofya’nın mihrabında kırk hafız 400 senedir okudukları gibi Kuranı sırayla okusalar,gelen yabancılarda onu huşuyla adabınca dinleseler kıyametmi kopar,memleket mi yıkılır?Korkmayın bir şey olmaz.
Laiklikte zarar görmez.Yüz yıl önce nasılsa o gün bugünde aynıyla yaşatılsa,gelenlere adabınca gösterilse tarihe daha iyi bir bakış gerçekleşmez mi?
Ayasofya’nın içi ramazanda gül suyu ile yıkansa,halıları değiştirilse,yabancı ve yerli turistler bu halıya çorapları ile girmek suretiyle bu mabedi ve içinde sergilenen Topkapı Sarayındaki Kutsal emanetlerin kopyalarını ziyaret etseler,mevlid dinleseler daha iyi olmaz mı?
Ayasofya’mın çinileri yeniden boyansa,duvarlarına hat yazıları yazılsa,Ebru sanatının şaheserleri sergilense,Mekke ve Medine’nin yer aldığı fotoğraflar sergilense güzel olmaz mı?
Hemde çok güzel olur,bu geçiş döneminde bunlarla alıştırılan insanımız,kendini o güzel ,nurlu sabahlara hazırlar.
Korkunun ecele faydası yok derler.Çok bekledik,sabrettik,sabrımızın karşılığını alacağımız günler ufukta belirdi.
Ayak sesleri kulağımıza gelmeye,müjdeler kulaklarımıza üflenmeye başladı.Bu asil millet adım adım Şanlı Maziye dönecektir.
Ayasofya’da bir gün gülecektir.Hak Teala nurunu tamamlayacaktır.Kafirler çatlasada,patlasada.Yüzde doksan dokuzun istediği olacaktır,yüzde birin dediği değil.O günler yakın,biraz daha sabırlı olalım,dua edelim...
21.11.2013//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU***
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.